islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
35,4620
EURO
36,6335
ALTIN
3.077,63
BIST
9.769,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
10°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Pazar Az Bulutlu
11°C
Pazartesi Az Bulutlu
11°C

ORTA-DOĞU’DA DEĞİŞEN HARİTALAR

ORTA-DOĞU’DA DEĞİŞEN HARİTALAR
9 Ocak 2025 09:20
A+
A-

ORTA-DOĞU’DA DEĞİŞEN HARİTALAR

Düşünce hayatının ölü olduğu yerde, ekonomik hayat ve maddi varlık da yavaş yavaş yok olmaya ve ölmeye mahkûmdur. İnsanoğlu, düşünceyle gelecek zamanın karanlığını az çok yenmiş ve önünü ışıtmıştır her zaman… Orta-Doğu’da kültür, ruh, ekonomik ve siyasi bağımsızlık idealini, yapısında taşıyan bütün bir diriliş atılımının yokluğu, İslam dünyasının bugünkü buhranının gerçek nedeni olmuş ve bu buhran hala da devam etmektedir.

Arap ülkelerinde gönül harareti, heyecan, hareket ve şevki yitmiştir. Acem diyarında (İran’da) koyu bir mezhep taassubu içinde fikri yükseklik ve derin düşünce son bulmuştur. Onun yerine şekilcilik almıştır. Afrika ülkelerindeki insanların gelecek vaat edecek durumları pek görünmüyor. Ancak Dicle ve Fırat, insanlığı kurtaracak kahramanlara susamış ve insanlığa yol gösterecek önderleri beklemeye başlamıştır.

Politika, bir bilim ve sanattır aslında. Bir yüzü bilgiye, bir yüzü davranışa ve bir yüzü de halktan kopmamaya bakar ve ona dayanır… Ancak her şeyden önce bir ahlaktır politika… Doğu dünyası, birçok alanda olduğu gibi politika ve particilik alanında da sınıfta kalmıştır ne yazık ki… İktidara gelen, koltuğa zamkla yapışır gibi yapışmış ve ancak ölüm, onu bu koltuktan koparabilmiştir.

İslam toplumunda ilk ve temelli umutsuzluk, Peygamberin vefatıyla başlar. Devlet başkanlığı ya da Halifelik konusunda gündeme gelen tartışma ve ihtilaflar, daha sonraki çağlarda sürüp gider hep…

Her ne kadar Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı devletinde, istisnai bazı devlet adamları ve halifeler, iktidara gelip belli bir dönem için Müslümanlara mutluluk rüzgârlarını estirmişlerse de, toplumun yönetilmesi konusunda başlatılan tartışma, eleştiri ve münakaşalar, günümüze kadar daima devam etmiş ve belki bundan sonra da sürecektir…

Suriye’de meydana gelen olaylar, bazı kesimlerin ayranının kabarmasına ve hayal görmelerine neden olmuştur. Bir türlü görmek istemedikleri gerçek şu ki: oynanan oyunun senaryosunu yazan Batılılardır. Ancak 60 yıldan fazla bir zamandan beri önüne çekilen çizgileri aşan halk, çekilmek istenen sınırları zorluyor, dar bir anlayışın dört duvarı içine haps edilemiyor, önüne bir Çin Seddi gibi örülen duvarları deviriyor.

Asil mesele bundan sonra başlıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’den çekileceğini hayal edenlerin yanıldıkları nokta: emperyalist bir devlet olan ABD girdiği topraklardan kolay kolay çekilmesi mümkün değildir. Örneği meydanda olan Irak gibi Suriye’de birkaç parçaya ayrılacağı kuşkusuzdur. 61 yıl İktidarı elinde tutan Baas Partisi mensupları, sevenleri ve bu partiden nemalanlar, bir anda yok olmayacaklardır. Konuyla ilgili olarak ülkemizdeki İttihat ve Terakki, bütün gerçeği ile karşımızdadır ve idarenin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiştir. Prensip ve sloganlarıyla İttihat ve Terakki cemiyetinin prensip ve sloganlarını kendisine seçen Baas Partisi de hiçbir zaman Suriye’nin idaresinden vaz geçmeyecek ve kolay kolay silinip gitmeyecektir.

Bundan iki yüz sene önce Batı dünyasının emperyal duygularına işaret eden Cemaleddin Afgani, sömürgecilik kanalıyla Hindistan’a (o zamanlar daha Pakistan kurulmamıştır) ve Afganistan’a girerek bu ülkeleri, egemenlikleri altına almayı başaran İngilizleri, “Yirmi milyon insanı yutan, Ganj ve İndus ırmaklarının suyunu içip bitiren ama hala doymayan ve dünyanın geri kalan kısmını da yiyip bitirmeye, Nil’in ve Ceyhun’un sularını da içmeye hazır bir ejderhayla karşı karşıyadırlar.” Şeklinde nitelendiriyor ve korkunç bir gerçeği dile getiriyordu.

Suriye’de şu anda kazanan ve kaybedenler vardır. Kazananlar listesinin başında kuşkusuz İsrail ve Batı dünyası gelmektedir. Kaybedenler içinde İran, birinci sırada yer almaktadır. Bu kadar gürültü arasında gözden kaçan bir gerçek daha vardır. O da 40 yıldan beri kapalı olan Irak -Tarsus petrol boru hattı faaliyete geçirilecek ve Irak’ın petrolü İsrail kanalı ile Avrupa ülkelerine ulaştırılacaktır. Halen kapalı olan Kerkük- Ceyhan boru hattı by pas edilecek ve Türkiye büyük bir gelirden yoksun bıraklcaktır.

Türkiye’nin en büyük hatası politikasını günlük olarak ayarlaması ve Rojava’daki Kürtlerin Akdeniz’e inmelerine engel olmak için bir basit politikaya dayandırması ve çeşitli girişimlerde bulunmasıdır. Kürtler de bu konuda biraz hayal görmektedirler. Bağımsız bir devletleri olmayacağı gibi Irak’ta örneği görülen Kürdistan modeli bir idareye kavuşacaklardır. Çünkü Batılıların kafasındaki haritada Kürtler bağımsız bir devlet olarak görünmüyor, Kürtler, içinde bulunduğu zamanı tanımak, anlamak, bilmek ve sezmek durumunda değildirler ne yazık ki…

Ortadoğu ve özellikle Suriye konusunda hemen hemen herkes bir uzman kesilmiş durumdadır. Oysaki bundan 40 sene önce bölüşülen ve paylaşılan Ortadoğu ülkelerinin bu hazin duruma gelmesine vurgu yapan şair şu tespitte bulunuyordu: “Ey İslâm ülkeleri/Birlik sizin ana ilkenizken/Paramparça oldunuz/Niçin ve neden/Her gün biriniz bir ziyafet konusu/Kurda kuşa/Kalanlarınız da giriyor sıraya”

İki yüz yıldan beri Ortadoğu insanını korkutanlar veya boş hayaller ve umutlarla oyalayanların aldatışlarıyla geçip gitti zaman… Biz, akı ve karayı göstermekten korkmayan, bu yola kendini adamış insanları arayıp bulmak zorundayız. Boğulmak istenen seslerini bin gürültü arasında seçmeye bakmalıyız. Hakikati çekinmeden ve korkmadan haykıranlara yapışmaktır başka çare yoktur ve Ortadoğu insanının kaderi de burada gizlidir…

ŞAKİR DİCLEHAN

YAZARIMIZIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BU LİNKİ ZİYARET EDİNİZ

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.