islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5021
EURO
34,5289
ALTIN
2.495,53
BIST
9.548,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
18°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

CUMA NAMAZI VE LAİK ZULÜM

CUMA NAMAZI VE LAİK ZULÜM
21 Kasım 2022 10:13
A+
A-

Okuyacağınız yazı tam kırk beş yıl önce Hutbe formunda hazırlanıp Süleymaniye Minberi’nden sunulmuştur. O dönemde bazı fabrikalar ve iş yerlerinde çalışanlar Cuma namazına gidemedikleri gibi bazı memurlar ve hatta din kültürü ve ahlak dersi öğretmenleri de Cuma namazı kılamıyorlardı. Yirmi yıllık AK Partisi iktidarında yasal  değişiklikler yapılamadığı için zulüm devam ediyor.

Hutbemizi  aynen sunuyoruz.

CUMA NAMAZI VE LAİK ZULÜM

İslâm toplumunun imân, şuur, bilgi, aşk  ve ikti­dar seviyelerini aksettiren muhteşem bir ölçü olan Cu­ma namazı akıl-bâliğ-hür ve mukim bütün erkek ( ve kadın) mü­minlere farz kılman bir ibadettir.

Rabbimiz şöyle emir buyurur:

«Ey İman Edenler! Cuma günü namaz için (ezan­la) çağrıldığınız zaman Allah’ı anmağa; namaz kılma­ya koşun, (işi) alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz (cuma namazını kılmanız) sizin için pek hayırlıdır.» (1)

Rabbimizin farz bir görev kıldığı cuma namazının İslâm Dini’ndeki önemini Peygamberimiz şöyle açıkla­maktadır:

(Düşman korkusu ve tabiî felâketler gibi dince) meşru bir mazereti olmaksızın cuma namazı kılmayan kişinin Allah kalbini mühürler.»

«… O kişi yok edilemez ve değiştirilemez ilâhi di­vanda münafık; içi kâfir dışı Müslüman olarak yazı­lır.»] (2)

Diğer bütün İslâmî emir ve yasaklarda olduğu gibi topluca kılınması farz kılınan Cuma namazlarında da şüphesiz pek büyük faydalar vardır.

Manevî Faydalar

Peygamberimiz cumanın yaşadığımız hayata da yansıyan manevî faydalarını şöyle açıklıyor:

[«Her kim cuma günü gusül abdesti alır, güzel el­biselerini giyer, varsa güzel koku sürünür, sonra da cu­ma namazına gelir, insanların (omuzları ve) boyunları üzerinden aşarak ilerlemez, İmam-Hatib minbere çı­kıp hutbeyi bitirinceye ve namazını kıldırıncaya kadar susar ve Allah’ın kendisine farz kıldığı Cuma namazını da kılarsa, kıldığı cuma namazı o cuma ile bir önceki cuma arasındaki günahlara kefaret olur.»] (3)

{«Cuma günü vazifeli melekler cami kapıların­dan her birini tutarlar. Cuma namazına gelen mümin­leri öncelik durumlarına göre birinci ve ikinci şeklinde yazarlar. Îmam-Hatip (minbere) çıktığı anda kayıt def­terlerini kapatırlar da hutbeyi dinlerler.

Cuma günü pek erkence Cuma namazına gelen bir deve kurban etmiş gibi sevap alır. Bir süre sonra ge­len sığır kurban etmiş gibi, bundan sonra gelen de boy­nuzlu koç kurban etmiş gibi sevap alır. Daha sonra ezan okunacağı sırada gelen kişi ise cuma namazını kılıp yalnız cuma namazı sevabını almak için gelmiş olur.» } (4)

[«Her kim cuma günü gusül abdesti alır, erkence ve yaya olarak camiye gelir, İmam-Hatib’e yaklaşarak yanındakilerle konuşmaksızın ve işaretleşmeksizin hut­beyi güzelce dinlerse, o kişi için attığı her bir adıma karşılık ona gündüzleri oruçla geceleri namazla geçen bir yıllık ibadet sevabı gibi sevap verilir.»

«Cuma (namazının başlaması ile bitirilmesi ara­sın) da öyle bir an vardır ki bu âna tesadüfle (haram bir dilekte bulunmaksızın) duâ eden kula Allah istedi­ğini verir.»] (s)

 Sosyal Faydalar

Açıkladığımız, âhiretimize dönük faydaları yanın­da cuma namazlarının yaşadığımız hayata yönelik pek çok içtimaî/sosyal faydaları da vardır.

a – Cuma namazları toplum fertleri arasında kay­naşmayı, İslâmî ölçüler çizgisinde birleşmeyi ve aynı prensibler zaviyesinden hayatı değerlendirmeyi sağla­yan ibâdettir. Zira her bir mümin erkek, bulunduğu çevrenin ca­miinde o muhitin fertleri ile omuz omuza saf tutmak mecburiyetindedir.

Özellikle farklı soylardan ve ırklardan müminleri bulundukları şartlar içerisinde, Kur’ân ölçülerine göre yaşama şuuru ile haftada bir kez birleştiren cuma namazlarının toplum birliği ve barışını sağlayıcı özelliği pek büyüktür.

b – Cuma namazları, okunan hutbelerle mümin fertlere sürekli bir eğitim sağlayan ibâdettir.

Tam bir inanç ve ibâdet duygusu içerisinde ve ge­reğini tatbik amacıyla dinlenen hutbeler çok mühim bir toplum eğitimdir.

İslâm Dini’nln yüklediği ferdî ve sosyal görevle­rin sürekli bir şekilde öğretildiği bir toplumda ise fert­lerin iman ve kültürel gelişiminden kaynaklanan mad­dî ve manevî bir tekâmülün sağlanacağı tabiîdir.

c – Cuma namazları muhitin inançlı, ibâdetli, ah­lâklı ve toplumcu   müminlerini birbirlerine tanıtarak faziletlilerin güç birliğini doğuran ve müminlerin bir­ibirlerini murakabe etme vasatını hazırlayan ibadettir.

d – Cuma namazları ve hutbeleri, mümin fertleri moral gücü bakımından takviye eden, helâl ve haram duygularım pekiştiren ve haklar konusunda hassaslaştıran ve ekonomik verime de dolaylı bir yarar sağla­yan ibadettir.

İnanarak ve arzu ederek Cuma namazı kılan mü­minlerin, barışçı, tutumlu, vazifeşinas, zarardan sakı­nan ve verimli oldukları hususu bilinen bir gerçektir.

Müminler!

İslâm Dinindeki önemine, ferdi yetiştiren ve toplu­mu geliştiren faydalarına işaret ettiğimiz Cuma na­mazları Rabbimizin emri olarak en kudsî vazifemizdir. Vazifemiz olduğu için de kılma hürriyeti en tabii hak­kımızdır.

Cuma namazı kılabilmek ve diğer ibadetleri yapa­bilmek hürriyeti Kur’ân ve Sünnetin verdiği en mu­kaddes hak olduğu gibi, insan haklarına saygılı ve hu­kuka dayalı bütün sistemlerin de tanıdığı bir haktır.

Laiklik Batının sömürüsünü yaygınlaştırabilmek için ülkemize özgü bir biçimde bir zulüm çarkı halinde döndürüldüğü ve döndürülmek istendiği içindir ki yü­rütülen uygulama bir faciadır.

Bu faciayı şöylece misallendirebiliriz:

Orta ve yükseköğretimde yüzbinlerce gencimize, cuma namazı kılma imkân verilmemektedir.

Okul müdürlerinin idarî hoşgörüsünün olmadığı çoğunluktaki okullarda Din ve Ahlâk dersi öğretmen­leri bile cuma namazı kılamamaktadırlar.

Kamu ye özel sektördeki pek çok iş yerlerinde cuma namazı kılabilme hürriyeti prangaya vurulmakta­dır.

Sistemin değil de yöneticilerin hoşgörüsünden ya­rarlanan pek azı müstesna, memurlarımızın büyük ço­ğunluğu cuma namazı kılamamakta, baskı altında tu­tulmaktadırlar.

Sormalı ve sordurmalıyız:

 Bu zulüm nereden kaynaklanıyor?

«Allanın mescitlerinde Allah’a ibâdet edilmesini en­gelleyenlerden daha zâlim kim vardır?…» (6) anlamın­daki Kur’ân sorusunu yönelterek diyoruz ki yasal hak­ları tanımaz barbarlar nereden güç alıyorlar?

Kamu ve özel sektörde Allah’a ibadeti engelleyici şartları oluşturan putperestler, hangi gayr-ı meşru oto­riteye güveniyorlar?

Muhterem Müminler!

İmanlarını yaşamaya çalışan müminler olarak el­bette cuma namazlarımızı kılmaya devam edeceğiz.

Bizler; memur ve işçi müminler çiğnenen yasal haklarımızı çiğnetmemek’ ve haklarımızı savunmalıyız.

Bu ülkede Cuma namazı kılma özgürlüğünün bu­lunmadığı mekteb/okul, alay, iş yeri istemiyoruz.

Hutbemizi Peygamberimizin cuma namazının İs­lâm Dinindeki önemini de açıklayan bir cuma hutbele­rinden bölümler sunarak bitiriyorum:

«Ey insanlar! Ölüm gelip çatmadan önce işledi­ğiniz günahlara tevbe ederek Allah’a yönelin.

(Hastalık, yaşlılık ve yoksulluk gibi) engellerle ku­şatılmadan önce güzel ameller yapmakta acele edin.

Rabbimizi (emirleri ve yasaklarıyla, mübarek isim ve sıfatlarıyla) çok çok zikrederek, gizli ve açık çokça da sadaka vererek Rabbinize karşı üzerinizdeki kulluk görevlerinizi yapın. Böyle yaparsanız Rabbiniz tarafından rızıklandırılır, yardım görürsünüz, işleriniz de dü­zene sokulur.

İyice biliniz ki Allah yaşamakta olduğum bu sene­nin bu ayının bu gününde ve burada cuma namazını Kıyamet Günü’ne kadar devam etmek üzere siz mümin­lere farz kılmıştır.

Her kim benim hayatımda veya ölümümden sonra, adaletli veya zâlim bir yöneticinin yönetimi altında bulunuyorken farziyetine inanmayarak veya kılınmasını önemsemeyerek Cuma namazını kılmazsa, Allah onun hayatına düzen, yaşayışına huzur vermesin ve işlerini bereketli kılmasın.

Çok iyi biliniz ki Cuma namazım kılmayan kişinin tövbe etmedikçe (Allah katında kabul olunur) namazı da zekâtı da, orucu da, haccı da yoktur. Onun diğer hayırları da (kabul olunmaz).»  (7)

 

1Cuma, 9.
2)İbn-ü Mâce, Hadis No: 1125-6; et-Tac, 1/2734.
3)et-Tac, 1/280;  İbn-ü Mâce, Hadis No: 1086.
4)İMace, Hn. 1092.
5)et-Tac, 1/280-1, 290.
6.)Bakara, 113.
7)İbn-ü Mâce, Hadis No: 1081.

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.