Cahit KARAALP

KUR’AN’I AHLAK MERKEZLİ OKUMAK Dünyada yankılanan tüm feryatlar “ahlak krizine” işaret etmektedir… Bugün ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu kriz siyasi ve ekonomik değildir… Aksine ahlak krizidir… İnsanlık ahlaka yönelmediği sürece ne katliamlar bitecek ne de ekonomik krizler sona erecektir… Maalesef...

  Hz. Süleyman hem bir peygamber hem de bir hükümdardı… Dinin hükümdar olmaya, saraylarda yaşamaya engel olmadığının en büyük delilidir Hz. Süleyman… Bugün Müslümanlara yakıştırılmayan ve Müslümanlara çok uzak zannedilen sanayi ve sanat alanındaki gelişme ve ilerlemeler Hz. Süleyman döneminde...

Kur’an’ı, terkibi bir okumaya tabi tutmak isteyenlere… Kur’an’da nice hayvanların davranışları, insan davranışları bağlamında ve ders alma amaçlı zikredilmektedir… Allah; Kur’anda insanların yerilecek davranışları bağlamında üç yerde “eşek” misalini verir… Bu örneklerle kâinattaki her şeyden iyi veya kötü dersler çıkarmamız...

Yıllar önce “Bir şeyi çok aşırı sevmen seni kör ve sağır eder” şeklinde bir hadis okumuştum… Sonra hadisin sened açısından uydurma olduğunu öğrendim… Bir hadisin senedinin uydurma olması sözün yanlış olduğunu değil Hz. Peygambere ait olmadığını ifade eder… Maalesef uydurma...

NEDEN KUR’AN’I ANLAYAMIYORUZ? Biz neden Kur’an’ı anlamıyoruz sorusu, İslami gençliğin duyarlı Müslümanların en popüler sorusudur… Evet, gerçekten biz neden Kur’anı anlamıyoruz? Karnı aç olan bir insan, karnını doyurmak için arayışa girmez mi? Helak olmamak için arayışını son ana kadar sürdürmez...

Bu yazı bir tekfir yazısı değil bilakis yanlış din algısına dair bir tenkit yazısıdır… Bir adam gördüm zengin mi zengin… Evleri, arabaları, dükkânları, zengin dostları, üst düzey yönetici arkadaşları var… Siyasilerle boy boy resimler verir, kendini önemli adam gösterir… Parası...

Diyarbakırlı Ramazan Hocanın şehadeti beni derinden üzdü… Arkası olmayan bir garip adamdı…. Korunaksız ve barınaksızdı… Bir derdi vardı, bir hedefi vardı… Diyarbakır’ın Ulu camisinde bir meczup gibi gelene gidene dini anlatıyordu. Hurafelerden sakındırıyor ve insanları uyandırmaya çalışıyordu… Belki de sesini...

Konya’da ilahiyat okuduğum dönemde parayı zor bulduğum o öğrencilik dönemimde zar zor kendime sarı renkte güzel bir mont almıştım… İlahiyat okuyan bir arkadaşım bana “sarı renk” giyinmenin sünnete muhalif olduğunu söylemişti… Şaşırmıştım… İlk defa duymuştum… Neden? diye sordum… “Hz. Peygamber...

Bir gün oldukça zengin bir arkadaşım evime misafir olmuştu… Evime Mercedes arabasıyla gelmişti… Salonda masada yemek yiyecektik… Dedi ki “sen hocasın sünnete uyman gerekmiyor mu? Hz. Peygamber yer sofrasında yemek yerdi değil mi?” “Elbette, doğru söylüyorsun” dedim… “O zaman neden...

Yıkık Duvarın Altındaki Hazineyi Korumak İsteyenlere… Kehf Suresinde Musa ve Salih Kul kıssası anlatılır… Bu kıssada zikredilen olaylar, günlük hayatta her gün vuku’ bulan hâdiselerdir aslında… Olayların arka planında yatan gerçekler, hikmetler ise ilginç ve ilgi çekicidir… Zaten ilgi çeken...

