islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5433
EURO
34,9184
ALTIN
2.430,06
BIST
9.709,30
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Türkiye’ye Nükleer Tehdit

Türkiye’ye Nükleer Tehdit

Ülkemizde çok sayıda iç ve dış krizle mücadele ederken sessiz sedasız Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye en önemli gazetesini aracılığıyla nükleer tehditte bulundu.

Ülkemizde giderek artan oranda tehditlerle boğuşuyoruz. Çoğu müttefik bildiklerimizden gelen bu tehditlerin arasında en önemlileri terör, savaş, yine terör, ekonomik saldırı, daha da terör ve uluslararası baskılar yer alıyor. Bunların yanısıra iç gündemlerle de boğuşuyoruz. Fakat geçen Cuma günü gerçekleşen bir tehdit ya da uyarının özel bir yeri var. Çünkü bu, atom bombalarını içeren bir tehdit.

New York Times gazetesi, Amerika’nın gazeteleri arasında en çok satan olmasa da, üçüncü sırada gelse de, gazetecilik açısından bütün gazetelerin ağabeyi olarak görülür. Onun gazetecilik ve habercilik kalite standartları izlenir. Son yıllarda bu kalite standartları epey aşağılara indi. Yalan haberci muhabirler deşifre oldu. Fakat yine de basın denince, gazete denince hala ilk akla gelen New York Times gazetesi olur. Gündemi o belirler.

13 Ekim 2017 tarihli New York Timesgazetesinin isimsiz yorum köşesinde Türkiye’yi hedef alan ve nükleer silahlar konusunda bir uyarı yapan önemli bir yazı yayınlandı. Türkiye Konusunda Bazı Acil Sorularbaşlıklı yazı özetle, artık alıştığımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar kötü bir insan olduğu, FETÖ’nün masum olduğu, Türkiye’nin suçsuz Amerikalıları tutsak aldığı, Amerikan’ın yörüngesinden çıktığı yönünde bildik hikâyeleri okuduktan sonra, farklı olarak ABD’nin Türkiye’deki atom bombalarını bir oldubittiyle geri almasını, hatta alıp dolaylı bir dille PKK bölgesine kaydırmasını tavsiye etmekte olmasıyla diğer alışılmış hikâyelerden ayrılıyor.

Kuşkusuz Amerika’nın en önemli gazetesinin en önemli bölümünde atom bombalarını işe karıştıran bir yazının önemsenmesi gerekir. Bunun hemen ardından Amerika’dan bir askeri heyet gelerek görüşmelere başladı. Bu heyetin elini güçlendirmek için mi yazıldı, Türkiye’yi korkutmak için mi, yoksa Trump yönetimini biraz daha sıkıştırıp Türkiye’nin üzerinde salmak için mi bilinmez. Fakat yazı öyle yenilir yutulur cinsten görünmüyor.

Yazı konuyu Erdoğan’ın sözde günahlarıyla meşrulaştırıyor. Bu günahlar demokrasiyi durup dururken askıya almasıyla başlıyor ki bu, demokrasiyi bir akide edinmiş, onu bir din almış, ama ona uymayan bir siyaset izleyen ABD’nin okurları için âdeta bir besmele. Ardından FETÖ’yü suçlaması, ama Batı’da herkesin FETÖ’nün masum olduğunu bilmesiyle devam ediyor. En büyük günahlardan biri olan S-400’leri alması, ve bunu teknik sakıncalarından yalan bilgiyle bahsederek de çıkıyor. Böylelikle Türkiye’yi tehlikeli bir yolda ilan ediyor.

Dahası Türkiye’nin kendi halinde papazları fidye için tutsak aldığı, müzakerelerde kullanmak için haklarını gasp ettiğini yazarak okurların kanını beynine sıçratıyor. Dahası ABD’nin Türkiye’ye hiçbir konuda ihtiyacının olmadığını söyleyerek bir Sultanhamam tüccarı edasıyla pazarlığa en alttan başlıyor.

