islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,6910
EURO
34,9201
ALTIN
2.505,20
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Haklara Tecavüz Cehennem’e Atılmaktır II

Haklara Tecavüz Cehennem’e Atılmaktır II

Sevgili kardeşlerim; Bir önceki yazımızda  İslâm açısından doğrudan ve dolaylı olarak  fert ve toplum haklarına tecavüz etmenin haramlığına ve de örneklerine değindik. Şimdi sizlere taşınır ve taşınmaz mallara tecavüzün ve de gıyaplarında insanları gıybet etmenin Peygamberimiz diliyle açıklanmış sorumluluğunu, uğratacağı mahrumiyetleri ve azapları aktarmaya çalışacağım.

Sevgili kardeşlerim! “Aziz Peygamberimiz, biricik mi biricik hayat önderimiz,” şöyle buyururlar.

Onun buyruğunu sunmadan açıklayayım: “Aziz Peygamberimiz, biricik mi biricik hayat önderimiz,” ifadesini  yıllardır yüreğim sızlayarak kullanırım. Bir Müslüman için Peygamberinden daha aziz bir önder olabilir mi? Uzun yıllar yavrularımıza, gençlerimize yanlış önderler tanıtıldığı içindir ki nesillerimizden gerekli ve verimli sonuçları alamıyoruz. Bir Müslüman Peygamberine neden inanır? Ona Rabbinin buyruklarını aktardığı için. Hayatına rehber olması için. O şöyle buyurur aziz kardeşlerim:

Her kim yemin ederek bir Müslümanın hakkını zimmetine geçirirse… o zimmetine  geçirdiği haktan ötürü Allah ona ateş azabını gerekli kılar. Azabını çekmeksizin cennete girmesini de  yasaklar.”

Peygamberimizin bu açıklaması üzerine bir zat ayağa kalkar ve şöyle sorar: Ya Rasulallah,  zimmete geçirilen hak basit bir şey ise ne buyurulur?Peygamberimiz  şöyle cevap verir:

“Misvak ağacından bir dal parçası bile olsa.”

Sevgili kardeşlerim; konunun önemini vurgulamak için bir hadis daha aktarmak istiyorum. Aziz Peygamberimiz bir diğer konuşmasında haklar konusuna değindiğinde, daha önce görev almış bir sahabi kalkar ve şöyle der:

 – Ya Rasulallah! Beni bu görevden affediniz.

Görevden niçin affını istiyorsun diyerek sorduğunda ise o kişi şöyle der:

Ya Resûlellah! haklar ve de kamu hakları mevzuunda ısrarla uyarılarda bulunuyorsunuz. En küçük haklar konusunun bile ahiret hayatımızı karartabileceğini ifade ediyorsunuz. Ben nefsim için korkuyorum. Verdiğiniz görevi lütfen benden alınız.

Sevgili kardeşlerim; sahabilerin çoğunluğu  böyleydi. Bizler hayatımıza ahiret merkezli olarak yaklaşamadığımız için bu dar-ı dünyayı zenginleştirelim diyor, başka bir amaç taşımıyoruz. Oysaki hakkımız olmayanların zimmete geçirilmesi dünyada  vicdanî bunalım, âhirette de azaptır. Bir örnek daha sunayım size sevgili kardeşlerim:

 Hayber savaşının hemen sonrasında bir Müslüman ölür. Müslümanlar zahire bakarak onun şehit olduğuna tanıklık yaparlar. Hz. Peygamberimiz bu şehit olduğu sanılan  zatın cenaze namazını kıldırmaz. Peygamberimizin bu tavrı sahabileri çok üzer. Derin görüşlü irfanlı sahabiler hemen gider bir araştırma yaparlar ve o kişinin   ganimet malından aşırdığı inci boncuk türünden bazı süs eşyaları bulurlar.

Evet, aziz kardeşlerim; basit gibi görülerek zimmete geçirilen kamu malları dahi Hz. Peygamberin cenaze namazını  kıldırmasına engel olacak şekilde hakka tecavüz olarak görülüyordu.

Biz ölçüleri nereden alıyoruz kardeşlerim? Eğer basit menfaatler için haklar ihlal edilir, zimmete hak geçirilirse büyük menfaatler karşısında neler yapılmaz? Bunun içindir ki hak konusunda küçük gibi görünenler de önemlidir/büyüktür.

 Aziz aziz kardeşlerim; sevgili Peygamberimizden bir örnek daha aktarmama müsaade buyurunuz. Peygamberimiz efendimizin yardımlarıyla geçinen Kerkire isimli bir zat vardı. Ölümünde Peygamberimize haber verdiklerinde, ‘Onu ateşte görür gibiyim’ buyururlar. Bu kişinin de eşyaları araştırılınca kamu malı olan bir elbiseyi zimmetine geçirdiği görülür.

Evet, kardeşlerim; biz bu gerçekleri aktarıyoruz. Özellikle de kamu mallarıyla irtibatlı olan yöneticilere, siyasi kadrolara bu gerçekleri duyurmaya çalışıyoruz.

Hz. Ömer (r.a.) üst derece yöneticiler tayin ettiği zaman onların mallarının dökümünü alır, vazifeden ayrıldıklarında o dökümü yapılan mallar üzerinde ilave varsa onları müsadere ederdi.

Bu dünya hayatı bizi aldatmasın. Şahıs ve Kamu mallarını sakın ha zimmetimize geçirmeye kalkışmayalım. Hz. Ömer gibi duyarlılık göstererek , devlete/kamuya  ait, bir lambayı dahi yakmayalım. Bir telefonu bile bile etmeyelim. Buna hakkımız yok. Biz artık erdemlerin örneklerini vermek zorundayız.

Geçen gün medyada dış dünyadan çok çok üst düzey iki  yönetici örneği haberi  verildi. Biri bisikletle işine gidip gelirken diğeri de alış veriş kuyruğunda sırasını beklerken görüntülenmişti. İnanın içim cız etti. Neden biz bu örneklere hasret kaldık? Dünyayı sömüren dışımızdaki ülkelerde bile görülen bu gibi örnekleri bizim sıradanlaştırmamız gerekmez mi?

Kardeşlerim; bundan 35 yıl kadar önce Berlin’deydim. Alman gençlerinin imza topladıklarını gördüm. Meğer Mao için imza topluyorlarmış. Merak ettim. Bir aracı vasıtasıyla, niçin imza topluyorsunuz diye sorduğumda  şu cevabı verdiler:

-Mao büyük bir adamdı, çünkü herkesin giydirdiği aynı türden elbise giyiyordu.

Buradan aziz Peygamberimiz efendimizin mütevazı giyinişini hatırladım. Demek ki insanlar örnek istiyor. Güzel örneklerin ardından gidiyorlar.

Ali Rıza DEMİRCAN

Devam edecek

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.