Bütün nimetler Mevlâ”mızdandır. Onun lütfuyla beş yıl kadar önce Ali Rıza Demircan Eğitim Vakfı”ını kurduk. Vakfımızın bünyesinde oluşturduğumuz stüdyomuzda 3,5 yıldır televizyonlarımız için programlar hazırlıyorum. Her biri bağımsız bir konuyu içeren 45”er dakikalık programlarımızı Anadolu”muzdaki birçok kanala gönderiyor ve yayınlatıyoruz. Programlarımızın 152.sinin çekimini 20 Haziran Çarşamba günü yaptık. “Müslüman Hak ve Halk İnsanı Olmalıdır” başlıklı programımızı şöyle bitirmiştim:
“Siz Hak ve Halk insanı olarak yaşamınızı sürdürürseniz yaşadığınız coğrafyada ‘Allah’ın şahitleri“ olursunuz. Siz şahid olursunuz, Hak ve Halk insanı olan müminler de sizin için Allah’ın şahidleri olurlar.”
Böylesi bitiriş için önceden zikrettiğim bir hadisten ilham almıştım. Şimdi bu hadisi arz edeyim:
Enes İbn-ü Malik (r.a.) anlatıyor:
Günün birinde Hz. Peygamber’in yanından bir cenaze ile geçtiler. Sahabîler onu ‘hayırlı bir cemiyet insanıydı’ diyerek övdüler. Allah’ın Resûlü (s.a.v.) “Gerekli oldu” buyurdu. Sonra diğer bir cenaze ile daha geçtiler. Sahâbîler onu da -cemiyete zararlı bir kişi- olduğunu ifade ederek yerdiler. Allah’ın Resûlü aynı şekilde “Gerekli oldu” buyurdu.
Hz. Ömer sordu:
– (Ya Resulûllah!) Haklarındaki görüşlerimizi açıkladığımızda her bir cenaze için “Gerekli oldu” buyurdunuz. Ne, gerekli oldu?”
– (Ya Ömer!) İlkini hayırla andınız. (toplumun sevgisini kazandığı için) ona Cennet gerekli oldu; (Cennet’e girmeyi hak etti). İkincisinin fenalığında birleştiniz. (Toplumun nefretini kazandığı için) ona da Cehennem gerekli oldu. (Allah’ın Resûlü (s.a.v.) daha sonra sözlerini sahâbîler topluluğuna yönelterek şöyle buyurdu:)
– (Ey Mü’minler!)Sizler yeryüzünde Allah’ın şâhitlerisiniz.” (Buhari Cenaiz 86, Müslim Cenaiz 60)
Bu hadisi bütün ihtişamı ile Abdülmetin Balkanlıoğlu kardeşimizin cenaze namazında yaşadık.
Bildiğim kadarıyla kardeşimizin siyasi bir geçmişi, akademik bir kariyeri ve ellerde dolaşan orijinal yazılı eserleri de yoktu. Ama 60 yıllık ömrünün büyük bölümünü İslâm Dîni’ni öğrenmeye ve öğretmeye adamış Hak ve Halk insanı bir yiğitti. Bir cemaate mensup olmakla birlikte bütün Müslümanları kucaklıyordu.
Beni severdi ben de onu severdim. Kendisinden yaşta büyük olduğum için karşılaştığımızda saygıda kusur etmezdi; mütevaziydi.
Açıkça söyleyeyim; Abdülmetin kardeşimizi sıradan bir hoca görürdüm. Çünkü iz bırakacak şekilde beni etkilemiş değildi. Eksiklik bende, demek ki ondaki farklılığı görememişim.
O Nasıl Bir Cenaze Cemaatiydi Ya Rab!
Fatih camisi ve çevresi insan mahşeriydi. Ben Fatih camiinin Haliç’e bakan avlusunda namazını kılabildim. Nasıl gıpta ettim bilemezsiniz.
Demek ki Hak ve Halk insanı olarak yaşarsanız Allah”ın kulları da akın akın, sağanak sağanak gelir Allah’ın şahitleri olarak sizin lehinize şahitlik ederler.
Peygamberimiz hak söylediğine göre Allah”ın şahitleri olan binlerin şehadetine biz de katılarak kardeşimizi hayırla yâd ediyoruz. Makamının Cennet olacağı ümidi ve niyazındayız.
Katıldığım bu muhteşem cenaze cemaatinden ben bir ders çıkardım. Kendi kendime de öyle dedim:
İslâm’ı öğrenmeye, Hak ve Halk insanı olarak ihlasla öğretmeye devam edersen Allah bu cemaati ve daha fazlasını sana da yönlendirir.
Ben ders çıkardım da omuzlarımızda yükseldikleri halde kendilerini tepelerde görerek gerçek hocaların kadrini bilemeyen siyasilerimiz de bir çıkarabilseydi.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi