islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
35,4666
EURO
36,6443
ALTIN
3.078,37
BIST
9.813,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
10°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
10°C
Pazar Az Bulutlu
11°C
Pazartesi Az Bulutlu
11°C

SOSYO POLİTİK OLARAK ASGARİ ÜCRET TARTIŞMALARI

SOSYO POLİTİK OLARAK ASGARİ ÜCRET TARTIŞMALARI
25 Aralık 2024 09:08
A+
A-

Her yıl, yılsonunda hararetli bir tartışma başlar memlekette. O da, asgari ücretin tespiti tartışmasıdır. Konu üzerine komisyonlar kurulur, işçi tarafı olan sendikalar, işveren tarafı ve devlet bir araya gelir. Aslında mesele basittir lakin kamuoyuna büyük bir anlam yüklenerek sunulur.

Kapitalist ekonomi sistemi, adaletsiz üretim ve ahlaktan bağımsız tüketim üzerine kurulurdur. Bu sistemde söz sahibi, tüketim üzerine karşılıksız üretim yapan sermaye sınıfıdır. İşçiler emekçiler, bu sınıfın gözünde, yirmi dört saat çalışan bir makinanın dişlisi, rulmanı, herhangi basit bir cıvatası hükmündedir. Bir emekçi işi bırakır giderse, sırada binlercesi vardır. Zira kapitalist ekonomilerde, halk planlı olarak fakirleştirilmiş, yerinden yurdundan, evinden barkından, eşinden dostundan cemaatinden koparılmıştır.

Her yıl asgari ücret tiyatrosu tekrar edilir. Siyasi irade işçiyi emekçiyi, emekliyi hiçbir şekilde ezdirmeyeceğine dair büyük laflar etse de, günün sonunda kaybeden emekçi, işçi, kazanan ise sermaye sınıfı olur. Ve hep de böyle olmuştur ki bu yılki tiyatronun sonucunda da böyle oldu.

2025 yılından geçerli olacak asgari ücret 22 bin 104 Türk Lirası olarak belirlendi. Taşrada bile ev kiralarının 15 – 20 bin olduğu bir memlekette, emekçinin alın teri ev kirasını bile karşılayamaz bir miktarda tespit edilmiştir. Sermaye sahipleri ise her zaman olduğu gibi, yine kazanan olmuştur.

İslam’ın egemen olmadığı siyasi – politik düzenlerde hiçbir alanda hayır olmadığı gibi, işçinin emekçinin hak ve hukukunu da muhafaza etmek mümkün değildir. Allah’ın ve Peygamberinin hükmünün geçmediği her nere varsa siyasi, iktisadi hukuki, içtimai… Hayır beklenemez.

Asgari ücret tespitinin sonucundan da işçinin alın terinin karşılığının beklenmesi imkân haricindedir. Kendileri ultra-lüx hayat yaşayan, milyon dolarlık malikânelerde oturan, yanında çalıştığı işçinin bir aylık maaşını bir yemekte veren sermaye sahiplerinin, işçilerin halinden anlaması mümkün değildir.

Kendileri saraylarda, malikânelerde yaşayan, maaşları yüz binlerle ifade edilen ve neredeyse hiçbir masrafı olmayan siyasi ricalden, emekçinin sıkıntılı hayatını anlaması beklenemez.

Asgari ücret tiyatrosunun oynanmasının sebebi, toplumun gazını almak, çıkan sonucun her tarafın rızasına dayalı olarak belirlendiğini göstermek istenmesidir. Yoksa belirlenen rakamların rızaya değil, çaresiz emekçiye dayatıldığı herkesin malumudur.

Sonra, kapitalist ekonomi sistemlerinde, sendikalar hiçbir zaman işçinin hakkını korumak için değil, sermayeyi işçiye karşı korumak için vardır. Sermaye sınıfı ile emekçilerin arasındadır, görevleri ise işçinin hakkını sermayeye karşı korumaktır. Oysa hiçbir zaman işçinin hakkı korunamamış, her daim sermayenin istediği gerçekleşmiştir.

2025 yılı için belirlenen 22 bin 104 lira, anne-baba ve iki çocuklu dört nüfus bir aile için, evin hanımı da çalışsa, evleri kira da olmasa, kişi başı günde üç öğün, öğün başı ikişer simit ikişer çay üzerinden hesaplansa, gelen para buna bile yeterli değildir.

Şimdi, bu ücreti belirleyen komisyon üyelerinin vicdanları rahat mıdır? Bu ücreti normal gören ve tasdik eden, bir eli yağda bir eli balda olan siyasi rical, yataklarında rahat uyuya bilir mi? İşçisine bu ücreti reva gören sermaye sahipleri, işçilerinden bekledikleri verimi alabilirler mi?

Geçip giden yılların gösterdiği gibi, ne komisyon üyelerinin vicdanları sızlıyor, ne siyasi ricalin uyku keyfi bozuluyor, ne de sermaye sahipleri işçisini düşünüyor.

Deveye demişler boynun eğri, deve de, nerem doğru ki diye cevap vermiş. Allah’a Peygambere hiçbir değer vermeyen, söz hakkı tanımayan düzenlerde doğru ve adaletli olan ne var ki, işçinin emekçinin hakkı gözetilsin. Elbette emekçinin alın teri de, sosyo politik manevralarının kurbanı olacaktır.

YAKUP DÖĞER 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. İsimli dedi ki:

    İyi güzel bir yazı. Lakin çözüm üretecek bir öneriden uzak, bu tür yazılar mantık kullanılarak tek taraflı algıya ve meselenin daha da derinleşmesinin dışında bir işe yaramaz

    1. Yakup Döğer dedi ki:

      Kıymetli kardeşim, öneri yazının içinde yer alıyor. Yazıda algı da yok aslında, yüzleştiğimiz, yüzleştirildiğimiz hakikatler var görmek isteyene. Ne yazık ki, bilinci bastırılmış topluluklar hakikatlere kör oluyor.