İNSANLIK ALEYHİNE ALTIN VURUŞLAR: TEKNOKRATİK DİJİTAL AĞLAR OLUŞTURMAK

Birleşmiş Milletler (BM), Bill Gates Vakfı ve Rockefeller Vakfı ortaklığında Dijital Kamu Altyapısı (DPI) kampanyası adı altında, 50 ülkede dijital kimlik, dijital ödemeler ve veri paylaşımı uygulamalarını hızlandırmayı amaçlayan “50’de 5” projesinin sanal lansmanı için web üzerinden 8 Kasım’da etkinlik düzenlendi. (1)

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Bill Gates Vakfı, 2030 yılına kadar Küresel Sıfırlama sonrası yeniden dizayn edilecek olan yeni toplumuna katılmak isteyen her bir birey için ‘dijital kimliklerin’ zorunlu olmasının planlandığını açıklamıştı. (2)

https://twitter.com/UNDPDigital/status/1717177677692411955

Gates Vakfı’nın ana sponsoru olduğu bu girişim, ‘Dijital Kamu Altyapısı Ağları’ oluşturmayı içeren ve küresel şeytani plan olan ‘Sosyal Kredi Sistemi’nin savunucuları tarafından da desteklenmektedir.

Dijital kimlikler, sosyal vatandaşlık sistemi, aşı pasaportları, nakitsiz toplum ve merkez bankası dijital para birimleri (CBDC’ler), Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi küreselci şeytani kuruluşlar tarafından savunuluyor. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ile Bill Gates tarafından da destekleniyor. Aslında hepsi birden Dijital şeytan Bill Gates’i destekliyor desek daha doğru olur.

Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Dijitalizm çalışması olurda Gates Vakfı olmadan olmaz. Hatta bunun, onun başının altından çıkan şeytani planı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Dijital Kimlik savunucusu küresel şeytanlar Dijital Kamu Altyapısı Ağlarının büyük sıfırlama sonrasında yeni dünyaya katılım için gerekli olduğunu savunuyorlar. Hatta bununla da yetinmeyip projeye katılacak hükümetlere, bireylerin nereye ve nasıl seyahat edebileceklerini, ne yiyebileceklerini, neleri tüketebileceklerini ve vatandaşlık puanına göre programlanabilir nakit olmayıp dijital olan parayı hak ederlerse, nasıl kullanabileceklerini belirleme gücü vereceğini savunuyorlar. Bu modern kölelikten başka bir şey değil midir?

Hatta insanın yaşam kaynağı olan ve olmazsa olmaz karbonu, çok kötü bir şeymiş gibi göstererek projeye katılan ülkelerin hükümetlerine bireysel karbon ayak izi izleyicileri ve Ultra Düşük Emisyon Bölgeleri (ULEZ’ler) ile ‘istenmeyen’ satın alımları kısıtlayan CBDC’ler bile öngörüyorlar. Böyle giderse derimizin altına ne kadar kredimizin kaldığını gösteren sayaç bile takacaklar

“50’de 5” kampanyası kendini; “5 lider sayesinde insanlığının kurtulacak” diyerek savunuyorlar. Hatta bu şeytanlar resmi duyuruda, kampanyanın 2028 yılına kadar dijital kamu altyapısının bileşenlerini tasarlama, başlatma ve ölçeklendirme konusunda 5 liderin, 50 ülkeye yardımcı olmayı amaçladığı belirtiliyorlar. Kampanya, 2030 yılına kadar BM üye devletlerinin tüm vatandaşları da, dahil olmak üzere dijital kimlikleri küresel olarak yaygınlaştırmayı ve hayata geçirmeyi planlıyor.

Peki öyleyse, bu girişim kimlerden oluşuyor?

“50’te 5”; Gates Vakfı, Rockefeller Vakfı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Dijital Kamu Malları İttifakı, Co-Develop, Nilekani Philanthropies ve Omidyar Ağı tarafından kuruldu.

Burada özellikle kısa adı Digital Public Goods Alliance (DPGA) olan Dijital Kamu Malları İttifakı’na biraz açmakta fayda vardır. Dijital Kamu Malları İttifakı hem Gates hem de Rockefeller vakıflarını ve bu projeye ortak olan kuruluşlar ve çeşitli hükümetlerle birlikte “dijital kamu mallarını geliştiren faaliyetleri” yol haritasında gizlemeden ve saklamadan listeliyor. (3)

Resmî web sayfasındaki yol haritasında çalışma başlıkları ise hayli ilgi çekicidir.

Sayfanın sonundaki şu ifadelerde dikkat çekicidir.

“DPGA Yol Haritasına katılan üyelerimiz:

• Yol haritasına katılım için tüm kriterleri yerine getirecekler.
• DPGA adına, örneğin ilgili etkinliklerde DPGA gündemiyle konuşmaları için üst düzey temsilciler sağlayarak veya DPGA’nın misyonunu destekleyen çalışmaları yayınlayarak ve üreterek duyuracaklar.
• DPG ile ilgili faaliyetleri, örneğin toplantılara katılarak diğer üyelerle aktif olarak koordine etmeye ve uyumlu hale getirmeye çalışacaklar”

(Not; Kaynağa buradan ulaşabilirsiniz (https://digitalpublicgoods.net/roadmap/)

Dijital Kamu Altyapısı Ağları Projesi görünüşte, yani sözde insanlık hayrına olan her alanda hizmet sunmayı amaçladığını pazarlar. Ancak gerçekte ise teknokratik bir yönetişim sistemine geçişi ilke ve hedef edinmiştir.

Peki öyleyse Dijital Kamu Altyapısı Ağları Projesi için gözle görebileceğimiz çalışmaları var mı?

Elbette var! Buna üç örnek verelim

1-) Birçok ülkelerin Merkez Bankalarında Dijital Para Birimleri (CBDC’ler) gibi dijital ödemeler sistemine geçişler başlatıldı.

2-) Dünya Ekonomik Formu WEF’e göre, durumu daha da kötüleştiren en büyük covid’in beklenen yeni varyantlarının pandemisiymiş. Ancak bağımsız ve bağlantısız hekimler ise böyle bir virüsün varlığı dahi hala ispatlanamadığını bağıra bağıra söylemelerine rağmen WEF’in ise ortaya somut bir delil koyamadığı halde bu takıntısından vazgeçmemesinde insanlık aleyhine art niyetler taşıdığı kanaatindeler. Nitekim covid aşı araştırmalarının arkasında Gates Vakfının olduğu ortaya çıktığına göre bunun bu projenin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz.

3-) Aynı WEF, Eylül ayında, dijital kamu altyapısına yatırım yapmanın dünya çapında çocuk haklarını artırabileceğini iddia ederek adı ‘çocuk kaçakçısına çıkmış UNİCEF ile, çocuklara yönelik sözde ortak çalışmalar yapmaya başladı. Bu da başta çocuk haklarının veya güvenliğinin korunmasının teşvik edilmesi, küresel şeytanlar tarafından halkla ilişkiler için kullanılan ve oldukça da etkili bir taktik olmuştur ve olmaya da devam edecektir. (4)

Ancak şu bir gerçek ki sözde koruduklarını iddia ettikleri çocuklar da dahil olmak üzere insanlık için faydalı işler yaptıklarının sahte propagandasını yapan küresel şeytanlar, Allah tarafından tüm insanlığın doğuştan verilen temel haklarını etkin bir şekilde ortadan kaldıracak teknokratik dijital bir sistem üzerinde çalışıyorlar. (5)

https://www.youtube.com/watch?feature=shared&v=FM95cxgHDhY

Peki öyleyse millet olarak yapmamız gerekenler nelerdir?

Dijital Kamu Altyapısı Ağları Projesinin arkasında BM, Avrupa Birliği (AB), Gates Vakfı ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) gibi kuruluşlar olunca mutlaka endişelenmeliyiz.

Gayemiz ise hükümetimizi, insanımızı, milletimizi ve tüm insanlığı adım adım gelen ve aslı şeytani teknokratik bir yönetişim modeline karşı uyarmaktır. Çünkü bu modelin altında gizlenmiş olanın, cennetten kovulan Şeytanın, Adem’in nesline olan düşmanlığı ile ortaya çıkan ve kıyamete kadarda ne yapıp edip başarmak isteği vardır.

İşte şeytanın o hedefleri;
– Tek Millet
– Tek Devlet
– Tek Para
– Tek Ordu
– Tek Din
– Tek Bayrak (oda şeytanın bayrağı olacaktır)

Sokaktaki vatandaşlar ise öncelikle 2030 yılına kadar dijital kimliklerin ve dijital ödeme araçlarının tanıtımını hızlandırmak için “o kötü”, “bu yerli ve milli” veya “bu daha İslami” gibi maskelerin altına gizlenmiş, sözde ise Milli ve İslami tılsımlı isimler adı altında başta ekonomi olmak üzere her alanda hayata geçirilecek dijital projelere karşı dikkatli, uyanık hatta ön yargılı olmak zorundadırlar artık.
Sadece bunlar yetmeyeceğini ve bu konuda da en yakınlarımızdan başlayarak iş arkadaşlarımıza ve ortam oluştuğunda herkese bunları anlatarak bilinçlendirmek için gayret etmek hem insani hem de İslami görevlerimiz arasındadır.

Bizler dikkatli olursak ve herkesi de uyandırırsak küresel şeytanların hilesi zayıf kalır ve kolaylıkla çöker. Çünkü bu konuda Allah’ın vaadi vardır.

Şu son iki soruyla makalemizi bitirelim;
Bu projeye üye olması hedeflenen 50 pilot ülke içinde Türkiye’den kamu veya özel kurum ve kuruluş var mı?

2030 ve sonrası için yapılan çalışmalar başarıya ulaşırsa, millet olarak yeni dünyaya katılmak için Bill Gates’in “Dijital Kimliğini” kullanmak zorunlu hale gelecek mi?

***

Sadi ÖZGÜL

_______________________________

KAYNAK;

• https://50in5.net/
• https://www.planet-today.com/2023/11/un-says-bill-gates-digital-ids-will-be.html
• https://digitalpublicgoods.net/roadmap/
• https://data.unicef.org/resources/sdg-report-2023/
• https://www.youtube.com/watch?feature=shared&v=FM95cxgHDhY