islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4480
EURO
34,7443
ALTIN
2.437,76
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Mustafa Kemâl İslâm âlimi Said Nursi ile ne görüştü?

Mustafa Kemâl İslâm âlimi Said Nursi ile ne görüştü?

Prof. Dr. Ali Seyyar

Türk tarihine mal olmuş üç farklı portre ve mizaçları itibariyle üç farklı şahsiyet. Devlet adamı Mustafa Kemâl Paşa ve iki din adamı Said Nursi ve Rıfat Börekçi. Bu üç şahıs arasındaki ortak nokta, gerek Said Nursi, gerekse Rıfat Börekçi’nin Mustafa Kemâl Paşa ile TBMM’de görüşmüş olmalarıdır. Bu iki görüşme arasındaki farkı görebilmemiz için, her iki görüşmeye daha geniş bir yer verelim. Kronolojik olması bakımından ilk önce Mustafa Kemal ile Said Nursi görüşmesini ele alalım.

Yer: Ankara TBMM. Yıl: 1922

23 Nisan 1920’de açılan Ankara Meclisi, 30 Ekim 1922’de saltanatı kaldırır ama hilafete dokunmaz. Bediüzzaman Said Nursi, millî mücadele yıllarında gösterdiği kahramanlığı sebebiyle Millet Meclisi tarafından Ankara’ya davet edilir. 9 Kasım 1922 Perşembe günü, Said Nursi için Meclis’te resmî bir “karşılama merasimi” düzenlenir.[1]

Millet Meclisinde kürsüye davet edilen Said Nursi, Milli Mücadele gazilerini tebrik ve dua etmekle beraber Ankara’nın siyasî havasında bazı manevî bozulmalar da görür. Bunun üzerine özellikle mecliste dine karşı gördüğü lâkaytlık ve Batı hayranlığı üzerine milletvekillerine bilhassa dinin direği olan namazın önemine dair 10 maddelik bir tebliğname yazar ve milletvekillerine dağıtır.

Said Nursi, bu tebliğnamede, “Müslümanlar İslâmiyet hasebiyle sizi severler…Bu millet-i İslâm’ın cemaatleri, her ne kadar bir cemaat namazsız kalsa, hatta fâsık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister” ifadesini kullanır. Said Nursi’nin, Meclis’e sunduğu bu tebliğname epey etkili olur ve 60’tan fazla milletvekili, (yeniden) düzenli olarak namaz kılmaya başlar.

Dindarlığı ile bilinen Kâzım Karabekir Paşa, Kur’ân’ın en kesin emri olan namazın kılınması gerektiğine dair tavsiyeler içeren bu tebliğnameyi, Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya okur. Ne var ki Mustafa Kemal Paşa, bildirinin içeriğinden pek memnun kalmaz. Nihayetinde bu bildiri, Mustafa Kemal Paşa ile Said Nursi arasında bir tartışmaya da yol açar. Bu olayı, şimdi Tarihçe-i Hayat’tan öğrenelim:

“Bu parça (tebliğname), mebuslara (milletvekillerine) ve umum kumandanlara ve ulemalara okutturulmakla, Reis (M. Kemal Paşa) ile şiddetli bir münakaşaya sebebiyet verir. Bir gün divan-ı riyasette (meclis başkanlığında), elli-altmış mebus içinde, karşılıklı fikir teatisinde, M. Kemal Paşa, “Sizin gibi kahraman bir hoca bize lâzımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilâf verdiniz” der. Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç makul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak, “Paşa! Paşa! İslâmiyet’te, imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur (Allah’ın rahmetinden uzaklaşmıştır)” der. Fakat (M. Kemal) Paşa tarziye verir (özür diler), ilişemez.”[2]

Görüldüğü üzere Mustafa Kemal Paşa, iyi niyetle hazırlanan ve İslâm’ın esaslarını doğru yansıtan bu tebliğnameye daha fazla itiraz edemez ve gayri ihtiyari olarak itirazını geri çeker. Bu olay, ihtar mahiyetinde yazılı veya sözlü olarak yapılan dostane tebliğlerin insanları etkileyebileceğini göstermektedir. Said Nursi, meclise yönelik genel tebliğnamenin dışında 23 Kasım 1922’de Mustafa Kemal’e özel olarak iletilmek üzere Kazım Karabekir Paşa’ya bir uyarı mektup daha verir. Said Nursi, bu mektubunda bir Napolyon hayranı olan Mustafa Kemal’e “Napolyon’a değil belki Selahaddin-i Eyyubi gibi İslâm kahramanlarına tâbi olman gerekir.” gibi 10 maddeden oluşan yeni nasihatlerde bulunur.[3]

Karahisar-ı Şarki Mebusu Ali Sururi’nin hatıraları dikkate alacak olursak, bu mektubu okuduktan sonra Mustafa Kemal, Said Nursi ile 25 Kasım 1922’de Meclis’in Divan-ı Riyaset odasında son kez görüşür. Bu görüşmede namaz meselesi yüzünden uluorta çıkan tartışmanın tatlıya bağlanması arzu edilir. Ama her iki tarafın dünya görüşlerinin çok farklı olduğu bu son görüşmede iyice ortaya çıkar.

Said Nursi, Mustafa Kemal’e manevî uyarılarda bulunmanın artık bir faydasının olamayacağını görerek, kendisine teklif edilen bütün cazip makamları reddeder. Millî mücadeleden sonra manevî mücadelenin gerekli olduğunu gören Said Nursi, Ankara’yı terk eder ve elinden geldiği kadar sivil alanda İslâmî hizmetlere önem verir. Ammâ bu o kadar kolay olmayacağı sonradan anlaşılır olacaktır. Peki, Mustafa Kemal bir diğer İslâm âlimi olan Rıfat Börekçi ile ne gibi bir görüşme yapmıştır? Bunu, mukayese olsun diye inşallah gelecek yazımda ele alacağım.

 

[1] TBMM Zabit Ceridesi; 1. Celse, Cilt 24, 135. İçtima, Perşembe, 9 Teşrin-i Sani (Kasım), 1338 (1922), 457.

[2] Bediüzzaman Said Nursi; Tarihçe-i Hayat; Envar Neşriyat; İstanbul; 1991; ss. 142-143.

[3] http://www.haberturk.com/gundem/haber/587903-islam-alemi-kahramani-pasa-hazretleri; 31 Ocak 2021.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.