islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4620
EURO
34,6892
ALTIN
2.434,88
BIST
9.909,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Senin hakaret ettiğin şahıs, ya Allah’ın sevgili bir kulu ise?

Senin hakaret ettiğin şahıs, ya Allah’ın sevgili bir kulu ise?
Dr. Vehbi KARAKAŞ 

Sosyal medyada insanların birbirlerine karşı ağza alınmayacak derecede ağır hakaretler, küfürler savurduklarına şahit oluyoruz. Ürperiyor, tiksiniyor ve utanıyoruz. Bugün, bu yazımla, bu densizliğe ve düzensizliğe tenezzül eden nefs-i emmareye sesleneceğim. Onu Rabbimin izniyle insafa ve İslam’daki nezahet ve nezakete, edep ve terbiyeye davet edeceğim. 

Ey nefs-i emmare! Ya senin kızıp ta en ağır hakaretleri yaptığın insan, iman ettiğin Allah’ın sevdiği Allah dostlarından birisi ise senin halin ne olacak? Hiç düşündün mü? Allah’ın sevdiği O şahsa kızmakla hâşâ Allah’a kızdığının ve Allah’ı gücendirdiğinin farkında mısın?

“Şerefsiz”, “satılmış”, “alçak”, “münafık”, “kâfir… ve bel altı bir çok küfürlerle hakaret ettiğin şahıs ya Allah katında Allah’ın sevgili, sadık, şerefli ve halis bir kulu ise; senin bu hakaretlerin dönüp sana geleceğini,[1][1] Allah’ın azabını ve gazabını da beraber getireceğini, ömür boyu kazandığın sevaplarını hakaret ettiğin şahsa götüreceğini, onun günahlarını senin boynuna yükleyeceğini,  mahşer meydanına bir müflis olarak gitmene ve Allah’ın sevmediği kulların arasında yer almana ve cehenneme atılmana sebep olacağını hiç düşündün mü? 

Ey Müslümana fasık, münafık, hain, alçak, şerefsiz, terörist ve kâfir diyen Müslüman! Sen, âlemlere rahmet Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) şu sözlerini hiç okumadın mı, görmedin mi, duymadın mı? Buyurmuşlar ki:  

سِبَابُ الْمُسْلِمِ فسُوقٌ، وَقِتَالُهُ كُفْرٌ 

“Müslümana sövmek fısktır. (Haktan sapmak, yoldan çıkmaktır.) Onunla savaşmak ise küfürdür, (dinden çıkmaktır.)”[2][2] 

Yine buyurmuşlar ki: “Kim bir adamı ey kâfir diye çağırır veya ona ey Allah’ın düşmanı, derse, o adam da böyle değilse, bu söz, söyleyenin kendisine döner.”[3][3]  

Müslüman kardeşlerimden rica ediyorum: Lütfen bu kelimeleri mümin ve Müslüman kardeşleriniz için kullanmayın. O Müslüman, senin mezhebinden, tarikatından ve siyasî ekolünden değil ise de. Çünkü sen Müminsin ve Müslümansın; karşındaki insan ne olursa olsun, her şeyden önce bu çirkin sözler senin ağzına yakışmıyor. Hz. Peygamber, Müslümanın tanımını yapmış: “Müslüman eliyle ve diliyle Müslümanları incitmeyen insandır.”[4][4] Buyurmuş. İyi insana zaten kötü söz söylenmez. Önemli olan kötü insan sandığına kötü söz söylememektir. “Kötü insana” demedim, dikkat buyurun “kötü insan sandığına” dedim. Çünkü senin kötü sandığın Allah katında iyi olabilir. Bu bir. İkincisi, bir de şunu hesaba katalım: Hakikatte “kötü insan yoktur, kötü eğitimler vardır.” İnsanlar iyi eğitim alamadıklarından, İslâm ahlakıyla ahlaklandırılmadıklarından veya birtakım yanlış yönlendirmelerle karşılaştıklarından, kötülerin safına itilmiş ve katılmış olabilirler. Bu sözün daha geniş izahını “Nasıl Bir Din Eğitimi” adlı kitabımızda yaptık, şimdilik o konuya girmeyelim.  

