islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4195
EURO
34,8299
ALTIN
2.430,39
BIST
9.971,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
18°C

Sessiz III. Dünya Savaşı; “Ekonomi” (2)

Sessiz III. Dünya Savaşı; “Ekonomi” (2)
23 Kasım 2023 10:19
A+
A-

Bir uçağa şok testi yapmak için gövdesine monte edilmiş bir silahın ateşlenmesinde geri tepme etkisi mutlaka olacaktır.

Silahın ateşlenmesi uçağın yapısında şok dalgalarına neden olur. Bu dalgalar havacılık mühendislerince ölçülebildiğinde uçağın bazı bölümlerinin veya kanatlarının nasıl titremeye başlayabileceğini gösterebilir. Hatta titreme ne kadar ararsa uçağın dağılabileceğini ya da parçalanabileceğini önceden ölçülebilmesini sağlayabilir.

Tüm bunların önceden tespiti mümkün olabileceğine göre aynı şeyin ekonomide de yapıldığını düşünelim.

Ekonomi alanındaki bilirkişiler ve mühendisler, test amacıyla belli temel tüketim maddelerinin fiyatında veya tedariğindeki ani değişikliklerin ekonomi ve tüketici davranışları üzerindeki etkisini inceler. Günümüzde ise kamu ekonomisini ve çökmekte olan mevcut Ortodoks para kredi sistemini, küresel şeytanların menfaatine olacak şekilde “nakitsiz toplum” (dijital para) olarak yeniden dizayn edip hayata geçirmek içinde ara ara yapmaktadırlar bu tip test çalışmalarını…

Özellikle küresel şeytanlar hedeflerine koydukları devletlerin kamu ekonomisini dut ağacını sallar gibi sallarlar. Bu sallamalarda hedefindeki devleti ve halkını tam kontrol ve boyunduruk altına alınmasını sağlayacak ölçümlerde yaparlar. Bunu en basitinden tüketici refleksleri ile örnekleyelim. Tüketici reflekslerini ölçmek için büyük reklam kampanyası ile işe başlarlar. Şok fiyat indirimleri, şok fiyat artışları, kampanyalar ve satışları takip ederek ortaya çıkan şok dalgaları gözlemlerler. Bu ölçüm çalışmaları daha büyük hacimli sektörler içinde örneklendirilebilir. Otomobil, giyim, beyaz eşya, mefruşat vb.

Bu ölçümler tüketicilerin satın alma davranışlarını tespiti ve üretiminde ona göre planlanması için önemlidir.

Ancak bir yandan da kontrol edilebilir hamlelerle toplumun küresel şeytanların kontrolu altına girmesine hizmet edebilir ve ettirilebilir. Bunun içinde basit dört işlem matematik bilgisinden yoksun olduğu için en basit muhasebe işlerinden anlamayan halklar harcamalarını ve basit finansal işlerini kontrol edemeyeceği için daha rahat yaşama vaadi yalanıyla önce borçlandırılırlar, sonrasında borca ve faize esir edilirler. Nihayetinde de ucuz emek kaynağı haline getirilerek köleleştirilirler.

Peki öyleyse bu durumda ekonomik şokun ortaya çıkardığı etkileri ve tesirleri, yeni nesil bilgisayarlar tarafından teorik olarak yorumlanıp böylece ekonominin, psiko-ekonomik yapısı daha iyi keşfedilerek yapay zeka ile sessiz silah haline dönüştürülebilir mi?

Tabii ki dönüştürülebilir.
Günümüzde yapılanlar tamda budur!

Günümüzde başta hane halkı olmak üzere, gelecekteki şoklarla ekonomiyi ilgilendiren her alanın tepkisi doğru tahmin edilip kolaylıkla manipüle edilebiliyor artık. Bundan sonraki hedefleri ise toplumları, yeni nesil ultra kamusal bilgisayar ağları tarafından yorumlanabilecek gelişmiş yapay zeka sisteminin kontrolü altındaki sosyo-ekonomi modelleri ile küresel şeytanların dizayn ettiği sistemde insanlara; “harcama araçları zenginleşiyor ve çokta kolaylaşıyor” güzellemeli propagandalar bombardımanı altında yeni nesil dijital ödeme araçlarını kullandırmaya teşvik ederken bir yandan da düşünemeyen hatta düşünmemesi sağlanan nakitsiz topluma sadık insanlar haline dönüştürmektir asıl amaç.

