islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

ALİ RIZA DEMİRCAN EĞİTİM VAKFI (ARDEV)

ALİ RIZA DEMİRCAN EĞİTİM VAKFI (ARDEV)
28 Ocak 2024 09:00
A+
A-

İkisi erkek, yedisi kız, dokuz çocuk babası oldum. Kitaplarım, konferanslarım ve televizyon programlarımla ünüm Türkiye geneline yayıldı. Bütün bunlar insanı tatmin etmiyor. Güzel kul olmak için yapabildiklerimiz huzur veriyor ise de insan daha fazlasını yapmak istiyor. Yapmak istiyorsunuz da ne yapacağınızı da bilmeniz gerekiyor. Bana bir hayır kapısı açması için iki yıl kadar Rabbime dua ettim. Sonunda dualarım kabul edilmiş olacak ki, Rabbim bana bir vakıf kurma duygusunu ilham etti.

Şartlar gerektirdiği için olacak benim en eksik kalan yönlerimden biri müştereken çalışma tecrübesizliğimdir. Bir de, almaya değil vermeye alıştığımdan kamu menfaatleri için de olsa yardım isteyemeyişimdir. Böyle olunca bizzat kendim bir aile vakfı kurmaya karar verdim.

Aile Vakfı kurmanın olumlu tarafı, dilediğiniz gibi yönetebilmenizdir ve istediğiniz hizmetleri yapabilmenizdir. Olumsuz tarafı dışarıdan maddî ve mânevi yardım almanın zorluğudur. Vakıf çalışmalarınızın, kendinizin ve aile çevrenizin imkânlarıyla sınırlı kalışıdır. Bir olumsuz taraf da, Aile vakfında isminizin ön planda olmasıdır. Bu da ihlas bozucu bir durumdur.

Vakfa ciddi gayr-ı menkuller vermeyi düşündüğüm – ve de verdiğim- için benden sonrasını düşünme gereğini duydum. İstişarelerimiz sonunda aile vakfı kurmaya karar verdik. 2012 senesinde İki oğlum Ahmet Misbah ve Eymen Faik ile kızım Beyza’yı ve kızım Hamdiye’den doğma torunum Furkan Selim Saruhan’ı mütevelli heyetine alarak ARDEV’i yani Ali Rıza Demircan Eğitim Vakfını kurdum.

Vakfımız, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/480 Esas numaralı, 19 Nisan 2012 tarihli 240 numaralı kararı ile kuruldu.

Vakfımızı Ardev olarak isimlendiriyoruz. Ardev’in açılımı ortada ise de, bilmeyenler için ‘Araştırma, Dayanışma Eğitim Vakfı’ şeklinde açıklama yapıyoruz.

Sahibi olduğumuz Emir Turizm’in faaliyet gösterdiği Süleymaniye’deki binamızın bir katını, vakfın merkezi olarak gösterdiysek de bu binamızı gecikmeden Vakfımıza hibe ettik ve Emir Turizm, Vakfımızın kiracısı oldu. Kuruluşundan bir buçuk yıl sonra Vakfımız, İBB den kiralanıp tadil ve tefriş edilen ‘Süleymaniye Mahallesi, Kanunî Medresesi Sokak No.6, Fatih’ adresli yeni merkezine taşındı.

Ardev Faaliyetleri

2014 yılının Ramazan’ında, 3 Temmuz günü Devlet Bakanı Bülent Arınç’ın ve 500 kadar davetlimizin katılımıyla verdiğimiz iftarla fiilen faaliyetlerimize başladık.

Açılışta yaptığımız konuşmamızın videosunu yayınlıyor, yazılı olarak da sunuyorum:

 

 

Vakıf Açılış Konuşması

Hangilerimizin daha güzel ameller yapacağını belirlemek için ölümü ve hayatı yaratan Yüce Allah’ımıza hamdederim. Kendilerini İslâmi yasalarla disipline ederek ebedi hayatları için çalışan insanları, -yalnızca onları- akıllı kişiler olarak tanımlayan Aziz Peygamberimize salât ve selam ederim.

Hoş Geldiniz

Aziz kardeşlerim, saygıdeğer misafirlerimiz! Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Araştırma, Dayanışma ve Eğitim Vakfımız (ARDEV)’ın açılışı için yaptığımız davetimize icabet buyurduğumuz için Rabbim sizlerden razı olsun. Bizleri mesrur ettiniz, Rabbim de sizi mesut etsin.

Ömürlerimizin İlk Ve İkinci Baharı

Ömrümüzün ikinci baharında 69 yaşına girerken bir Süleymaniyeli olarak kurduğumuz Vakfımızla ilgili bilgi vermeye başlamadan öncei ömrümüzün ilkbaharında Süleymaniye Camiinde başlattığımız, vakfımıza da temel oluşturan çalışmalara ve sonuçlarına değinmek istiyorum.

Amacım, küçücük penceremden yakın tarihimize ışık tutmak, yapılacak bir çalışmaya Rabbimizin nasıl bin başarı ihsan buyurduğuna dikkatlerinizi çekmek. Böylece geleceğe yönelik ümitlerimizi yeşertmektir.

