islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3395
EURO
35,1040
ALTIN
2.238,45
BIST
8.804,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
9°C
İstanbul
9°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
11°C
Perşembe Az Bulutlu
11°C
Cuma Az Bulutlu
13°C
Cumartesi Az Bulutlu
14°C

İki Kadının Şahidliğinin Bir Erkeğin Şahidliğine Denk Tutulması

İki Kadının Şahidliğinin Bir Erkeğin Şahidliğine Denk Tutulması

Kadın aleyhine istismar edilen konulardan biri de budur.

Fıtrat dîni olan İslâm adaleti öngörür ve adaleti gerçekleştirme aracı olan şahitliği görevleştirir:

  “Ey Îman Edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik yapan kişiler olun…” [1]

 İslâm’ın temel yasalarını içeren Kur’ân’da şahitlik zina isnadında, boşanmada, vasiyette ve alım satımda konu edilir. Kocanın karısı aleyhine zina şahitliği (zina isnadı) kadının karşıt şehâdeti ile düşürülür.[2] Boşanma ve vasiyet işlemlerindeistenen iki âdilşâhitte ise erkek ve kadın ayırımı yapılmaz.[3] Alım satım işlemlerine özgü olarak ise şöyle buyrulur:

 “ (…Borç işlemine) erkeklerinizden iki kişiyi şâhit tutun. Eğer iki erkek olmazsa şâhitliklerine onay vereceğiniz şahitlerden bir erkek ile iki kadın şâhit olsun ki onlardan biri unutursa diğeri ona hatırlatabilsin…”[4]

Görüldüğü gibi burada iki kadın şahit istenmesi, kadınlıkla değil unutma ile irtibatlandırılmıştır. Kaldı ki konu ilgili âyetin devamında unutma halinde biri diğerine hatırlatma yapacak iki kadın istenmesi, işlemin geçerliliği için değil, daha güvenilir olması içindir. Şöyle buyrulur:

“…Böyle yapmanız Allah katında daha adaletli, şahitlik yönünden daha sağlam ve şüpheye düşmemek için daha uygun olur…”[5]

 Kadın doğası ve ekonomik hayatın genel akışı iyi incelendiğinde açıkça görüleceği üzere İslâm’da bu konuda insan/kadın tabîatı ile örtüşen bir yaklaşım vardır. Alemlerin Rabbinin kadın kulları aleyhine yasa koyması mümkün müdür?

d- Erkeğe, Dört Kadınla Evlenme ve Odalık Olarak Sınırsız Câriye Edinebilme Hakkının Verilmiş Olması

Dört kadınla evlilik konusu daha önce İsav’ın düzenlediği Hz.Peygamber ve Aile Hayatı isimli çalışmada tarafımızdan tebliğ olarak sunulmuş ve yayınlanmıştır. Câriyeler konusu ise tarafımızdan 300 sayfalık bir kitap çalışmasıyla incelenmiş ve Ensar vakfınca yayınlanmıştır. Çalışmamızın hacmini daha fazla büyütmemek için bu iki konuyu değinilen kaynaklara havale ediyoruz.

Ancak iyice bilinmelidir ki bu konular kadın aleyhine istismar edilebilecek konular değildir. Bilakis bu konuların işaret ettiği kurumlar -zinanın ve odalık edinme sisteminin haram kılınacağı İslâm toplumunda- zina ve mülkiyet yoluyla kadının sömürülmesini engelleyecek ve bekâr erkeklerle evlenemeyecek yaşlı kızlar ve dulları aile yuvasına kavuşturacak kurumlardır. Savaş ve depremler soncu azalacak nüfûsu,kalkınma için gerekli sayıya ulaştıracak kurumlardır. Gerçek böyle olmakla beraber bu iki konu-kurum kadının aşağılanması aracı yapılabilmiştir, ve yapılabilme ktedir.

e- Zina Cezasının Fiilen Kadına Uygulanır Olması

İslâm, Kur’ân diliyle zinayı erkeğe ve kadına yasaklar.[6] Zinacı kadını da erkeği de pis olarak niteler ve her ikisine de bir topluluk önünde 100 celde ceza verir.[7] Böyle iken tarihten günümüze -İslâm toplumlarında bile- daha çok zinacı kadın mahkum edilmiş ve fahişe /orospu denilerek daha ziyade kadın dışlanmıştır. Üstelik ağır şiddete mâruz bırakılmış ve namus cinayetlerine de kurban edilmiştir. Pek tabiidir ki bu tür uygulamalar, İslâm’ı geleneklere kurban eden anlayışların ürünü olarak kadınlar aleyhine kullanıla gelmiştir. İslâm’dan onay alması da mümkün değildir.

