islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4582
EURO
34,9028
ALTIN
2.437,03
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Az Bulutlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
19°C

Hayye Ale’l-Felâh

Umutsuzluğun dehlizlerinde yaşayan ve tutunacak bir dal arayan insanlık, kendisini kurtuluşa çağıran bir nidaya hasrettir.

Hayye Ale’l-Felâh
3 Mayıs 2021 14:29
A+
A-

Yakup Döğer

Umutsuzluğun dehlizlerinde yaşayan ve tutunacak bir dal arayan insanlık, kendisini kurtuluşa çağıran bir nidaya hasrettir. Yeryüzünde hiçbir beşeri ideoloji, izim ve dünya görüşü, insanlığı kurtuluşa götüreceğine dair söylem ve teminatta bulunmamıştır, bulunamaz da. Ölümlü ilahların hiçbirisi tahakkümü altına aldığı tebaasına kurtuluş vaadinde bulunamaz. 

Geçtiğimiz 20. yüzyıl ideolojiler ve izimler çağı olduğu gibi, insanlık tarihinin en uzun yüzyılı, en kanlı tarihide sayılabilir. Batının kutsallarla girdiği mücadelesinden, Tanrı ve kilise ile olan savaşının sonucundan, yüzlerce beşeri ideoloji ortaya çıkmış, hepsi de çağrıda bulunduğu insanlığı gayya kuyularının karanlık dehlizlerine mahkûm etmiştir, etmektedir.

Kendi heva ve heveslerini tatmin etmek için ortaya çıkan ölümlü ilahlar kitlelere, şeytani bir dünyanın imarı için çağrıda bulunmuş, çağrıya tabi olanlar dünya ve ahiret hüsranıyla yüz yüze gelmekten kurtulamamıştır. Cehaletin sahte görkemine kanan yanılmış insanlar, hayatın akıl almaz hızla akıp gitmesinin, hazzın ve hızın baş döndüren değişimi karşısında, durup tefekkür etme gibi bir erdemi de yitirmiştir.     

İlahı beşer olan ideoloji ve izimler, kendisine tabi olan kitleleri dünyevileşmeye, kazanmaya, israf etmeye, daha çok kâr etmeye, daha çok tüketmeye, yeryüzünde sahte sahte bir cennet kurmaya çağırmış, lakin hiçbirisi kurtuluşa davet etmemiştir. Hiçbir ideoloji ve izimde kurtuluş odaklı bir çağrı bulunmadığı gibi, doğası gereği böyle bir çağrıyı yapabilecek kabiliyete de sahip değildir. Zira istisnasız tamamı bu dünyaya ait, bu dünya ile sınırlı, bu dünya için var olmak hesabıyla ortaya çıktıklarından, “haydi kurtuluşa” diyebilecek erdemden yoksundur.

Bir gün Hz. Bilal Habeşi (ra) Peygamber (sav) mescidinin duvarına çıkıp yeryüzü insanlığının tamamını muhatap alarak okuduğu ezanda “Hayye Ale’l-Felâh” dediği vakit, insanlık ilk defa böyle bir müjde ile karşılaşmıştı. Bütün insanlığı kurtuluşa çağıran bir din, bütün insanlığa hitap etmekteydi. Dünya ve ahiret kurtuluşu için bir tek seçenek vardı. Din-i İslam’a tabii olmak!

İnsanlık Müslim’iyle gayrimüslimiyle yüzyıllarca bu hitabın gölgesinde huzur ve güven içinde yaşadı. İman, adalet, merhamet, ahlak, uhuvvet, yardımlaşma, paylaşma, sahip çıkma vb. erdemlerin ete kemiğe bürünerek hayata müdahil olduğu zamanlar, bu kurtuluş nidasına tabii olduğu zamanlardı. “Haydin kurtuluşa” nidası dünyada ve ahirette esenlik yurdunun inşasını ön görmekte, insanlığı iki cihan saadetine yöneltmekte idi. Bu çağrıya tabii olan Müslümanlar dünyanın her türlü nimetiyle nimetlenirken, tabii olmayanlar da Müslümanlara gıpta ile bakmaktaydı.

Hayye Ale’l-Felâh çağrısının ne anlama geldiğini önce Müslümanlar unuttu. Başka çağrılara kulak vermeye, başka çağrı sahiplerinin yolundan gitmeye başladılar. Mala mülke çağıranların, makam mevki teklif edenlerin, bu dünyanın geçici menfaatleriyle oyalanan, gülüp eğlenen, fakat bir kurtuluş nidası olmayanların yoluna revan oldular. Dünyevi iktidar ve ölümlü ilahların debdebeli, şatafatlı yaşantıları gözlerini boyadı. Yapılan hatalar, adaletsizlikler, bir kısım azgın azınlığa peşkeş çekilen nimetler, geçim sıkıntısı çeken garip-gureba görmezden gelindi. 

Hayye Ale’l-Felâh, dünya ve ahirete dair bir kurtuluş çağrısıdır. Bu çağrıyı sadece İslam mümkün kılmıştır ve sadece İslam’a aittir. Hiçbir ideoloji ve izim böyle bir çağrıda bulunamaz. Hiçbir beşeri düzen müntesiplerini kurtuluşa davet edemez. Bu sebepten Müslümanlar sahip oldukları çağlar üstü çağrıya sahip çıkmalı, hiçbir aldatıcının aldatmasına kanmamalıdır. Sahip oldukları bu imkânın nimetlerinden bütün insanlığın faydalanması için çaba göstermelidir. Bu sebepten tağutların, kafirlerin, fasıkların, zalimlerin, müstekbirlerin, mücrimlerin, müfsidlerin, mülhidlerin, mürailerin, müfterilerin, münafıkların yanından yöresinden, gölgesinden uzak durmalıdır.

“Sakın zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.” (Hud Suresi 113. Ayet)  

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.