Ey Müslümana en ağır lafları layık gören Müslüman! Öyle şeyler yap, öyle şeyler söyle ki senin yaptıkların ve söylediklerin seni mahşer gününde utandırmasın, o gün, saklanmak için kaçacak delik aramaya mecbur kalmayasın. Zaten “bütün sırların ortaya döküldüğü o günde”[5][5]saklanmak için delik arasan da kaçıp saklanacak bir yer[6][6] bulamayacaksın. 

Sahabelerden biri, arkadaşlarıyla seferdeyken, düşmanla karşılaşırlar. Bu sahabî rakibini yere düşürür ve tam kılıcını kaldırıp öldürmek üzereyken yerdeki kişi, kelime-i şehadeti söyler. Yani “Eşhedü enlá ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü= Şahitlik ederim ki Allah birdir ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir!” diye haykırır. Ancak sahabî bunu duymazlıktan gelir ve şehadet kelimesini söyleyen bu adamı öldürür. Olayı duyan Peygamberimiz çok üzülür ve çok kızar, sahabesini huzura çağırır, sorar hem de tekrar tekrar sorar:
-Sen ’Allah birdir’ diyen adamı mı öldürdün? Sen, imanını ve Müslüman olduğunu ilan eden birini nasıl öldürürsün? Bunun hesabını ahirette sen nasıl vereceksin?
Sahabe şöyle der: 

-Ey Allah’ın Resulü! O bunu korkudan söyledi. Öldürüleceğini anladığı için söyledi!” Bu sefer Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:  

-Kalbini mi yarıp baktın da böyle söylüyorsun?”[7][7] Nerden biliyorsun onun Müslüman olmadığını ve korkudan söylediğini? 

Yine buyurmuşlar ki: “Kişinin Müslüman kardeşine kâfir demesi, onu öldürmek gibidir.”[8][8] Yani onu öldürmek kadar büyük bir cinayettir. Öyleyse ey insan! Gel Rabbinin şu emirlerine uy. Buyurmuş ki Allah: 

اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ 

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır. Onlarla en güzel bir şekilde mücadele et.”[9][9] “İnsanlara güzel söz söyleyin.”[10][10]   

Hz. Musa ve Hz. Harun gibi iki peygamberini, kendisini tanrı ilan eden Firavun’a gönderirken de Allah şu tembihte bulunuyor: “(Gidin) ve ona yumuşak söz söyleyin.”[11][11] 

İşte Kur’an’ın edebi bu.  

Kur’an’ı bize getiren Hz. Muhammed’in (sav) edebi de şu: Hz. Peygamber (sav), ne eliyle ne diliyle ne gözüyle ne de gönlüyle kimseye vurmadı. Kimseyi incitmedi. Ailesi, sahabeler, cemadat, nebatat, hayvanat, Siyer ve Şemail kitapları bunun en büyük şahidi ve delilidir. Zalim kâfirler ve şeytanlaşmışlar hariç, Ondan memnun olmayan canlı-cansız, akıllı-akılsız hiçbir varlık yoktu. Bunu çeşitli kitaplarımda özellikle de “Hz. Muhammed’i (sav) Yaşama Sanatı” adlı kitabımda ispat etmişim ve her zaman ispata da hazırım. Kâinatın varlıkları sayısınca salat ve selam olsun O’na ve O’nun izinden giden güzel sözlülere ve güler yüzlülere…Bütün Müslümanlar, konumuzun özeti olan şu sözü keşke kulaklarına küpe yapsalar: “Mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle (zorbalıkla) değil, belki lütufla ıslahına çalışır.”[12][12]

Yazarın diğer yazılarını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/author/drvehbikarakas/


[13][1] Bkz. Buhârî, Edeb 44; Müslim, Îmân 112. 

[14][2] Buhari, Fiten, 8 

[15][3] Buhârî, Edeb 44; Müslim, Îmân 112. 

[16][4] Buhari, İman, 4,10; Müslim, İman, 65,162. 

[17][5] Tarık, 86/9 

[18][6] Bkz. Kıyame, 75/10 

[19][7] Ebû Dâvud, Cihad, 95; Ibn Mâce, Fiten, 1 

[20][8] Bkz. Mecmau’z-zevaid, 8/73 

[21][9] Nahl, 16/125 

[22][10] Bakara, 2/83 

[23][11] Bkz. Tâhâ, 20/44 

[24][12] Mektûbat, Yirmi İkinci Mektup (Uhuvvet Risalesi), 310  


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.