Ardından İncirlik’te darbe gecesi elektriklerin kesilmesinden bahsetmesiyle bunun ABD’de bir travmaya yol açtığını anlıyoruz. Gerçekten de söylenenlere bakılırsa Erdoğan’ı katledecek tim de darbenin ana karargahı da burası olacaktı ama elektriklerin kesilmesiyle bütün planlar suya düşmüştü. Amerika buna takılmış vaziyette.

Kuşkusuz İncirlik’in diğer öneminden de bahsediyor. Bu da yüze yakın sayıda, başta İran yeraltı tesisleri olmak üzere Orta Doğu ülkelerini vurmak üzere geliştirilmiş, B2 bombardıman uçaklarına da bizim F16’lara da takılabilir cinsten B-61 Model 11 taktik atom bombalarının istiflendiği üs olması. Türkiye’nin diğer atom bombalı ülkelere karşı NATO nükleer şemsiyesini de oluşturan bu atom bombalarını Türkiye’nin elinden almanın yararından ve öneminden bahsediyor.

Yazı bunların özellikle hızlı ve gizli bir şekilde kaçırılması, yoksa Türklerin tepki göstereceğinden bahsediyor. Bunlar için de Amerika’nın yeni sevgilisi PKK ile birlikte Rakka operasyonu tamamlanınca, ki şu günler, ve burada inşa ettiği, daha önceki haberlerde bahsettiğimiz yeni büyük NATO hava üssü bitince, ki yavaş yavaş bitti sayılır, bu üsse nakledilmesi. Yani NATO’nun yeni nükleer saldırı üssü olarak PKK üssünün seçilmesi

Buna bakıldığında ABD’nin PKK’ya sadece tanksavar vermediği, zırhlı araç sağlamadığı, uçaksavarlarla donatmadığı, ama niyetinin onlara Türkiye’yi vurabilecekleri atom bombaları da vermek olduğu düşünülebilir. Bu, yani cani teröristlere taktik nükleer silahlar sunmak, tam denetimi verilmese bile yine de sapıkça bir yaklaşım. Türkiye’den bir gizli operasyonla çaktırmadan bunları alıvermek, bir başka hasta ruhlu plan.

Yazıyı kim yazmış olabilir? Muhtemelen kendi halinde bir gazeteci değil. Bunu doğrudan iyice sıkışan akılsız Amerikan büyükelçi de yazmış olabilir, Trump yönetimini iyice sıkıştırarak, dünyada herkesle kavga ettirip, ülkeyi yeniden ele geçirmek isteyen diğer dünya derin devleti unsurları da olabilir.

Yazı ağırlıklı olarak bir tehdit yazısına ve askeri heyet ve vize görüşmelerinden önce Türkiye’ye ayar vermek adına yazılmış da olabilir. Fakat ne amaçla yazılmış olursa olsun neredeyse bir Johnson mektubunu andırmaktadır.

Bunu yapabilirler mi? Kuşkusuz Amerikan özel kuvvetleri bir operasyon yaparak bunları ele geçirebilir. İncirlik bir yandan Amerikan özel kuvvetlerinin de, Yeşil Bereliler ve SEAL bahriye komandolarına, hatta Delta ve CIA özel birlikleri tarzı karanlık operasyon gruplarına da ev sahipliği ara ara yapmakta. Bu tür havaalanı ele geçirme mütehassıslarıysa Ranger denilen ordu birlikleri.

Bunların silahlı çatışmayı da göze alarak bir operasyon yapmaları, biz hala NATO müttefikimiz zannederken bir oyuna getirmeleri imkan dâhilinde. Fakat bizim de özellikle darbeden bu yana bazı önlemler almış olma ihtimalimiz var. Bir çatışmayı göze alabilirler mi? Yapılan muazzam Türkiye aleyhinde yalan propaganda biraz onları risk almaya itebilir. Ama başarısızlık durumunda hem de çok sayıda atom bombasını artık sabrı taşmış bir Türkiye’nin elinde bırakmaları da çok anlamlı bir risk olmaz.

Biz önlemlerimi alarak, soğukkanlılığımızı korumalı ve birlik olmalıyız. BU tehditler Allah’ın izniyle vız gelip tırıs gidecek, biz yolumuzda ilerlemeye devam edeceğiz. Ama bunları da, atom bombalarını masaya sürenleri de unutmayacağız.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.