islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4270
EURO
34,8315
ALTIN
2.440,67
BIST
10.082,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
15°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C

Cumhuriyetin Yeni Yüzyılında Olması ve Olmaması Gerekenler 1

Cumhuriyetin Yeni Yüzyılında Olması ve Olmaması Gerekenler 1
30 Ekim 2023 09:40
A+
A-

Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim’de yüzüncü yılını kutladı. Yüz yıl öncesinde Kurtuluş Savaşı’nın ardından Anadolu’da milletimiz yine ayakta durabildi ve düşmanları kovarak kutlu bir devlet kurdu. Bu kutlu devlet içeriden ve dışarıdan çok çekiştirildi. Bugün hala türlü zümrelerce felsefesi anlaşılamamış bir devletimiz var. Temel aksaklıkları söylemek bile bazı durumlarda suç olabiliyor. Kraldan çok kralcılar ve hoşnutsuzlar ve cumhuriyet karşıtları gereksiz tartışmalarla toplumsal ayrışmaya sebep oluyor. Oysa vatandaşlara düşen şeyler bellidir. Bunlara odaklanmalıyız.

Yeni yüzyılda Türkiye, bir toprak reformuna ve tersine göçe hazırlanmalıdır. Bunun için teşvikler, taşradaki yerleşim merkezlerinin güçlendirilmesi ve belli altyapılarla iş sahalarının birçok farklı bölgeye aktarılması gerekiyor. Marmara bölgesi kitlenmiş durumdadır ve bu Türkiye’yi olumsuz etkilemektedir.

Çocukların sağlıklı beslenmesi ve yetişmesi gerekiyor, ailelere gerekirse maddi destek verilebilir, nüfus hızı kontrollü olduğu kadar teşviklerle korunmalıdır. Türkiye’nin son rakamlara bakıldığında doğum oranı azalmaktadır. Yeni nesiller olmazsa, millet diye bir şeyden söz edemeyiz. Aynı şekilde rehberlik, danışmanlık ve manevi sağlık da önemli. Gençlerimizin kaybolmaları ve suça bulaşmak yerine yaşama uyum sağlamaları gerekmektedir.

Gereksiz çekişmeler, yanlış politikalar terk edilmeli, uyduruk kültürler ve hegemonyaya karşı yerli ve milli ve gerçek değerler ön plana çıkartılmalı. Saza düşman, söze düşman bağnazlarla baleci, operacı monşerler arasında bir millet kişilik bunalımları yaşıyor. Oysa her ana ağıt yakar, her baba türkü söyler. Anadolu’daki dindarlık Selefîlerin dindarlığına benzememeli, tarihte hiçbir dönemde benzememişken birtakım yapılar gençleri uygarlık düşmanı yapıyor. Buna karşı Yunus Emre’nin, Dede Efendi’nin kıymetini bilmemiz gerekiyor.

Kur’an ve sünnet, en somut göstergeleri olan adalet ve ahlak ile yaşatılmalıdır. Mezhepçilik ve taassupla çatışmacı ağızlarla konuşan cahil dinbazlar yerine samimi dindarlar her zaman el üstünde tutulmalıdır. Ülkesine faydalı olan solcu, komünist veya başka görüşten dahi olsa Müslüman kardeşimiz gözüyle bakılarak incitilmemelidir, kazanılmalıdır. Ülkede herhangi bir kişi veya zümrenin başkasına baskı ve otorite kurmaya kalkması, komut verici veya tahkir edici konuşması yasaklanmalıdır. Türkiye, barış içinde ve sevgi ve saygı ile birlik ruhunu her yerde yücelten şahsiyetleriyle güçlülüğünü herkese göstermelidir. Türkiye laik devlettir ancak hamurunda Allah rızası vardır, İstiklal Marşı “Hakk’a tapan milletin hakkının istiklal” olduğunu söyler. Bunlar unutulmamalıdır.

Türkiye’deki insanların dini ve manevi hassasiyetleri, gençliğin arzuları, sporcular ve sanatçılar başta olmak üzere zanaatkarlara ve işçilere kadar herkesin yüksek motivasyonu cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi vatan, millet ve dünyaya katkı, insanlığa hizmet olmalıdır. Dürüstlük ve çalışmak milli politika olmalı, yerleşik kurnazlık ve hilekarlık düzenini yıkmalıdır. Ağız yüz eğmeden, başkalarını atlatma ve aldatmaya kadar her türlü kötülüğün, ahi teşkilatında olduğu gibi bugün de yarın da kınanma sebebi olduğu tekrar her fırsatta belirtilmelidir.

Türkiye, ne kaybediyorsa çekişmeden kaybediyor, muhalefetin iktidara eleştiri ve projeleriyle yardımcı olduğu bir siyaset iklimi oluşturulmalı ve buna uygun politik düzen geliştirilmelidir. Türkiye dış politikada daha aktif olmalı, ticaret hacmini artırmalı, bunun için de içeride sanayisini ve tarımını kuvvetlendirmelidir. Balıkçılık ve hayvancılık desteklenmelidir. Gıdalar doğal yöntemlerle yeniden ekilip biçilmelidir.

Ülkede doğayı kirleten firmaları, madenleri ve yabancı firmaları millileştirmeli ve çevre dostu politikaya yönlendirmelidir. Milli firmalar güçlendirilmeli ve dışa açılmalıdır. Markalaşma sağlanmalı ve Türkiye Ortadoğu’nun fabrikası olmalıdır. Teknolojik ve askeri yatırımları unutmamak gerekir. İlaç sanayisi de sentetik gıdalar da tekrar söylüyorum ki asrın silahları ve savunma araçlarıdır. Büyüklerimizin ellerinden küçüklerimizin gözlerinden öpüyorum.

Türkiye bizimdir. Kutlu bir savaşın ardından şehit kanının, gazi cihadının üstüne kuruldu. Yedi düveli denize döktük. Derme çatma bir ülkeden bayındır bir millet olma yolunda ilk adımı meclisle ve sonra cumhuriyetle attık. Bu gurur elbette bizimdir. Nice yüz yıllara!

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.