Devlet denetiminin aktif ve caydırıcı olmadığı yerlerde saman altından su yürütenler, minareyi çalıp kılıfını uyduranlar, beytu’l-malı talan edenler, insanların hak ve hukukunu ayaklar altına alanlar, ayrıca köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyenler çok olur… Son bir kaç yıldır ekonomik alanda...

Ey Müslümanlar! Biz mal, evlat, çevre, kariyer, makam, kadın, para, pul peşinde koşarken zalimler bizim izzetimizle, şerefimizle, haysiyetimizle oynuyorlar… Ümmet bedenimizi paramparça ediyorlar… Kardeşlik evimizi yıkıyorlar… Namusumuza, İslam’ımıza saldırıyorlar… Ey Müslümanlar! Bizler buralarda mezhep kavgasını verirken, cemaatlerimizi güçlendirmeye, köşe başlarını...

Geçen günlerde “din ve ahiret” ile ilgili Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün en son yayınlanan konuşmasının kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur. Bugün aynı şahsın birkaç ay önce yayınladığı ve çok zoruma giden “Biz Müslümanlar Neden Ahlaksızız? Müslümanlar Ahlaksız Olmamalıydı” başlıklı videosunu...

  “Ortadoğu” dediğime bakmayın benim… Bu toprakların Kur’an’daki ismi “edne’l- arz” şeklinde gelmektedir… Bu Arapça ifadeyi “dünya merkezi, yeryüzünün orta yeri” şeklide çevirsek her halde yanlış yapmış olmayız… Neden mi bu isim? Çünkü yeryüzünde hayat ilk defa bu topraklarda başladı…...

AK Partiye dünya mazlumlarına omuz versin, Filistin davasına sahip çıksın diye oy verdim, destekledim… 40 gündür İsrailin bombardımanı altında can çekişen Gazze’ye hükümetin diplomatik ilişkiler ve insani yardım malzemesi göndermek dışında bir destekte bulunmaması, İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkilerini...

İsrail müslümanların nabzını yokluyor… Gazze’ye saldırmakla gelecek tepkileri ölçmeye çalışıyor… Mesele Filistin, Gazze değil zaten… Amacı Müslümanları test etmek ve psikolojik baskı yapmak, kahretmek… Daha önce de çok defa söyledim eğer İsrail Müslümanların dikkatini çekecek eylemlerde bulunuyorsa bilin ki perde...

Ey Filistin! Sen ne büyük bir yersin! Ne mübarek bir beldesin! Senin insanın ne yüce insanlar!   Ey Filistin! Yaşadığın acılara üzülüyor, kahroluyor olsak ta sana gıpta ile bakıyoruz…   Ey Filistin! Sen bize korkusuzluğu, tevekkülü, onuru, haysiyeti, cesareti öğrettin…...

  Ey İsrail! Kur’an bize en çok senin tarihinden bahseder… Yalanlarınızı, dönekliğinizi, hilelerinizi, menfaatperestliğinizi, altına kul olmanızı, gücü bulduğunuzda nasıl şımardığınızı, peygamberleri nasıl katlettiğinizi, onlara nasıl iftiralar attığınızı, dini nasıl tahrif ettiğinizi anlatır… Aslında biz sizi yakın dönem zulümlerinizden değil...

Yeniden inmiş olsaydı bugün vahiy yeryüzüne… Mutlaka “Ebu Leheb’in” ismi değişirdi “İsrail” diye… Yani Kur’an bugün nazil olsaydı eğer; ” tebbet yeda ebi lehebin ve tebba” yerine “tebbet yeda İsraile ve tebba” derdi bizlere… “elleri kurusun İsrail’in zaten kurudu da”...

Kur’an, Maun suresine “dini yalanlayan o kişiyi gördün mü/bildin mi?” diye sorarak başlar… Ayeti kimi mealler “din gününü yalanlayanı gördün mü?” diye çevirir… Hâlbuki ayette “yevm/gün” kelimesi geçmez… Büyük ihtimal “din yalanlamak” ifadesi, “Allah’ın vahyini, elçilerini inkâr etmeyi, reddetmeyi” gerektirdiği...

