islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

İstikbal-i Kıble

İstikbal-i Kıble
4 Ocak 2023 10:00
A+
A-

Fakihlerimiz, her ibadetimizin, her amelimizin sıhhati ve makbuliyeti hususunda bazı şartlar belirlemişler ve ancak bu şartlara riayet edildiği taktirde ameller makbul olur demişler. Tabi bu şartları da Kur’an’a ve Peygamberin sünnetine dayanan delilleriyle ortaya koymuşlardır. İşte bu şartlardan birisi de, namaz ibadetinin sıhhatini sağlayan “İstikbal-i Kıble” dir. Yani yönünle, yüzünle, kalbinle, duygularınla, azalarınla, fikrinle, zikrinle, aklınla, velhasıl bütün varlığınla, Kabe’ye yönelmektir.

Müslümanların kıblesi gibi, İslamiyet’ten önceki her dinin de bir kıblesi vardı ve halende vardır. Mabdedlerinin de yönü oraya dönüktür. Kim hangi dine inanıyorsa, yüzünü mabedinde kıblesine dönerek ibadetini yapar. Dini ibadetlerini kıblesine dönerek eda eder. Kıblesine dönerek inandığı, yolunda gittiği ilahına kulluk eder, tapar.

Kıbleye yöneliş, sadece bedeni bir yönelişin çok ötesinde mahiyete sahiptir. Zira kıble, tabii olduğun dini, izimi, ideolojiyi, ibadet ettiğin taptığın ilahı temsil eder. Kıbleye yöneliş, bir uhrevi hareket olmakla birlikte, dünyevi eylemlerini “neden”, “nasıl” ve “hangi değere” göre yapacağını belirler.

İnsan, bedeni ibadetlerini eda ederken inandığı dinin kıblesine yönelirken, siyasi, iktisadi, hukuki ve içtimai eylemlerinde, başka kıblelere yönelemez. Eğer yönelirse inandığı ve taptığı ilaha şirk koşmuş olur.

Hayatını din işi, dünya işi diyerek ayıranlar, aynı zamanda birçok kıblesi olanlardır. Yapıp ettiklerinde, “istikbal-i kıble” şartına riayet etmemiş olurlar. Zira insanın inandığı ve iman ettiği neyse, o iman ettiği hayatını bütünüyle kuşatmalıdır.

Eğer meseleyi daha özele indirir, Müslümanlar üzerinden değerlendirirsek, sanırım meramımızı daha açık anlatma imkânımız olacaktır. Ki bu konu hassaten Müslümanlar açısından, izahı zaruretler cümlesindendir.

Müslümanlar açısından “İstikbal-i Kıble”, namazın şartlarından bir şart olmanın çok daha ötesindedir. Çok daha derin, çok daha belirleyici ve kritiktir. Sadece dini ibadetlerinde yüzünü, yönünü kıbleye dönen, fakat siyasetinde, iktisadında, hukukunda, içtimai yapısında başka kıblelere yönelenler, “vay o namaz kılanların haline” hitabıyla yüzleşmeyi göze almalıdır. Bu çok ciddi bir tehdittir.

Namazlarında yönünü, kıblesi olan Kabe’ye dönen Müslümanlar, siyasetlerinde, iktisatlarında, hukuklarında, içtima işleyişlerinde yönünü Washington’a, Londra’ya, Paris’e, Brüksel’e, Moskova’ya dönenler, Allah’a ortak koşmuş, birden çok ilaha iman etmiş, Allah’ın dışındaki ilahlara tapmış olurlar. Hiçbir Müslüman, birçok kıblesi olanların peşinden gitmemeli, onlara tabii olmamalıdır.

Kıble bilinci, salt bir fiziki yönelişin ötesinde, hayata dair yapıp edilecek olan her ne varsa tümünü kuşatan bir mahiyete sahiptir. Müslümanları “diğerlerinden” ayırır. Hem de her alanda ayırır.

Kıblesi Kabe olanlar, siyasetinde de, hukukunda da, iktisadında da, Kabe’nin sahibinin sözünü dinler, O’nun peygamberinin izinden gider. “İstikbal-i Kıble”, siyasetin hangi değerlere yaslanarak yürütüleceğini, hukukun hangi sınırlar içinde oluşacağını, toplumsal yapının nasıl kurulacağını, eğitimin neye göre verileceğini belirler. Maruf’u ve münkeri tanımlar.

Günümüz Müslümanları, zihinsel kodlarında yer almayan “Kıble Bilincini” yeniden düşünmeli, “İstikbal-i Kıble” nedir, kavramaya çalışmalıdır. Zira gözlerin ve gönüllerin dehşetle uyanacağı günde, mazeret kabul edilmeyecektir.

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.