islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4733
EURO
34,9494
ALTIN
2.436,73
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

SIĞINMA DUYGUSUNUN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ

SIĞINMA DUYGUSUNUN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ
23 Mart 2023 09:00
A+
A-

 

Kur’ân’daki dua ayetleri, Rabbimizin bize çok değerli armağanlarıdır. Onların sayesinde nasıl dua edeceğimizi ve Rabbimize karşı hangi hitapları kullanacağımızı öğrenmiş oluruz. Eğer Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Kur’ân aracılığıyla bu dualar bize bildirilmiş olmasaydı, kendimiz için gerekli ve güzel şeyleri istemekten aciz kalabilirdik. Umduklarımıza nail, korktuklarımızdan emin olabilmek için istemeyi bilmek önemlidir. Bu sebeple dua ayetlerini bize bahşeden Rabbimize şükürler olsun.

Kur’ân’da Rabbimize sığınmayı bizlere öğreten sûrelere Muavvizeteyn sûreleri denir. Yani sığınma sûreleri… Bunlar da Felak ve Nâs sûreleridir. Yaşadığımız büyük deprem felaketiyle bir daha anladık ki bizler, sonsuz kudret sahibi olan Allah’a sığınmaya mecbur ve muhtacız. O’na sığınmak, ruhumuzda oluşan hasarı tamir etmenin ve iyileşmenin en güzel yolu…

Peki öyleyse O’na nelerden ve nasıl sığınacağız? Bu sorunun cevabı için gelin önce Felak Sûresi’ne kulak verelim: “De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürenlerin şerrinden ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin (hasetçinin) şerrinden sabahın Rabbine sığınırım.”[1]

Üzüntülerimizin, korkularımızın ve endişelerimizin ayyuka çıktığı şu günlerde böylesi bir sığınmaya ve kendimizi güvence altında hissetmeye ne kadar da çok ihtiyacımız var! Bu ihtiyacımıza cevap veren, Rabbimize sığınmanın lezzetini, O’nun huzurundaki huzuru ve sığınma duygusunun iyileştirici etkisini hissettiren bu sûre ile bakın nelerden kapsamlı bir şekilde Rabbimize sığınıyoruz:

“Ya Rabbi! Her ne yarattıysan hepsinden doğabilecek kötülüklerden, uhrevî, dünyevî, maddî, manevî, afâkî ve enfüsî her türlü şerden sana sığınırım.

Her türlü şerre gebe olan; depremlerin olabildiği, darbelerin yapılabildiği, cinayetlerin ve her türlü günahın işlenebildiği, gafil olarak avlanma ihtimalimizin olduğu ve kendimizi korumamızın güçleşebileceği gecenin şerrinden sana sığınırım.

Sihirbazların, büyücülerin ve düğümlere üfleyenlerin şerrinden sana sığınırım. Hased eden, kıskançlıkla gıybetimizi yapan, elimizdeki nimetleri kaybetmemizi isteyen, bizim için kötülük dileyen kim varsa hepsinin şerrinden sana sığınırım.

Sen ki sabahın Rabbisin. Karanlığın içinden sabahı çekip çıkaransın. Geceyi gündüze çevirensin. Karanlık gecelerimizi aydınlık sabahlara dönüştür. Kalbimizi, ruhumuzu ve ufkumuzu aydınlat ve gönüllerimize sabahın ferahlığını yaşat. (Amin)”

Lafzı ve manasıyla ruhlarımıza şifa sunan Felak sûresinden sonra gelin bir de diğer sığınma sûresi olan Nâs Sûresi’ne temas edelim. Bakalım bu sûrede Rabbimiz nelere dikkat çekmiş ve nelerden kendisine sığınmamız gerektiğini vurgulamış: “De ki Ya Muhammed! (s.a.s.): Cinlerden ve insanlardan insanların kalplerine vesvese sokan, sinsi ve vesveseci şeytanın şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine, insanların İlahına sığınırım.”[2]