Kur’an’ı Hz. Peygamberin siretinin anlatıldığı bir kitap olarak da okuyabiliriz aslında… Zira Kur’an, Hz. Peygambere olaylar üzerine 23 yılda nazil olmuş, Hz. Peygamberin siretini/siyerini pasajlarına işlemiş bir kitaptır… Hz. Peygamberin kimi zaman duygusal durumunu, kimi zaman çıkmazlarını, kimi zaman yanlışlarını,...

Kur’an, Firavun kelimesini bir şahıs için değil, bir makam için kullanır… Nasıl ki farklı ülkelerde “Başkanlık” sistemi, “Cumhurbaşkanlığı” sistemi “Krallık” sistemi gibi yönetimi ifade eden isimler varsa aynı o gibi dönemin Mısır/Site devletinde bu makamların karşılığı olarak “Firavunluk” sistemi bulunmaktaydı…...

Kur’an, Sebe’ suresi 34-36. ayetlerde azgın zenginlerin söz sahibi olduğu ülkelerin ahvalinden söz ederek toplumsal bir realiteden bahseder ve der ki; “Biz her ne vakit bir yere hakkı ileten elçiler göndersek ilk olarak oranın azgın varlık sahipleri karşı koyar ve...

  Modernitenin Bozduğu İnsana Dair… Modern insanı anladığımda isyan ettim moderniteye ve modernitenin getirdiklerine… Çünkü modernizim bir verdiğinde mutlaka on alır… Modern zamanın en önemli yanı teknolojinin hızla gelişmesidir… Teknolojik gelişmelerin insan hayatını rahatlattığı gibi sıkıntıya soktuğu hatta insanı makineleştirdiği...

  Ah keşke bilseydi insan! Şerefin, haysiyetin, iffetin her makamın üstünde olduğunu… Ah keşke bilseydi insan! Hiçbir mal, mülk, makam ve çevrenin kalıcı olmadığını… Ah keşke bilseydi insan! Güçlünün yanında saf tutmanın acziyet, hakkın yanında saf tutmanın izzet olduğunu… Ah...

Yahudiler için cumartesi günü Allah’ın kâinatı yarattıktan sonra yorgun düşüp dinlenmeye çekildiği gündür ve bugün onlar için önemli dini bir gündür, işe ara verme, tatil günüdür… Cumartesi kelimesinin Arapçası sebt, İbranicesi ise şabat/şabbat kelimesidir ki her iki kelime de “dinlenme,...

Masumiyet, İffet ve İzzet Elbise sadece bedenin örtüsüdür, kişiliğin ise görüntüsüdür… Elbise kişiye kişilik katmaz, ama kişilik elbiseye asillik katar… İnsan giydiği elbiseye göre şekil almaz, kişiliğine göre kendini ve çevresini şekillendirir… Elbise avret yerlerini örtebilir ama asla kişiliği örtmez…...

Bayramları yaşatmalı… Zira bayramlar gelenekle kurduğumuz köklü bağdır… Öze dönüş hareketi, kendimizi, sevdiklerimizi, geçmişimizi hatırlama eylemidir… Modern dünyanın dayattığı küresel kültür geleneğin ve dolayısıyla bayramların önemini daha da ortaya koymaktadır… Geleneği kutsayan biri değilim ama önemseyen biriyim… Zira gelenek bizim...

Safların ayrışmasını anlatan güzel bir kıssayı anlamak üzerine… Bakara suresi 249. ayette Talut ordusunun ahvalinden bahseder rabbimiz… Talut ordusu, Calut ordusu ile savaşmaya giderken yolları bir nehirden geçer… Talut, askerilerine bu nehrin bir sınama aracı olduğunu, Allah’ın kendilerini bu nehirden...

  Bu ülkede çok azı istisna kime dinini sorsan mutlaka İslam diyecektir… Göğsünü gere gere “Elhamdülillah Müslümanım” cevabını da verecektir… Belki İslam kelimesinin anlamını sorsan onu da bilmeyecektir… Din deyip geçiştirecek hatta merak dahi etmeyecektir… “Müslüman olman neyi gerektirir?” desen...