islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5320
EURO
34,7717
ALTIN
2.401,96
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
18°C
Cuma Yağmurlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C

ÇOCUKLARA HİTABIMIZ KARAKTERLERİNİ BELİRLER

ÇOCUKLARA HİTABIMIZ KARAKTERLERİNİ BELİRLER

Çocuklar yalnızca ebeveynleri tarafından değil, tüm yakınları ve çevreleri tarafından sevilirler. Konuşmalara da yansıyan bu sevgi, bazen fazla yüceltici bazen de anlam kargaşasına dönüşecek hitaplara dönüşebilir. Burada dikkat edilmesi gereken, sevgi sözcüklerinin çocuğun sıfatı haline dönüştürülmemesidir. Çünkü bu bilinçaltına yerleşir ve çocuk etiketlendiği sıfatı kabul ederek buna uygun hareket geliştirmeye başlar.

Çocuğa, “paşam, prensesim” şeklinde hitap eden ebeveynler bu ifadeleriyle onları olması gerektiğinden çok daha fazla yüceltmiş olurlar. Evinde prenses, paşa olan çocuk kendini dünyanın merkezi olarak görmeye başlayabilir. Bu durum, okul ve sonraki hayatını sıkıntıya sokabilir. Çünkü çocuk sosyal hayata girdiğinde, yüksek makamından herkesle eşit olacağı bir statüye inecektir.

Anaokuluna yeni başlayan Bilal ilk günlerde hiç ağlamamış ve okulu çok yadırgamamıştı. Ancak birkaç hafta sonra okula gelirken ağlamaya başlamış, ailesi de bu duruma bir mana verememişti. Bilal ve ailesi ile yaptığımız sohbetlerde Bilal’in tek torun olduğu bir aile apartmanında yaşadığını, evin bir nevi paşası olduğunu öğrendik. Evde kendisine karşı sınırlamalar konulmadığı için Bilal, kuralları olan okulu sevmemişti.

Çocuklara sıklıkla, “güzelim, yakışıklım, akıllım” şeklinde seslenmek belki iyi niyetli bir davranıştır ama bu sıfatlar etikete dönüştüğü zaman sakıncalı olabilir. Güzel ve yakışıklı diye etiketlenen çocuklar, görselliği ile kabul gördükleri düşüncesiyle daha takıntılı bir beden algısına sahip olabilirler. Sosyal medyanın da bu yöndeki baskıları sonucu imaj kaygısı yaşayabilirler. Çağımız gençlerinin marka düşkünlüğü, erken yaşa inen estetik müdahaleleri, beden algısı ve imaj endişesi sonucudur.

Asya, güzel bukleleri, uzun sarı saçları olan bir öğrencimizdi. Annesi yaz kış demez her gün saçlarına yeni bir taç takar, asla da toplamazdı. Asya’yı her gören, “Ah şu saçlara bakın” demeden geçemezdi. Bir hafta sonu Asya’nın saçına bir madde yapışmış ve temizlenememiş, bu yüzden de saçları omuz hizasında kesilmek zorunda kalınmıştı. Asya’nın giden yalnızca saçları değil enerjisiydi sanki.

Zeki olarak etiketlenen çocuklar ders çalışmak istemeyebilirler. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, “Ben zekiyim diğerleri gibi çalışmaya ihtiyacım yok” düşüncesidir. İkincisiyse başarısızlık korkusudur. Çocuk, çalışır da yine başarılı olamazsam sahip olduğum “zeki” etiketini kaybedebilirim düşüncesiyle ders çalışmayı reddedebilir.

Çocuklara, “bir tanem, aşkım” diye hitap edilmesi onlarda algı karmaşasına sebep olabilir. Somut işlemler döneminde karşı cinsten olan ebeveynini kıskanma eğilimde olan çocuk için bu söylemler kafa karıştırıcı olabilir.

Arda’nın annesi, “Oğluma her zaman bir tanem, diye hitap ediyordum. Şimdi bebeğime de bir tanem dediğimde Arda çok öfkelendi. ‘Hani bir tanen bendim’ dedi, o zaman hatamı anladım” diye bizlerle dertleşmişti.

Çocuklara ”bebeğim” diye seslenmek onları hiç büyütmeyecek bir hitap şeklidir. Bebeğim diye başlayan cümleler çocuklara yaşlarına uygun sorumluluklar hissettirmezler. Çocuk ebeveyni gözünde bebek olduğunu düşünür. Bu durum bazen onu rahatsız edebilir, bazen de sorumluluk almasına engel olabilir.

Okul çıkışı Kaan’ı almaya gelen annesi, oğluna arkadaşlarının arasında “Bebeğim, ben geldim” diye seslendi. Kaan hızlıca annesine koştu ve sinirli bir halde, “Anne neden bana bebek diyorsun? Ben okula gidiyorum, abi oldum, görmüyor musun?” dedi.

Çocukları tembel, şımarık, yaramaz, inatçı, korkak gibi olumsuz etiketlere maruz bırakmak da tüm hayatlarını etkileyen önemli bir faktördür. Yapılan araştırmalar eşit şartlara sahip öğrencilerin başarılarının, kendilerine hitap edilen sıfatlara uygun şekilde arttığını veya azaldığını göstermiştir.

Mert oyun saatinde sınıfta kalmak isterken arkadaşları bahçede oynamayı tercih ettiler. Mert’i de gelmesi için çağırdılar. Mert, “Hayır siz gelin buraya” dedi ancak arkadaşları dışarıda oynamaya devam ettiler. Bir müddet oyalanan Mert artık sıkıldı ve bahçedeki arkadaşlarını izlemeye başladı. Yanına gelen öğretmeni de onu bahçeye çıkarmak isteyince,  “Yok ben çıkmayacağım demiştim ya, şimdi çıkamam artık” dedi. Öğretmeni nedenini sorduğunda Mert ,“Eeee ben inatçıyım ya işte o yüzden.” cevabını verdi.

Çocuklarımıza karşı olumsuz sıfatlar içermeyen şefkatli ve güzel sözler kullanmalıyız. Kuran’ı Kerim’de peygamberlerin evlatlarına ”yavrucuğum” şeklindeki sevgi ve merhamet dolu hitapları bizim için örnek olmalıdır.

ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.