Konuyu daha da sadeleştirip özetlersek; Ekonomi dünyadaki tüm faaliyetlerin anahtarı olduğuna göre, aynı zamanda dünyayı kontrol etmek ve insanlığı da köle haline dönüştürmeyi dayalı yeni bir dünya sistemi kurmak için sessiz silaha dönüştürülmesi de mümkündür. Küresel şeytanlar bunu yapabilmek içinde dünya ekonomisinin mühendisliği ve bilimi konusunda söz sahibi olması gerekiyordu. Bundaki amaç, kamuoyu gerçek ekonomi bilimi başta olmak üzere ekonomiyle bağlantılı olan diğer bilimleri yeterli seviyede öğrenmemeli ki arasındaki bağlantıyı çözüp hayata geçirmesin. Bunu yaparken de başta medyayı etkili kullanmalı, eğitimi alt üst etmeli ve halkın dikkatini hiçbir önemi olmayan meselelerle meşgul etmek gibi metotlar başta olmak üzere etkili olmak için her yolu kullanırlar.

Peki öyleyse nasıl bir ekonomi modeli olmalıydı ki insanlığa fark ettirmeden “sessiz silaha” dönüşmesi sağlanmalıydı?

Ekonomi; İnsanoğlunun ihtiyaçları karşılamak için kullanımının tanımlandığı bir bilim olarak değerlendirenler için, en az kaynakla en fazla ürünü elde etme hedefini içerir aynı zamanda. Ancak insanlığı köleleştirmeyi amaçlayan küresel şeytanlar öyle bir şey yapmalıydılar ki ekonomiyi sessiz silah haline dönüştürerek tüm dünyayı kontrol edebilmenin bir yolunu bulmaları gerekmekteydi. Bunun için önce matematiksel temeller ile şok testlerle yaptıkları ölçümlerin verilerini harmanlayarak ekonominin davranışını çok önceden tahmin edilip kontrol edilebilir hale gelmişlerdir. Bugün ekonomi hedefe yönelik güdümlü ama sessiz silah bir füzeye dönüştürüldü.

Peki öyleyse bu füze ile hangi operasyonel saldırıları yapıyorlar?

1-) Halk ve idarecilerin ekonomik savaşta birbirini öldüresiye dövme ortamını oluşturup hedefindeki ülkenin ekonomisini iyice zayıflatmak…

2-) “Sessiz silahları, sessiz savaş” biçiminde kullanarak dünyanın kontrolünü ele geçirip, sözde dünyanın refah ve mutluğunu önceleyen hayırsever kisvesinde rızaya dayalı borç köleliğini yaygınlaştırıp sonrasında dünya nüfusunu azaltarak (buna soykırım savaşları da dahil) hedeflerindeki sözde ekonomik sistemlerini kendileri için güvenli bir düzeye getirebilmek…

Operasyonel saldırılarında; onlar açısından en iyi sonuç getirici ikinci seçenek olduğuna göre, sessiz silahlarla ilgili mutlak gizlilik ise çok önemliydi. Toplumlar ise mevcut ekonomilerde uygulanan faize ve borca dayalı ekonomi modelinin sorunların ana kaynağı olduğunu fark etmemeliydi. Bu geçmişten günümüze kadar sürdürülen planlanmış yetersiz eğitim modeli‘nin ezberletilmiş öğretileri ile sağlandı.

Mesela bugün sözde İslami camianın; “Faize karşıyız… Ama kalkmaz ki…” demeleri ise gerçek İktisat bilimine önem vermemelerinden kaynaklanmaktadır. Böylelikle de küresel şeytanların açtığı ekonomik savaştan ve yıkıcı etkilerinden kaçamazlar. Hatta ekonomi kaynaklı dünyevi sorunları ise “borç ekonomisine ve faize karşıyız” demeye devam ederken çok tekrara düşseler de yine tekrar reddetmeleri de genelde çözümü ulaşılamaz kılar. Velhasıl, küresel şeytanlar ikinci seçenek en etkilisi olacağı içinde onu da gizli tutarak hayata geçirmişler ve başarıya da ulaşmışlardır.

