islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5811
EURO
35,0501
ALTIN
2.456,24
BIST
9.814,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Arthur Schopenhauer’in şüpheci karamsarlığı üzerine (1)

Arthur Schopenhauer’in şüpheci karamsarlığı üzerine (1)

Prof. Dr. Ali Seyyar

Doğu Almanya’nın Danzig kentinde dünyaya gelen Arthur (1788–1860), daha on yaşında iken ailesi tarafından iki yıllığına Fransa’ya gönderilir. Burada tüccar olan babasının bir arkadaşının evinde kalır. Danzig’in Prusyalılar tarafından işgal edilmesiyle ailesi Hamburg’a taşınır. Ailesiyle birlikte Avrupa’nın değişik kentlerine gezme fırsatı bulur ancak nereye giderse gitsin Napolyon savaşlarının sebep olduğu sefaleti her yerde görür. Babasının isteği üzerine 16 yaşında Hamburg’da ticaret ile ilgili meslekî eğitim alır ve hiçte hoşlanmadığı ticaret işine girişir.

Aile fertleri arasında kalıtsal kökenli ruh hastası olanların sayısı epeyce fazladır. Örneğin babaannesi erken yaşlarda bunar. 20 Nisan 1805’te melankolik kişiliğe sahip olan babası ise intihar eder. Arthur’u sevgi ve şefkatten mahrum bırakan annesi ise, babasının ölümü üzerine küçük kız kardeşini alarak Weimar’a gidince Arthur, genç yaşlarında hayatı tek başına göğüslemek mecburiyetinde kalır. Arthur, 1807’de ticaretten elini eteğini çeker ve üniversiteye gidebilmek için Gotha’ya gider. Ancak önce lise eğitimini tamamlaması gerekir, fakat ölçüsüz davranışlarından dolayı okuldan uzaklaştırılır.

Anne Evlat Arasındaki Husumet

Johanna Trosiener adını taşıyan ve romanlarıyla tanınan annesi, analık şefkatinden mahrum, dünya zevklerine aşırı bağlı bencil ve oynak bir dul kadındır. Oğlunu nedense hiçbir zaman sevmemiş, ona hep hakaret dolu mektuplar yazmıştır. Okuldan uzaklaştırıldıktan sonra Arthur, istemese de Weimar’da yaşayan annesinin yanına taşınmak mecburiyetinde kalır.

Bir yazar olan annesinin ünü gittikçe artar ve edebiyat meclislerinde parlayan bir yıldız olur. Goethe, Wieland ve Schlegel kardeşler başta olmak üzere Alman edebiyatının ünlü simaları annesinin evine konuk olur. Goethe, bir gün bu kadının oğlunun ilerde ünlü bir adam olacağını söylediğinde, kadın “Bir aileden iki dâhi çıkmaz.” diyerek, kendisinin bu sıfata layık olduğunu ima eder. Arthur, annesinin değişik insanlarla teşriki mesaide olmasından dolayı rahatsızlık duyar. Annesinin yaşam tarzını beğenmediği veya belki de onun başarısını kıskandığı için, onunla sık sık tartışmaya girer. Bu tartışmalar, 1809’da tıp eğitimi almak üzere Göttingen’e gidene kadar devam eder.

Arthur, yüksek eğitimini tamamladıktan sonra Weimar’a geri döner. Annesinin kendisinden on iki yaş küçük bir adamla birlikte yaşadığını görünce çılgına döner. Yeniden alevlenen kavgalar bu sefer şiddete dönüşür. Öyle ki, bir gün annesi oğlunu merdivenlerden aşağı iter ve Arthur’un sakatlanmasına sebebiyet verir. Arthur, kendisine düşman muamelesi yapan annesine karşı nefret duygusu gittikçe artar. Anne nefreti, toplumsal nefrete dönüşür. Bir mektubunda “Fikirlerimin ilk seherinden beri kendimi dünya ile bir ihtilaf ve ahenksizlik hâlinde hissettim.” der. Hafif meşrep annesinin onda bıraktığı etkinin bir sonucu olarak Arthur, kadınlara nahoş fikirler de beslemeye başlar ve onlarla sağlıklı ilişkiler kuramaz. Arthur, 1814’te bir daha dönmemek üzere Weimar’ı terk eder.

İhtirasla Yazarlığa Soyunması

Takip eden yıllarda Dresden’de yaşar ve burada 1819 yılında ilk önemli eserini yazar (Die Welt als Wille und Vorstellung/İstek ve Tasavvur Açısından Dünya). Kitap, ilk çıktığında hemen hiç satılmaz. On altı yıl sonra bile kitabın raflarda kaldığını gören yayıncı, kitapları bir kâğıt fabrikasına satmak zorunda kalır. Arthur, kitabına rağbet gösterilmemesinden dolayı ilk önce hiç rahatsızlık duymaz ve bir gün mutlaka çok ünlü olacağına dair inancını korur.

Hegel’in ders verdiği Berlin’deki üniversitede 1820’de doktorasını yapar ve aynı üniversitede özel doçent olarak göreve başlar. Hegel’e meydan okur, onunla rekabete girişir ve derslerini onun dersleriyle aynı saate koyar. Fakat hayal ettiğinin tam aksine dersine çok az sayıda öğrenci katılır. Kendisine yönelik ilgisizlik onu âdeta çılgına çevirir. Çekememezliği ve öfkesi, kötümserliğe yönelmesine yol açar.

Karmaşık Aşk İlişkileri ve Tuhaf Yaşama Tarzı

Arthur, bu sıkıntılı ve buhranlı döneminde Caroline Medon adında on sekiz yaşında bir aktrise gönül verir ve onunla teselli bulmaya çalışır. Onunla evlenmeyi düşünür fakat Caroline’nin birçok sevgilisi olduğunu öğrenince âdeta deliye döner. Sevgililerini terk etmesi için ona para vermeyi bile teklif eder.

Duygularına hâkim olabilmek ve sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapabilmek ümidiyle İtalya seyahatine çıkar. Yolculuğundan döndüğünde Caroline, başka bir erkekten çocuk sahibi olduğunu görür. Buna rağmen birden fazla erkekle ilişkisi olan Caroline ile birlikte yaşamada bir sakınca görmez. Kadınların sadece hoşuna gitme arzusuyla yaşadıklarını ve zekâları kıt yaratıklar olduklarını ileri süren Arthur, “Avratlara Dair” makalesinde kadınların yetişkin bir çocuktan daha fazla olgunlaşamayacaklarını iddia eder.

Caroline ile gerçek mutluluğu yakalayamayan Arthur, terk edildikten sonra serseri ve kısır bir hayat geçirir. Bir takım aşağılık cinsî münasebetler kurmaktan zevk almaya başlar. Kadınlardan nefret ettiğini söylese de, çoğu zaman onların peşini bırakamaz. Ancak geçici ilişkiler içinde olduğu kadınlara her zaman hor ve fahişe gözüyle bakar. Bir keresinde anlaşamadığı bir kadını, tıpkı annesinin kendisine yaptığı gibi, merdivenlerden aşağıya doğru iter ve yaralanmasına sebep olur. Bu yüzden sakat kalan kadına, hayatı boyunca tazminat ödemeye mahkûm olur.

Paranoyak Halleri

Arthur, sıhhatinden ve insanlardan şüphelenmeye başlar. Her yerde gözüne casuslar, hırsızlar ve dolandırıcılar görünmekte, bunun için geceleri parasını gizli yerlere saklama ihtiyacı duyar. Vesveseli bir ruh hâline sahip olduğu için, hiç kimseye güven duymaz ve çok düşkün olduğu paralarını özel yerlere saklar. Geceleri, paralarını daha emniyetli bulduğu yerlere gömer ve silahla yatar. Geceleyin en küçük bir gürültü duyduğunda ansızın tabancasına sarılır ve hırsızların eve bastığına inanır.

Günlük masraflarını hiç kimse anlamasın diye Yunanca ve Latince kaydeder. Önemli saydığı günlük eşyalarını gizli bölmelerde muhafaza eder, pipolarını dolapta kilitler ve berberin usturasından korkarak kendi kendini tıraş etmek zorunda kalır. Yangından çok korktuğu için, tedbir olsun ve canını çabuk kurtarmak düşüncesiyle hep birinci katlarda yatmayı tercih eder. Kalabalıklardan hoşlanmaz ve daha çok inzivada yaşamayı benimser. Bütün bunlar paranoit rahatsızlığın alametleridir.

Berlin’i Terk Etmesi ve Yalnızlık

Berlin’de kolera hastalığı yayılınca, zaten hastalıklara karşı bin bir türlü tedbir alan Arthur Schopenhauer, 1831’de Berlin’i derhal terk eder ve Frankfurt’a sığınır ve burada ölümüne kadar özel öğretmenlik yapar. İkinci eseri olan “Doğadaki İstem Üzerine” kitabını yazar. Altmış üç yaşında “İkincil Eserler ve Geriye Kalmış Yazılar” anlamına gelen “Parerga und Paralipomena” adlı eserini yayımlar. Bu eserle şöhreti yakalayan Schopenhauer, son yıllarında bunun tadını çıkarır. Bekâr olarak iddiacı bir yaklaşımla kadınların, filozofların, dinin, aşkın ve geleneklerin aleyhinde yazılar yazar. Kadın, aile, arkadaş ve vatan sevgisinden mahrum olarak tek başına iki odalı bir pansiyonda ölümüne kadar sadece bir köpeği ile birlikte yaşar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.