islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3544
EURO
35,1415
ALTIN
2.301,58
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Zinânın cezası (haddi)

Zinânın cezası (haddi)

Zinâ; evlilik bağı olmaksızın ergin bir erkeğin ergin bir kadınla veya ergin bir kadının ergin bir erkekle isteyerek yaptığı üreme organlarını girdirmeyi içeren cinsel ilişkidir.[1] Zinâ, İslâm Dîni’nde baş cinsel haram olup Allah’a ortak koşmak ve insan öldürmekten sonra gelen üçüncü büyük günahtır.

İslâm Dîni; kişisel, ailevî ve sosyal pek büyük zararları içeren zinâyı, büyük günah olduğunu bildirmekle ve Cehennem azabına uğratacağını duyurmakla bırakmamış, ona dünyevî cezalar da takdîr etmiştir. Biz bu cezaları beş madde halinde özetleyecek, sonra da ana konu etrafında gerekli açıklamaları yapacağız:

1. Yargı önünde itiraf veya dört şâhidin şâhidliği ile belirlenen zinânın cezası, mü’minlerden bir grubun önünde yüz sopadır. (Nûr 2) Genişçe anlatılacaktır.

“Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkekten her birine yüz celde/sopa vurun. Allah’a ve Âhiret Günü’ne inanıyorsanız Allah’ın dînîni tatbîk hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın. Mü’min’lerden bir topluluk da onlara uygulanan Azab’a; cezaya şâhid olsun.”

2. Koca tarafından yargıya başvuru ile yapılan zinâ isnadının kadın tarafından kabulü ile kadın için sâbit olacak ceza da yüz sopadır. Kadının zinâyı red emesi sonucu lânetleşmeye giden karı kocanın cezası, yargı yoluyla evliliklerinin sona erdirilmesidir.(Nûr 6-8) Li’ân bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Oraya bakınız.

3. Yüz sopalık ana ceza yanı sıra bir ceza da, bu cezanın uygulanması sonrasında tövbe edip kendilerini düzeltinceye ve bunu çevrelerine kanıtlayıncaya kadar zinâcıların yalnızca kendi aralarında evlenebilmeleri; zinâya bulaşmamış namuslu insanlarla evlenemeyişleridir. (Nûr 3) Evleneceklerin açık ve gizli zinâdan korunmuş olmaları gereği Kur’ân hükmüdür. (Nisa 24‐25; Mâide 5/5)

4.Kocası tarafından zinâsına tanık olunanfakat değişik sebeplerle yargıya gidilemeyen kadın için bir ceza da hâmile olup olmadığının anlaşılması için koca kararı ile bir süre kendisiyle ilişkiye girilmemesi ve kocası tarafından yaralanmayacak şekilde dövülebilir olmasıdır.[2]
5. Zor kullanılıp tecavüz edilerek yapılacak zinâda, yukarıda açıklanan cezalar yanı sıra, verilecek zarar ölçüsünde suça birebir ceza olan Kısas uygulanmasıdır. Bu bölümün sonunda Kısas ile ilgili bilgi verilecektir.

Sunulan bu özet bilgiden sonra sübûtundan başlayarak zinânın ana cezasını açıklayabiliriz.

Zinânın Sübûtu

Zinâ üç şekilde sabit olur:

a‐Zinâ, zinâ yapan kadının veya erkeğin hâkim huzûrunda dört ayrı celsede/oturumda veya bir celsede dört ayrı defa ikrarı (itirafı) ile sâbit olur.

Konu ile ilgili aşağıda sunulacak Mâiz hadîsi ve benzerleri, Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed’in, Kur’an’ın Nûr Sûresi’nin, zinânın cezasını belirleyen ikinci âyetinin indirilişinden önce Tevrat’a göre recim uyguladığınıve zinânın itirafla sabit olabileceğini açıklamaktadır.[3]

Mâiz isimli sahâbî Allah’ın Resûlü’ne (sav) geldi ve şu itirafta bulundu.
‐ Ya Resûlallah! Ben zinâ yaptım. Gereken cezayı bana uygulayın.
Allah’ın Resûlü (sav) Mâiz’in bu itirafını önemsemedi ve ona ilgi göstermedi. Fakat Mâiz aynı itirafı dört defa tekrarladı. Beşinci defa itirafta bulununca Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
‐ Zinâ mı yaptın?
‐ Evet, (Ya Resûlallah!)
‐ Zinânın ne olduğunu biliyor musunuz?
‐ Evet biliyorum. Bir erkeğin meşrû yolla yaptığını, ben bir kadına haram işleyerek yaptım.
‐ Bu sözlerle itiraf edip durmakla ne istiyorsun Ya Mâiz?
‐ Beni zinâ günahından arındırmanı istiyorum Ya Resûlallah!
‐ Milin sürmedanlığa ve kovanın kuyuya girip kaybolduğu gibi senden ona bir şey girip kayboldu mu?
‐ Evet. (Bu sorgulamadan sonra) Allah’ın Resûlü (sav) Mâiz’in recm olunmasını emretti.
Mâiz taşlanınca dayanamayıp kaçmaya başladı. Elinde deve çene kemiği bulunan bir adam ona yetişti. Kemikle vurarak onu yere yıktı ve Recm edildi. Taşlandığında kaçmaya yeltenmesi Hz. Peygambere bildirildiğinde o, şöyle buyurdu:
‐ Onu bırakmanız gerekirdi; keşke bıraksaydınız.[4]

( Bu hadisi sahih kabul etsek bile PeygamberimizinOnu bırakmanız gerekirdi; keşke bıraksaydınız” şeklindeki beyanları, okunmayan vahiy yoluyla da olsa kendisine recm ile ilgili bir hüküm indirilmediğini göstermektedir. Çünkü Peygamberimiz Allah’ın bildirdiği cezaları uygulamada asla gevşeklik göstermezdi. Üstelik Peygamberimiz Maiz’in zina ettiğini söylediği kadını da huzuruna getirmemiştir. Kaldı ki olay, işaret edildiği üzereKur’an’ın Nûr Sûresi’nin, zinânın cezasını belirleyen ikinci âyetinin indirilişinden önce Tevrat’a göre gerçekleştirilmiştir.)

b‐Zinâ dört akıllı, ergin, hür görür Müslümanın hâkim huzûrunda bir araya gelerek cinsel organların iç içeliğini gördüklerine şâhitlik etmeleriyle sübût bulur.

Zinânın bu yolla sübûtu hemen hemen mümkün değildir. Bunun içindir ki kişinin karısının zinâsını bizzat görmüş olması, Li’ân yoluyla ayrılabilmeleri için yeterli kılınmıştır.[5]

Allah’ın Resûlü’nün döneminde şâhitler yoluyla sübût bulmuş ve ceza uyulanmış bir zinâ olayı olmamıştır. Zinânın sübûtunun dört şahidin şehâdetine bağlanması, asıl amacın korku siyâseti ile bu günahın‐suçun işlenmesine engel olmak olduğunu göstermektedir.

c‐Zinâ, kocası olmayan veya kocası çocuk olan kadının hâmileliği ile de sübût bulur.

Ancak hâmilelik tek başına bir sübût sebebi değildir. Çünkü kadın zorla tecâvüz edilerek veya girdirilmeksizin cinsel organ üzerine fışkırtılarak da hâmile bırakılmış olabilir.

Görülüyor ki zinâ daha çok ikrarla sübût bulan bir günah‐suçtur. Nitekim Allah’ın Resûlü’nün döneminde uygulanan zinâ cezalarının hepsi de itirafa dayalı infazlardır. Yukarıda açıkladığımız yollarla sâbit olmayan zinâ yalnızca şüphe ile dâva ve ceza konusu edilemez. Şüphe ne derece gerçeğe yakın olursa olsun, durum değişmez.

Perşembe günü devam edecek


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.