Aksi takdirde sessiz silahın ortaya çıkması demek küresel şeytanların Büyük Sıfırlama (Great Reset) ile hedefledikleri yeni dünya düzeni ve dümeni döneminin gerçekleşmesinde en büyük engel olacaktır.

Peki öyleyse sessiz bir silahı güvence altına almak için neler yaparlar?

Sessiz bir silahı güvence altına almanın ve hedefteki ülkenin halkıyla beraber kontrolünü ele geçirmenin en basit diğer yöntemi zihinleri serbest bırakmamak için meşgul etmektir. Halkı gerçek ve doğru temel sistem ilkelerinden habersiz tutmak, diğer yandan da onları şaşkın, disiplinsiz, düzensiz ve gerçek olmayan meselelerle meşgul etmekten ve porno düşkünü sapkın, ağzı bir karış açık avanaklar haline dönüştürmekten geçer.

Zihinleri serbest bırakmamak aynı zamanda zihinsel faaliyetleri sabote etmektir. Matematik, mantık, tarih, hukuk, sistem tasarımı ve ekonomi alanlarında düşük kaliteli planlanmış yetersiz eğitim modeli sistemini de yerleştirmek gerekir. Bu nedenle önce sorun yaratırlar sonra karmaşa çıkararak çözüm sunuyormuş gibi yaparlar.

Peki tüm bunları yapmak için hangi araçları kullanırlar?

– Medya ile; Kamuoyunun dikkatini gerçek sosyal sorunlardan uzaklaştırma ve gerçekte önemi olmayan konulara odaklanmasına aracılık ettirmekle kalmayıp ayrıca sosyal sorunları da sıradan basit konularmış gibi maniple edilebilir araçlara dönüştürmeyi amaçlarlar.

– Okullar ile: Gençleri gerçek matematikten, ekonomiden, hukuktan, tarihten, kültürden habersiz tutulmasında araç haline dönüştürmeyi amaçlarlar.

– Eğlence ile: Kamuya açık eğlenceyi en alt sınıfın düzeyinin de altında tutmayı amaçlarlarken ahlaksız eğlence kültürlerini de yaygınlaştırmayı amaçlarlar.

– İş Dünyası ile; toplum borca ve faize esir edilip ve ucuz emek ile köle gibi çalıştırılıp düşünmeye zaman ayırmadan, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısıyla devamlı meşgul tutmayı amaçlarlar.

– Aile ile; Ailelere yönelik beyin yıkama/programlama için ailenin her bireyi kontrol altına almayı amaçlarlar. Özellikle gençler ve küçük kardeşler okul öncesi eğitim adı altında devlet tarafından veya özel sektör tarafından işletilen ana okulları daha yaygın hale getirilmeli ve yasal zorunluk olarak uygulanmasını hayata geçirmeyi amaçlarlar.

Sessiz bir Silahı güvenceye almak ve etkili kullanmanın yolundan bahsettik. Peki öyleyse, Sessiz Silah Sistemlerini sorunsuz kurmanın yolu nereden geçer?

Tabiki RIZA TOPLUMU oluşturmaktan geçer.
Sessiz silah sistemleri; halkın rızasının yasal veya yasal olmayan güç kullanılarak elde edilen çok güçlü ve akış devamlılığı sağlanabilen verilere dayanarak oluşturulur. İşte bunu yaparken biryandan da Rıza Toplumları oluşturmaya ihtiyaç duyarlar. Hedefteki ülkelerin başta ekonomi verileri olmak üzere tüm yönetimsel verilerine ve vatandaşların sosyal hayattaki kişisel verilerinin sessiz silah sistemlerine dönüştürülmesi amacıyla yoğun bilgi akışına ihtiyaç duyarlar.

Veri/bilgi akışının toplanmasını vergi sistemi üzerinden örneklendirelim;

İsminden de anlaşılacağı gibi vergi sistemi verileri mükellefler, işverenler ve emekçi insanlardan oluşan verilerin toplanması ve sunulmasıyla elde edilir. Bu veriler günümüzde online vergi bildirim formları başta olmak üzere, mükelleflerin kişisel bilgilerinin yanı sıra diğer veri kaynaklarından da elde edilebilir.