Bizim hem maddi hem manevi hayatımızı etkileyen şeylerin başında cinlerden ve insanlardan oluşan şeytanlar ve onların kalbimize saldığı vesveseler ve kötü duygular gelir. Şeytan, bazen Allah’ın varlığı hakkında, bazen ahiret ve diğer iman esasları hakkında kalbimize şüphe ve vesveseler verir. Bazen de bizi günah işlemeye, haram işlere teşvik eder. Allah’ın yasakladığı fiilleri hoş gösterir. Bunu cinnî şeytanlar gibi insî şeytanlar da yapar. Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.) Ebû Zerr’e (r.a.):  “Ey Ebâ Zerr! Cin ve insan şeytanların şerrinden Allah’a sığın.” buyurur. Ebû Zerr (r.a.): “İnsan şeytanlar da mı var ya Resûlallah? deyince Peygamberimiz (s.a.s.) “Evet, var.” cevabını verir.[3] Biz de Resulullah’ın bu tavsiyesine kulak vererek cinnî şeytanların şerrinden Allah’a sığındığımız gibi insan şeytanların şerrinden de yine O’na sığınmalıyız. Zira şeytana yenik düşüp, kendisi de şeytanlaşan insanlar hepimiz için potansiyel bir tehlikedir.

Özellikle şu dönemde sosyal medyanın da etkisiyle insan şeytanların bizim üzerimizdeki etkisi çok büyüktür. Hatta farklı platformlarda İslâm’ın ruhuna aykırı davranışlar sergileyen, tamamen dünyevî bir hayat yaşayıp bunu herkesin gözüne sıklıkla sokan ve zamanla bunun normal olarak algılanmasını sağlayan dindar görünümlü insanlar bile şeytana pabucunu ters giydirecek hale gelmişlerdir. Kadın-erkek fark etmeksizin dünyanın neresinde olursa olsun herkesin herkese bir telefon kadar yakın olduğu bir dönemde, giyim, moda ve makyaj konusunda son derece özendirici videolar paylaşılması, debdebeli hayatlar nazara verilerek zenginlik ve lüksün ziyadesiyle ön plana çıkarılması hepimizin psikolojisini ve İslâmî hassasiyetlerimizi etkilemektedir. İşte bu yüzden her zamankinden daha çok bu dönemde Allah’a sığınmaya ihtiyacımız var. Günahlar artık çok daha yakın insana… Önceden günahlara gitmek için gayret sarf etmek gerekirken şimdi günahlar insanın ayağına geliyor. Hem de göz açıp kapayana kadar…

İşte gördüklerimiz karşısında etkilenmemek için,

irademizin dışında gelişip bizi kötü düşüncelere sevkeden kuruntu ve şüphelere kapılmamak için,

din ve ahlak dışı davranışlara yönelmemek için,

kısacası yoldan çıkmamak için sıklıkla Yüce Yaratıcı’mıza sığınmaya ihtiyacımız var.

Peki O’na nasıl sığınacak ve O’nu hangi sıfatlarla anacağız? Hangi cümleleri kurmalıyız ki duamız kabul olsun? İşte bu soruların cevabı Nâs sûresi’nde sevgili dostlar!

İnsanların Rabbi,

insanların meliki (hükümdarı),

insanların ilâhı ifadeleriyle…

Bu ayetler, Yüce yaratıcının rubûbiyetini, ulûhiyetini ve hükümranlığını vurgulayarak bunların üzerinde düşünmemizi sağladığı gibi bu muhatabiyette en uygun hitap şeklini de ortaya koymuş oluyor.

Böylece diyoruz ki;

Bizi yaratan, terbiye eden, bedenen ve ruhen besleyen Rabbimiz,

bizim huzurumuz için hükümler koyan hükümdarımız, sahibimiz, melikimiz,

İbadete sadece kendisi layık olan ilahımız sana sığınıyoruz.

Sen bizi, kalbimize vesvese veren cinnî ve insî şeytanların şerlerinden koru.

Etkisiyle bizi günaha yönlendirecek her türlü gücün altında ezilmekten bizi muhafaza eyle.

Emirlerine itaat etme ve sevabını artırma konusunda bizlerin iradesini güçlendir. Güçlendir ki hiçbir vesveseci bize galip gelmesin. Güçlendir ki hiçbir günah bize cazip gelmesin. (Amin)

Dr. Nurdan MENDEŞ

 

[1] Felak, 113/1-5

[2] Nâs, 114/1-6

[3] Nesâî, İstiaze 48; Müsned, 5/178,179.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Meral dedi ki:

    Amin çok güzel bir konuya değinmişsiniz çok faydalı 👍Rabbim tüm ümmeti Muhammed i (s.a.v) mi korusun inşallah

    1. Nurdan Mendeş dedi ki:

      Çok teşekkür ederim. Amin.