f- Cuma,Bayram ve Diğer Cemâat Namazlarına Katılımda Yalnızca Erkeklerin Görevli Kılınması

İslâm öncesi câhiliyet kültürünün İslâmî dönemlerde ve bazı İslâm ülkelerinde -kısmen de olsa- varlığın sürdürebildiği alanlardan biri de kadınlara ilişkin olandır; özelde onların cemaat namazlarına katılımlarının engellenerek toplum hayatından dışlanmalarıdır. Oysaki İslâm, en büyük inkılaplarından birini yüklediği görevler ve verdiği haklarla kadınları toplum insanı kılmakla yapmıştır.

Konumuz özeline gelirsek, sanıldığı gibi namaz ve cemaat namazları erkeklere özgü kılınmamıştır. Bütün bu cemaat namazları ile müslüman kadınlar da yükümlüdür. Hz.Peygamber döneminde onlar da erkekler gibi, cuma, bayram ve cenaze namazları gibi beş vakit cemaat namazlarına da katılıyorlardı.[8]

Hz.Peygamber, kadınların cemaat namazlarına katılımlarına önem veriyordu. ”Allah’ın kadın kullarının camilere gelmesini yasaklamayınız.” [9] buyuruyor, engellenmelerine karşı çıkıyordu. Çünkü nazil olan/indirilen Kur’ân âyetlerinin onlara da okunup açıklanması ve yapmaları gereken görevlerin onlara da öğretilmesi gerekiyordu. Çünkü Hz.Peygamber döneminde cami yalnız namazların kılındığı yer değildi. Cami sosyal, hukûkî ve ekonomik hayatın merkeziydi ve bütün toplumsal kararların alındığı yerdi. Kadınlar da camide eğitiliyordu.

İslâm tarihçileri kıblenin tahvilinin gerçekleştiği cemaatle kılınan bir sabah veya öğle cemaat namazına katılan erkekleri ve kadınları tek tek saymışlar, 19 erkeğe karşılık 13 kadın tesbit etmişlerdir.[10] Yüzde kırka eşit olan bu oran Hz Peygamber döneminde kadınların cemaat namazına katılımlarındaki genel durumu yansıtıcı niteliktedir.

             ***

İlk dört büyük halîfe dönemlerinden sonralarıdır ki kadınlar erkekler için fitne oldukları gerekçesiyle önce camilerden sonra da sosyal hayattan; mesela mîrastan ve “Emir bil-Mârûf ve Nehy-i anil-Münker” yoluyla olsun yönetime katılım haklarından dışlanır olmuşlardır.[11]Büyük çoğunluğuyla fıkhî mezheplerimiz de fitne gerekçesine dayandırdıkları içtihatlarıyla bu durumu meşrûlaştırmışlardır.[12] Bu ictihadlar ve katılıma imkân vermeyen cami mimarileri sebebiyledir ki Anadolu coğrafyasında kadınlar hâlâ cemâat namazlarına fiilen katılamamaktadırlar.

Ali Rıza DEMİRCAN

Devam Edecek


[1] Mâide 8

[2] Nûr 6-8

[3] Talâk 2;Mâide 106-107

[4] Bakara 282

[5] Bakara 282

[6] İsra 32

[7] Nûr 2, 26

    Kur’ân koyduğu celde cezası dışında bir ceza olmadığını da kadınlar.Bak.Ali Rıza Demircan İslâm’a Göre Cinsel Hayat Ensar İst.2011

[8] Misal olarak bak. Müslim Cuma B.Kıraetil-Kur’ân; Buharî  Cuma 13,‘Îdeyn 19,21,Cenâiz 29-51.Salât 162; Ebû Davûd Nikâh 49

[9] Ebû Davud Salât 53

[10] Ana kaynaklardan naklen  Mehmet Birekul Peygamber  Günlerinde Kadın s.61-63 (Yediveren Konya 2004.)

[11] Yedinci bölüme bakınız.

[12] Cuma Mesajları (Beyan İst.2008) isimli eserimizin Fitne Gerekçesi (s.545 ve devamı) bölümüne bakınız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.