islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

ANADOLU’YU GERÇEKTEN MEKTEP YAPABİLECEK MİYİZ?

ANADOLU’YU GERÇEKTEN MEKTEP YAPABİLECEK MİYİZ?
25 Haziran 2023 09:00
A+
A-

Geçtiğimiz yıllarda, eski Tarım ve Köy İşleri Bakanı, Prof. Dr. Sayın Sami Güçlü Bey’in öncülüğünde, “Anadolu Mektepleri”, adıyla bir okuma kervanı oluşturuldu. Bu kervanın bir programına katılma şansım oldu. Sosyal Bilimler Lisesi’nde okuyan öğrencilere,  Mustafa Kutlu Beyin hikâyelerini okuma ödevi olarak verilmiş ve çocuklarımız okuduklarından anladıklarını anlatan konuşmalar yaptılar. Son değerlendirme konuşmasında sözü bana bıraktılar: Ben de içimde derin bir ukde olan cehaletimizin fotoğrafını ortaya koymak istedim:

Cehaletimiz şuydu; okumaya ilgimiz yok. Ben, köy odamızda okunan ‘Siyret’ geleneğinden gelen bir insandım. Çocukluğumda ve gençliğimde bizim odamızda televizyon belasının henüz hayatımızı kuşatmadığı yıllarda, insanlar toplanır ve özellikle kış geceleri ‘Siyret’ tabir edilen eski Türk-İslam geleneği içerisinde yer alan tarihi olaylar okunurdu. Bunu, Erciyes Üniversitesi’nin düzenlediği bir sempozyumda tebliği olarak da sundum. O dönemin insanlarındaki irfana hayrandım. Onlar, her kış tekrar ediliyor olsa da, oradan aldıkları ilmî ve İslamî disiplini bir hayat tarzı haline getirmişlerdi.

Ülkemiz, okuma oranı bakımından 180 ülke içerisinde 140. Sırada yer alıyor. Satılan kitaplar üzerinden yapılan değerlendirmede;  % 65’ini aşkı konu edinen kitaplar, % 24’ünü siyasi konulu kitaplar, % 13’ünü ise düşünce eserleri oluşturuyor.

Uluslararası Yayıncılar Birliği, verilerine göre; Türk insanının ihtiyaç listesinde kitap, 235. sırada yer alıyor. Kitap okumaya ayırdığımız süre ise günde (Evet maalesef) sadece 1 dakikadır. Bu toplum 6 saatini televizyona, 3 saatini ise internete ayırarak gününü tamamlıyor. Daha da felaketi, Batı ülkelerinde ortalama bir insana yılda 25 dolayında kitap tüketimi düşerken, bu rakam, Türkiye’de 6 insana bir kitap olarak ortaya çıkıyor.

“Anadolu Mektebi”, Anadolu’yu gerçekten okula dönüştürecek mi? İhtimali bu rakamlar dillendiriyor.  Üç yıl önce Kutlu anlatılmıştı, baktım bu kervanın yeni versiyonunda yine adı var. Bir isimde ısrar etmenin, reklam özelliğini bir kenara bırakırsak, bunun fayda sağlamak yerine; bu dostumuz, böyle bir sahiplenmeyi hak ediyor olsa bile, kırgınlıklara sebep olması ihtimali yüksektir. Çünkü çok sayıda nitelikli hikâyecilerimiz de bulunuyor. Sonra; edebiyat ve kültür hikâyeden de ibaret değildir. Şiiri, romanı, denemeyi, hatta tiyatroyu nasıl ele alacaksınız? Edebi türler çeşitlendikçe zenginleşir. Kültürümüzün bu zemin üzerinde oturtulması gerektiğine inanıyorum.

Programdaki konuşmaları izledim, hiç kimse şu yukarıda verdiğim felaketli tablomuza dokunmadı. Çünkü bu tablo, ülkenin birkaç asırdan buyana devam ede gelen kültürel çöküşünün iç sızlatan görünümüdür. Sadece kitap okuyan birkaç genci ödüllendirmekle bu iş bir yere varabilir mi? Bu meselede konun görünmeyen ve daha da vahim sonuçlar doğurmasından koktuğumuz tarafı, şehirleşme telaşı, Anadolu’yu Mektep olmaktan uzaklaştırabilir! Çünkü şehirler varoş kültürünün, hele hele İstanbul, Ankara,İzmir, Anttalya  gibi büyük şehirlerin farklı  etnik güçlerin ve turizmin baskısı altındayken tehlikenin boyutları daha vahim bir hal almaktadır. Anadolu’yu gerçekten mektep yapabileceksek, evvela yarayı teşhis etmemiz gerekiyor. Bunu yapmadan özendirme niteliği bile olmayan protokol konuşmalarıyla Türkiye cehalet kaosundan kurtulur mu bilemiyorum?

 

Muhsin İlyas Subaşı 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar