islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4068
EURO
34,7999
ALTIN
2.401,93
BIST
10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Hafif Yağmurlu
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
21°C

BİR KÜLTÜR ADAMININ VEFATI: İHSAN IŞIK

BİR KÜLTÜR ADAMININ VEFATI: İHSAN IŞIK
11 Nisan 2024 09:30
A+
A-

“Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

Ölüm, bu dünyadan Öteki dünyaya geçiş olayıdır. Doğum, nasıl bir tohum halinde ve bu dünyaya bir açılış ise, elbette ölüm de öteki dünyaya bir açılıştır. Tohum, nasıl toprakta çürür, ancak onun bir özü boy atarak toprağının üstüne çıkar ve yeniden dünyaya, yeryüzüne kavuşuyorsa, gökyüzüne dal budak salan ağaç, bu tohumun toprak içinde ölüp de yeniden dirilmesinden meydana geliyorsa, insan da ölümle çürüyerek fakat gün gelince ölmeyen ruhu yeniden dirilen vücuduna kavuşacaktır. Ruhun önüne yeni bir dünya açılacaktır.
İhsan Işık arkadaşımız da, “Her nefis ölümü tadacaktır.” ilahi fermana uyarak dünyasını değiştirdi. En büyük görünmeyenlerden biri olan ölümü tattı. Hep sandığımız gibi, ölümün kendisi acı değildir. Acı, fizik çözülüşte, mafsalların ödevlerini terk edişinde, bir kemiğin öbür kemiği koyuverişinde, etin iskeletten kopuşunda ayrıca bedenin artık anlamsız ve absürd hale gelişindedir. Acı, absürtten doğuyor. Yoksa ölümün kendisi acı değil, aksine dayanılmaz derecede tatlıdır.

İnsan, ölümün görünmeyenin büyüsüyle büyülenir, bu dünyayı böyle bir cezbe içinde terk eder.

Şair, yazar ve ansiklopedist İhsan Işık, Diyarbakır Sümerbank dokuma fabrikasında ustabaşı olarak çalışan Salih Işık ile Terzi Fikriye Işık (Güzel’in) ilk oğullarıdır. Babası, Risale-i Nur’a ilgi duyan ve okuyan biriydi.
Ben 1966 yılında Diyarbakır imam hatip okulunu bitirirken, kendisi o zamanlar aynı okulun 4 yıllık bir arayla orta kısmında okuyordu. Merhum Ali Nar hocanın keşfederek elinden tuttuğu, özel ilgi gösterdiği ve biraz da bu ilginin o yıllarda kendisine verdiği bir gururla arkadaşları arasında sivrilmiştir.
O zamanlar İmam-Hatip mezunlarının ancak devam edebildikleri tek yüksekokul olan Yüksek İslam Enstitüsü’ne değil, Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne devam ederek mezun oldu. Çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı. Sonraki günlerde devletin çeşitli kademelerinde görev aldı.
Biyografi, sözlük ve ansiklopedi türünde birçok eserin basılmasına vesile oldu. Bunlar içinde “Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar” ile ” Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi” ön safa çıkmaktadır.
Ölü, bu hayattan üstün ve ileri bir yeni hayata başlayandır. Hele ölen, kendini bir ideale adamış insansa, her iki dünyada da yeni bir hayata başlamıştır.
Daldığımız bu dünya uğraşları içinde ölümü unuturuz. Oysaki kış, yaz, Bahar ve mevsimlerin ölüş ve dirilişleriyle gidiş ve gelişi hep bizi uyarır.

İhsan Işık, “Eşref Saat” isimli şiirinde şu dizeleri kaleme almaktan kendini alamamıştı:

“Sen var ya sen
Geçen ve geçmeyen saatlerime ayna
Bir gün dedin ki bana
Artık dolanıp durma kapımda
Ey fırtına ey boran ve ey talihsiz adam
Senin için ıssız bir adadır dünya
Sılam yok mu senin ey yabancı
Şimşekler altında bir çadır
Zehirli bitkiler ormanı ya da”
Ankara’dan Kocaeli’nin Gebze ilçesine taşınan ve bir aydır Pendik Araştırma Hastanesi’nde yatan İhsan Işık, “ölüm çağrısı”nın dayanılmaz çekiciliğine kapılarak ölümün görünmeyen büyüsü ile büyülendi. Ve bu dünyayı öyle bir cezbe içinde terk ederek gitti. Allah gani gani rahmet eylesin.
ŞAKİR DİCLEHAN 
MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 
ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.