islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,2553
EURO
34,6209
ALTIN
2.413,13
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C

BAYRAMLA BİRLİKTE OLABİLMEK

BAYRAMLA BİRLİKTE OLABİLMEK
10 Nisan 2024 09:00
A+
A-

Ramazan’ın kazandırdığı bayram, bayramların en özeli, bayramların en güzeli; Ramazan Bayramı (Iydu’l-fıtr).

Pek çok hadiste Ramazan’ın sonundaki bu bayrama ‘yevmu’l-fıtr-fıtr günü/bayramı’ veya sadece ‘el-fıtr’ denildiğini görüyoruz. Mesela;

Abdullah b. Ömer diyor ki: Fıtır ve Kurban bayramları Peygamber için öncelikle bir mızrak dikilir ve sonra namaz kılınırdı.” (Buhârî, Îmân/2 no: 8, Tefsîr 2/30 no: 4514. Müslim, Îmân/5 (19-22) no: 111-114. Ayrıca Bkz. Tirmizî, Îmân/3 no: 2609-2610. Nesâî, Îmân/13 no: 5004)

Ramazan Bayramı, orucun bayramı; oruçla elde edilenleri hissetmenin, tadmanın; aile ile, akrabalarla, diğer müslümanlarla paylaşmanın bayramıdır.

Belki ‘tatlı yiyelim tatlı konuşalım’ deyimini sembolize ettiği, bol tatlı ikram edildiği, ya da küçüklere tatlı şeyler çok verildiği için ‘şeker bayramı’ denilse de, o asla şeker bayramı değil, Ramazan bayramıdır.

Fıtratın yani yaratılışa şükrün bayramı, insan olarak yaratılmanın sevinci, Allah’a kul olmanın idrakinin bayramıdır.

Ramazan bayramı bazı ülkelerde kültürel bir şekil kazansa da, yozlaştırılmaya, asıl mecrasından, asıl hedefinden saptırılmaya çalışılsa da o, İslâmın bayramıdır, O kerem sahibi Allah’ın oruç tutanlara bir ikramıdır.

Peygamber (sav) oruçlunun iki sevinç zamanından bahsediyor. “Biri iftar ettiği an, diğeri de Rabbine kavuştuğu an…” (Buharî, Savm/9 no: 1904. Müslim, Sıyam/30(163) no: 2706. İbni Mâce Sıyam/1 no: 1538))

İlki bir günlük sevinç, diğeri nihaî sevinç. Zira oruçlu Allah için oruç tutmuş, onun verdiği rızıkla orucunu açmıştır. Rızkın O’ndan geldiğinin farkındadır. Bir gün daha Allah rızası için orucu tamamlamanın ne büyük saadet olduğunu bilmiştir.

Bu onun için tıpkı bir bayram gibidir. Ama asıl bayrama öte âlemde, Rabbine kavuştuğu zaman yaşayacak, Cennetin sadece oruçlulara tahsis edilmiş Reyyan isimli kapısından (bkz: Buhârî, Savm/4. Müslim, Sıyâm/166. Nesâî, Sıyâm/43. İbni Mâce, Sıyâm/1) içeri girerken yaşayacak. Asıl kurtuluşun da o gün gerçekleştiğini görecek.

Oruç tutan mü’min buna bütün benliğiyle inanır.

Dünya diliyle İslâmî bayram, Ramazan’ın kazandırdığı sevincin şükür günüdür. Çünkü bir Ramazan daha yalnızca Allah rızası için oruç turulmuş, bu samimiyetin getireceği mükâfat hak edilmiştir. (Oruç ibadetinde riya olmaz)

-Hak edilmiş bayram

1.Müslüman, bir ay boyunca Allah rızası için, sırf O emrettiği için, sadece O’nun emrine itibar ettiği, sadece O’na saygı duyduğu ve O’nu sevdiği için gündüzleri yemeden içmeden, bedensel zevklerden uzak kalır.

2.Günlerin kısa ve uzun olmasına aldırmaz. O yalnızca Rabbinin kendisine vereceği ecri/karşılığı düşünür. Ramazan’ı elinden geldiği kadar değerlendirir. Böylece Allah’ın müslümanlara hediyesi olan bayramı hak etmeye çaba gösterir.

3.Bayramı da hiç bir zaman vur patlasın çal oynasın tarzında eğlence, tatil yapma, çalışmaktan kurtulup kafa dinlenme gibi düşünmez.

4.Âhiretinin bayram olması ümidiyle, kendisi, anne-babası, akrabaları ve diğer müslümanlar için dua eder. Ramazan’ı, orucu, bayramı hediye eden Rabbine şükretmeye çalışır. Elinden geldiği kadar sıla-i rahim yapar. Yani yakın-uzak akrabalarını arar, elinden gelirse ziyaret eder, gücü yettiği kadar onların ihtiyacını giderir, onlarla bağını güçlendirir.

5.Ramazan’ın başının rahmet, ortasının af ve bağış ve sonunun da cehennemden uzaklaşmak olduğu ümidini taşır.