Yaklaşık 44 yıl önce 1970 yılı başında 25 yaşında bir gençtim. Hocam merhum İstanbul Müftüsü Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın gece sohbetlerinden tanıdığım, Süleymaniye Camii kabristanında medfun bulunan muhaddis Ahmet Ziyuaddin Gümüşhanevî hazretlerini bir gece rüyada görüşümün ardından birkaç hafta geçmemişti ki, girdiğim imtihan sonucu Süleymaniye Camiine hatip tayin edildim.

Süleymaniye Camiine Hatip Olmak

Süleymaniye Camii, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin; bir diğer ifade ile medeniyetlerimizin, dünya hakimiyetinde zirvede olduğu bir dönemde Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a, Yahya Kemal’in ifadesiyle İslam Dini’nin en güzel mabedi olsun diye yaptırdığı mabettir. Maddenin haşyetle Rabbine el kaldırarak yakarışını dile getiren bu muhteşem camiye Cuma ve Bayram hatibi olmak beni mesrur etmiş, ama zayıf olan omuzla rıma da pek ağır bir sorumluluk yüklemişti.

İlham Kaynağımız Ve Dinleyicilerimiz Üniversite

Gençliği

Zinadan faize, spordan turizme, işçi ve işveren görevlerinden sosyal adalet ilkelerine, kadından şerîate, laiklikten demokrasiye ve Cennet hayatından Cehennem azabına kadar gündemdeki veya gündeme getirilmesi gereken konuları İslam zaviyesinden bakarak değerlendirebilmek için gece gündüz bir hafta çalışıyor, bir Cuma hutbesi hazırlıyordum. Çalışmalarımız meyvesini vermiş, cemaatimizin önemli bir bölümünü üniversite gençliğimiz oluşturmaya başlamıştı.

12 Yıl hatiplik ve okunan 500 Hutbe

Süleymaniye camiinde 12 yıl İmam Hatiplik yaptım. Yaklaşık 500 Cuma ve bayram hutbesi sundum. Bu hutbelerden 3 cilt halinde yayınlananlar imam hatip nesli tarafından ülkemiz camilerinde okundu. Bu hutbeleri Süleymaniye caminde genç bir hatipten dinleyen gençlerimizin bir kısmı, bugün bürokrat, milletvekili, belediye başkanı, bakan, başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkemizi yönetiyor. Bir kısmı da şuan da aramızda bulunmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül kardeşimizin, Emirgan’da beraber kıldığımız bir bayram namazı sonrasında İstanbul valimiz beyefendiye takdirkâr bir dille: “biz hocamızın nice hutbelerini dinledik” demesi, sürurumuzu ve hamdimizi mûcip olmuştur.

  1. Madde Dönemi

Süleymaniye Camii merkezli hutbe çalışmalarımız konferanslara dönüştü. Gidilmedik il ve büyük ilçe bırakılmadı ama özgür değildik. Türk Ceza Kanunun, bugün mülga olan 163. maddesinin ağır ceza tehdidi altındaydık. Tehditler yargılara dönüştü. Yedi defa Ağır Ceza Mahkemeleri ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandık.

Muhterem kardeşim Bülent Arınç Beyefendi aramızda iken, 34 yıl önce yargılandığımız Salihli Ağır Ceza davamızı hatırlamamak mümkün mü? Avukatımız, hukuk mücahidimiz Bülent Beydi. Bülent Bey, dâvamızın ikbal dönemi adamı değildir. Bizim 40 yıldır kader birliği yaptığımız yüz akımızdır, böyle biline.

O yıllarda değer yargılarımıza bağlı insanlarımızın, zaafa düşürülmüş ülkemizi beslemek için kaynatmaya çalıştığı çorbada, biz de tuzumuz olması için çabalıyorduk. Çabaladığımız için kendi insanımızla da mücadele veriyorduk. Bizler bir çalıştık Rabbim bin verdi.

Bunu Rabbimizin lütfu olan bir örnekle açıklamak isterim: Yanılmıyorsam 1974 yılında Bayburt’ta bir konferans vermiştim. Dinleyiciler arasında kaymakam vekili bir gencin bulunduğunu öğrendiğimde duyduğum sevinci hâlâ unutamıyorum. Kaymakam vekilliğinden valiliğe, başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına açılan kapılar ihlasla yapılan çalışmaların ürünü olmuştur.

Yeniden Süleymaniye

Uzun yıllar sonra Rabbim bize ikinci bir lütufta bulundu. Bizi yeniden yine Süleymaniye’ye döndürdü. İşyeri olarak edindiğimiz taşınmaz, vakfımızın çekirdeğini oluşturdu. Vakfımızı kurduk. Çünkü kurumsallaşmaya, beraberce ve programlı olarak çalışmaya ihtiyacımız vardı. Kaldı ki yapılması gereken hayırlar büyümüş, mücadele edilmesi gereken şer güçler daha bir devleşmişti. Böylece Süleymaniye merkezli olarak Süleymaniye camiinin yanı başında (ARDEV) Araştırma Dayanışma ve Eğitim Vakfı’nı kurduk. İşte bugün açılışını yapıyoruz.