Peki öyleyse, vergi sisteminin Rıza Toplumu oluşturmakta etkisi ne olabilir ki?

Vergi dilimleri oranları ve çeşitliliği salma vergiye dönüşecek şekilde artırıldığında halk buna itiraz etmezse, hatta biriken vergi borçlarının taksitlendirmelerini de bir lütuf ve kolaylık olarak görmesi ile biriken vergi borçlarını ödemeye itirazsız rıza göstermesi de rıza toplumuna dönüşmede önemli bir gösterge olabilir. Ayrıca, ne kadar ağır gelse de vergisini düzenli ödeyen vatandaşların sayısı, devlet hizmet kalitesine bağlı olmaksızın vergi ödemeye istekli halkın sayısını da gösterir. Ancak bu bir süre sonra hükümetlerin bazı faaliyetlerine ve kararlarına halkın sorgusuz ve itirazsız rıza gösterebilme olasılığını da gösterir. Buda rıza toplumu oluşturmakta ne kadar başarılı olunduğunun da göstergesi olur.

Hatta bu rıza, gün gelir hükümetin vergi toplamasının çok daha ötesi bir seviyeye bile ulaşabilir. Belki de özel mülkiyete el koyma yeteneğini ve cesaretini bile artırabilir. Mesela bundan 10 yıl önce “ileride hükümetler tapularınız olsa dahi mülkiyetlerinize kamunun menfaati için gerekçesi ile el koyacaklar” diye çok bilmiş biri gibi bir öngörüde bulunsaydınız, karşınızda tapusunu sallayarak “hadi canım sende kale kapısı gibi tapum var” diye dalga geçenleri görebilirdiniz. Ama bugün vatandaş emlak vergisini düzenli ödese bile “acaba mülküme el koyarlar mı?” diye tedirgin olmaya başladı. Bu durumda emlak vergisini ödeyip ödememekte elbette tereddüte düşebilir…

İşte bugüne gelinirken izlenen gizli yol ise rıza toplumu oluşturma politikası idi. Başarılı olup olmadıklarına varın siz karar verin artık.

Peki sessiz silahlar oluşturmada rıza toplumu oluşturmak en önemli etken olduğuna göre siyasetle ilişkisi nedir?

Bir ülkenin siyasi yapısı, vatandaşların teslimiyetçi ve bağımlılık ilişkilerini sürdürme isteği üzerine kuruludur. Vatandaşlar hayatları boyunca her türlü riski ortadan kaldıracak, ihtiyaçlarını karşılayacak ve onlara güven verecek partiler, liderler ve hükümetler olsun ister. Bu talepler karşısında siyasiler ise bir takım uçuk vaatlerde bulunarak insanların bu isteklerine cevap verirken bir yandan da işbaşına gelmek için halkı sihirli ve yaldızlı güzel söylemlerle ikna etmeye çalışırlar. Halkın ise siyasilerin gerçekleştiremeyeceği vaatlerine inanma ve ikna eğilimli davranışları ise korku, tembellik ve belki de çıkarcılıkla oluşan bir teslimiyetçilik ve bağımlılığına göre değişkenlik gösterebilir. Ancak burada siyasilerinde teslimiyetçi olup olmadığı da önemlidir. Küresel şeytanların hedefindeki ülkelerde siyasiler küresel şeytanlara teslimiyetçi olurlarsa küresel şeytanların sessiz silahına dönüşebilirler.

Günümüzde sessiz silahlar sadece ekonomiden ibaret değildir;

İnsanlığın hayat kalitesini düşüren etkenler, yaratılışındaki cinsiyeti reddetmeye yönelik faaliyetler ve yasal düzenlemeler, insan nesline ve sağlıksız olmasına yönelik her türlü faaliyetler, gıda üzerine oynan oyunlar, insanoğluna doğuştan bahşedilen hak ve özgürlükleri kısıtlamaya yönelik kamusal faaliyetlerinde ‘sessiz silahlar’ kapsamında olabileceği aklımızdan asla çıkmamalıdır.

***

Sadi ÖZGÜL

YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN BU LİNKİ ZİYARET EDİNİZ

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.