6.Gerçek bayramlara ulaşmak ümidiyle, kendisi, anne-babası, akrabaları ve diğer müslümanlar için dua eder.

7.Ramazan’ı, orucu, bayramı hediye eden, kendisini fıtrat üzere yaratan, müslüman olmasını nasip eden Rabbine şükretmeye çalışır.

8.Dost ve arkadaşlarını hatırlar, ziyaretlerde bulunur, hediyeleşir.

9.Dünyanın diğer taraflarındaki müslüman kardeşlerinin de iyiliğini ister, onlara dua eder. Hangi yardıma gücü yetiyorsa onu yapar.

10.Elini, dilini ve kalbini; başkalarına karşı zarar vermekten temizler. Niyetini düzeltir, iyi işler yapmaya karar verir.

11.Bayramın niza, çekiş ve anlaşmazlık değil, sevinç, muhabbet ve karşılıklı dayanışma olduğunun farkındadır.

12.Ramazan bayramının bir kültür değil, müstesna bir ibadet ayının arkasından ilâhî lütuf oladuğunu bilir. O bu güzel bayramın Ramazan yani ‘ıydu’l-fıtr’ olduğunun bilincindedir.

13.Müslüman, bazı sebeplerden dolayı bayram coşkusu –nerde o eski bayramlar dedirtecek kadar- azalsa da, tek başına kalsa da, bu ilahi lütfu alır, başının üzerine koyar. Yüreğinde hissetmeye, zihninde tutmaya, çevresine yansıtmaya çalışır.

14.Ramazan rahmet ayı olduğu gibi ‘bereket’ ayıdır da. Bütün oruç tutanlar bu bereketi görürler ve tadarlar. Ramazan bayramı da bu bereketi tekrar birlikte yani cemaat halinde, ümmet olarak yaşamının, birlikte şükretmenin, birbirimize bereketler/hayırlar/iyilikler dilemenin vaktidir.

15.Onun için bayramda birbirimize ‘Bayramın mübarek olsun, bayramın hayırlı olsun, bayramını tebrik ederim’, yani “Ramazan’da olduğu gibi Allah sana nimetlerini artırsın, yaptığın ibadetlere bol bol karşılık versin, dünyalık yönünden kanaat sahibi olasın, gözün-gönlün zengin olsun, ele güne muhtaç olmayasın. Amellerin, duaların, ibdetlerin Allah katında mübarek, yani çok değerli olsun” deriz.

“Bayramın kutlu olsun” da denilebilir. Ama bu bayrama “bayramın mübarek olsun” demek daha çok yakışıyor.

16.Ramazan bayramı bize ölümü de hatırlatır. Hem bayram, seviç, neşe; hem ölümü hatırlayarak üzülme… İkisi birlikte mi? Evet.

17.Her şey fâni, geçici. Bir aylık Ramazan geldi geçti. Biz de fâniyiz, bizim ömrümüz de gelip geçecek. Günün birinde geldiğimiz yere geri döneceğiz. O zaman dünyanın cazibesine kapılıp, hoşa giden şeylere aldanıp âhirete hazırlamayı unutmamak gerekir. Şu âyetleri hatırlayalım:

“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah’ın va’di gerçektir.

Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.” (Lukman 31/33. Bir benzeri: Fatır 35/5. Hadid 57/14)

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr 59/18)

Âhirette iman ve sâlih amelden başka hiçbir şey fayda vermez.

“O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selim (arınmış bir kalp) ile gelenler (fayda bulur).” (Şuarâ 26/88-89)

18.Ölüme hazır olmak… Şuurlu aklı başında müslümanın yapması gereken en önemli görev. Ramazan, bayram, günler ve geceler, bize emredilen farzlar, buna bağlı yaptığımız ibadetler bunun için birer fırsattır.

19.İslâma teslimiyetin gereğini yapanlara müjdeler olsun. Bu dünyada Ramazan’ı ayakta tutanların, Ramazan bayramına (Iydu’l-fıtr’a) katılanların asıl âhiretleri bayram olsun.

20.Bu mübarek bayram, tıpkı Ramazan gibi sizleri de mübarek kılsın; takvanızı, şuurunuzu, islâmî çaba ve gayretinizi artırmaya, İslâm âleminin iyiliğine, huzuruna, dirilişine vesile olsun.

21.Ramazan bayramının üç gün olmasının bazı hikmetleri var:

a)Recep ayının başında yaptığımız duanın kabulü. “Allahım! Receb ve Şa’ban’ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan’a kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel, 1/259

b)Ramazan bayramı insan fıtratımıza ve nimetlere şükür sebebidir.

c) Ramazan bayramı vahdet (birlik) imkanıdır.

“Mü’minlerin birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirle­rini korumakta bir vücuda benzediğini görürsün. Vücudun bir parçası hasta olduğu zaman, diğer parçalar da (bunu hissederler)…” (Buhârî, Edeb/27 no: 6011. Müslim, Birr/17(66) no: 6587)

Hüseyin K. Ece

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.