islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Az Bulutlu
19°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

‘Hollanda Tohumları’

‘Hollanda Tohumları’

Dünyada tarım alanında insanlığı tehdit eden hızlı gelişmeler yaşanıyor. Sürdürülemez yapay bir tarım sistemiyle ülkemiz dâhil milyarlarca insan ekonomik olarak tahakküm altına girmesiyle ülkeler ve şirketler beşerin hayatıyla kumar oynamaya başlamıştır. Bu ülkelerin başında tohum sağlayıcısı Hollanda yer almaktadır.

Tarım konusunda bildiğimiz yaşadığımız ilk örneklerinin yaşadığımız topraklarda görüldüğüdür. Buğdayın tabiattaki membaı Diyarbakır ilimizin içindeki Karacağ’dır.

Tarımın yaygınlaşmasının Şanlıurfa yakınlarında, bilinen ilk mabet olan Göbeklitepe etrafında 12 bin yıl önce başladığı düşüncesi kuvvetlenmektedir. Keşfedilen en eski tarım kenti 10 bin yıl öncesine ait Konya’daki Çatalhöyük’tür.

Ama tarımın yaygınlaşmasına vesile olan topraklarımızda, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi, tabii çiftçilik ortadan kaybolmaktadır. Ortaya laboratuvarlar, çokuluslu firmalar çıkmış, bitkileri ve hayvanları bir stratejik malzeme olarak gören devlet politikaları belirmiştir.

Geleneksel tarımda çiftçiler toprağa tohumları eker, ekinin büyümesini bekler, bunları hasat eder ve bunlardan elde edilen tohumlarla bir sonraki yılın ekimini yapar. Bu, bugün sürdürülebilir dediğimiz şekilde böyle devam eder.

İkinci Dünya Savaşından sonraysa her şey gibi insanın temel besin maddesine de Batı’da bir silah olarak bakılmaya başlanmıştır. Tarım, önce fabrika üretimi suni gübrelere, ardından böcek öldürücü ilaçlara, ardından hormon takviyesi yapan kimyasallara muhtaç bırakılmıştır.

Yakın zamanlarda tabiatla oynayan bu uygulamalar daha da ilerlemiş, canlıların yaratılışıyla oynayan genetik mühendislik kullanılarak tehlikeleri tam olarak bilinmeyen bitki ve hayvanlar üretilmeye başlanmıştır. Öyle ki insanlığın ihtiyaç duyduğu bu canlılar üzerinde şirketlerin artık patent hakları bulunmaktadır.

Hollanda bu politikanın dünya merkezidir. Domateslerden başlayarak bütün bitkiler üzerinde laboratuvar çalışmalarıyla verimli ama kısır tohumlar üretmiştir. Bunlar, aralarında ülkemiz de olan tarım toplumlarına ucuz olarak sunulmuş, kurnaz yöntemlerle çiftçi buna alıştırmıştır. Böylece pek çok bölgede her yıl Hollanda tarım şirketlerinden satın alınması gereken tohumlar olmadan üretim yapılamaz hale gelmiştir.

Bu konuda diğer bir ülke de geçen yüzyıl başlarında Filistin’de daha Osmanlı dağılmadan sosyalist tarım kolektiflerinde kendi yöntemlerini geliştirmeye başlayan bugünkü İsrail’dir. Hollanda ve İsrail birlikte dünya üzerinde önce hükümetlerde kendi dostlarını bulup ardından çiftçiyi kendi tohumlarına alıştırarak büyük ekonomik bir güç elde etmiştir.

Bu güç aynı zamanda bir krizde, bir savaşta ya da ekonomik bir ambargoda toplumları aç bırakmak ve ekonomilerini çökertme gücü demektir.

Hükümetimizin ve tarım bakanlarının bu konuda gereken bağımsızlık savaşını yıllar önce başlatması ve kazanması gerekmekteydi. Ancak tohum sömürüsü daha da yerleşti.

Özellikle tarıma bağımlı olan İslam dünyasını bekleyen bu tehlike için gecikmiş de olsa birlikte hızla seferber olmak hayati önemdedir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.