İnşallah, ilim, düşünce, sanat ve siyaset adamlarımızla birlikte ve halkımızla/sizlerle iç içe ve el ele İslâm ve insan eksenli çalışmalar yapacağız. Toplumsal ihtiyaçlarımızı önceleyerek, uyarılarınızı dinleyerek ve destek lerinizi alarak beraberce çalışacağız. İnşaallah başaracağız.

Bu Gün Çalışırsak

Dün çalıştık bugün sonuçlarını alıyoruz. Bugün çalışırsak yarının, milletimizin onuru ve bütün İslam Ülkelerinin ümidi olacak Türkiye’mizi kurabilir, Rabbimizin rızasını ve Cennetlerini kazanabiliriz. Tarihte başardık. Yine başarırız. Çünkü Rabbimiz “Çalışan müminlere yardımı görevlerimiz kıldık.” buyuruyor.

Vakfı Kurmak Değil Yaşatmak Zordur

Verimli kılmak daha da zordur. Çalışmalarımızı başlıca aşağıda açıklayacağımız alanlara ayırdık;

A-Anadolu televizyonları ve sosyal medya için İslâmî ölçülere uygun programlar üretmek,

B-Sosyal olaylara İslâm açısından yorum getirecek, böylece, hayata Müslümanca bakılmasına katkı verecek bir Web sitesi oluşturmak…

C-Sosyal Bilimler alanında lisan ve lisans üstü öğrenimlerini sürdürmekte olan, çalışkan, millî ve manevî değerlerinin bilincinde olan ihtiyaç sahibi öğrencilere burs vermek,

D-İslâm açısından insan, iktisad, hukuk, sanat, sağlık, sinema ve televizyon gibi konularda seminerler düzenlemek,

E-Kur’ân merkezli imi çalışmalar yaptırmak.

*Anadolu televizyonları ve sosyal medya için, İslâmî ölçülere uygun programlar üretmek amacıyla vakıf merkezimizde üç kameralı bir stüdyo kurduk. Bu stüdyoya, şimdilerde green box olarak bir stüdyo daha ilave ettik.

Bu stüdyoda ben, Bilmemiz Gerekenler başlığı altında her biri ayrı konuda 45 dakikalık 175 program çektim. Çocuk programları, iktisad programları hazırlattık. Genel nitelikli program çekimleri de yaptık. Başta benim programlarım olmak üzere, programlarımız Anadolu’muzun 50 kadar yerel televizyonunda yayınlandı/yayınlanıyor. Bu çalışmalarımız devam ediyor. bb. Sosyal olaylara İslâm açısından yorum getirecek, böylece, hayata Müslümanca bakılmasına katkı verecek “mirat haber.com” isimli bir haber sitesi kurduk. 2019 Eylül itibariyle tam iki buçuk yıldır yayında olan sitemizde bu güne kadar yol gösterici 4000 kadar yorum ve makale yayınlandı. Haberler neşredildi. Bir kısmı akademisyen olan seviyeli bir yazar kadromuz olduğunu söyleyebilirim.

*Burs çalışmalarımız sayı bakımında inişli ve çıkışlı olarak devam etmektedir. Programlarımıza katılma şartını getirerek, burs alan öğrencilerimizle yakından ilgilenmeye ve gelişmelerine katkı vermeye çalışıyoruz.

* “İslam açısından” başlığı altında İktisad, Hukuk ,Sağlık, Sanat, İnsan, Çocuk, Sinema-Televizyon ve benzeri giderek çeşitlenen önemli konularda yaptığımız seminerlerimizi canlı olarak yayınlıyoruz. Şimdilerde canlı yayın izleyicilerimiz binlere ulaştı.

*Kur’ân merkezli ilmî çalışmalarımıza başladık ve geliştirmeye çalışıyoruz.

Vakfımıza üç büyük gayr-ı menkul bağışı yaptım. Yakında sabit gelirlerimiz de başlayacak. Yapılacak menkul ve gayr-ı menkul bağışlara da açığız. Çünkü vakıf çalışmaları imkânlar ölçüsünde artmaktadır.

Allah’a hamdolsun 75 yaşına girdim. Hafta beş gün Vakıf merkezine geliyor, çalışmalara katılıyorum. Küçük damadım Eymen Namazcı sağ kolum. Ama çocuklarım ve damatlarım da imkânları ölçüsünde katkı veriyorlar. Başta mütevelli heyeti üyemiz Furkan Selim Saruhan olmak üzere torunlarım Serhat, Ahmet, Feyza, Zeynep,Ayşe ve diğer küçükler de yetişmekte. Mevlâmızdan dileğim Vakfımızın asırlarca yaşamasıdır. O dilerse ne olmaz ki.

Henüz yaşıyor,” Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” diyorum.

(DEVAM EDECEK)

ALİ RIZA DEMİRCAN

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.