islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
17°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

AFGANİSTAN KONUSU VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

AFGANİSTAN KONUSU VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Prof. Dr. Sami Şener

Afganistan, 1979 yılında Sovyetler Birliğinin işgali ile dünya kamuoyunun gündemine girmişti. Birleşmiş Milletlerin beş üyesinden biri, Kuruluşun temel prensiplerine aldırış etmeksizin stratejik ve iktisadi menfaatlar sebebiyle bu ülkeyi işgal etti.  Yine Birleşmiş Milletlerin diğer üyesi Amerika, 11 Eylül sonrası Afganistan’a girerek ikinci bir işgal hareketini gerçekleştirdi.

Afganistan kaosunun başlaması:

Dolayısıyla Afganistan kaosu, bu ülkenin özellikle maden ve enerji kaynaklarına yönelik hakimiyet arzusuyla ortaya çıkmıştır. Ülke insanının eğitimsiz ve iktisadi sistemin güçsüzlüğü gibi sebepler, bu ülkeye yönelik hareketlerin artmasına yol açmıştır. Bu durum, aslında batılı ve doğulu büyük emperyalist devletlerin herhangi bir sebep aranmaksızın, zayıf ülkeler üzerinde planlar yapmasını sağlamıştır.

Bu tür olayların arkasında, büyük ülkelerin  bu tür ülke yöneticilerinin çocuklarını kendi ülkelerinde okuma imkanı sağlayıp, kendi kültür ve siyasetlerine temel olacak kendi kültürlerini empoze ederek o ülkelerin iç siyasetini kontrol altına almaya çalışmaları görülebilir. Aslında bütün bunlar, psikolojik ve sosyolojik savaş mantığının; özellikle emperyal devletler tarafından sürekli takip edildiğini göstermektedir.

Amerika’nın Afganistanı işgal etmesiyle, kendine bağlı kimselerden ve hatta kendi ülkesinde okuyan seçilmiş kişilerden istediği hükümeti kurdurup, milliyet olarak Afganistan’lı, fakat düşünce olarak kendi sistem ve siyasi hedeflerini gerçekleştirdiği açıkça görülmüştür. Fakat, Yıllardır savaş içinde doğan ve ülkesinde işgal hareketlerine şahid olan Afganlıların, bir “direniş kültürü” içinde Taliban gibi bir güç şemsiyesi altında  bu “fiili ve siyasi işgal” hareketlerine karşı uzun süren bir mücadele içinde olduğu görülmektedir.

Afganistan’ın  riskleri ve fırsatları:

Amerika’nın yirmi yıl sonra Afganistan’ı son derece beceriksiz ve hazırlıksız bir şekilde terk ederken; profesyonel emperyalist olan bir ülkenin böyle bir hata yapmayacağını düşünmek gerekiyor. Kaldı ki, Afganistan; bu süreç içinde, Çin, Rusya, İngiltere ve Türkiye gibi farklı kültürlere mensup ülkeler ile işbirliği içinde olduğu ve her ülkenin, kendine göre farklı bir menfaati olduğunu da görmek lazım. Bunlar içinde sadece Türkiye’nin, Afganistan ve Afgan halkı ile kültür, din  bağı bulunduğunu da belirtmek gerekiyor.

Amerika, kendi ifadesiyle insan, para ve zaman kaybı sebebiyle daha fazla Afganistan’da kalmak istemediğini söylemiştir. Acaba, bu açıklama doğru mudur? Afganistan’ı terketmeyen İngiltere, bu ülkeyi yatırımlar ile hakim olmak isteyen Çin’in, Afganistan’dan uzaklaşmayacağı ve hatta, bu ülkeyi ilk defa işgal eden Rusya’nın bile Afganistan’ı kontrol etmek istemesi, aslında yeni bir planın sahneye konduğunu göstermektedir.  Afganistan’ın adeta aç kurtlar misali hedef alındığı bu ortamda, Türkiye’nin Taliban tarafından “dış güç” gibi görülmesi, bu gücün arkasında Türkiye’yi istemeyen bir lobinin olduğunu hatıra getiriyor.

 Afganistan üzerinde Süper güçlerin planları:

Bugün Afganistan, Süper devletlerin menfaatleri için  kolay kolay terkedilebilecek bir ülke değildir. Eskiden olduğu gibi, Afganistan siyaseti;  Dış güçlerin Afganistan’daki güçlü grupların çocukları üzerinden de bir politika yürütmeye istekli olma ihtimali fazladır. Pençir vadisindeki Şah Mesut’un oğlunun başını çektiği hareketin, yabancı güçlerin kontrolü altında olabileceği ihtimal dahilindedir. Ayrıca, Taliban üzerinde de, ciddi politikalar üretilebilecek şartlar söz konusudur. Çünkü Taliban, en az beş-altı parçalı bir yapı olarak, ilk defa bir ülke yönetme sınavı ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Dolayısıyla, devlet tecrübesinden uzak; sistem kurma ve yönetme iradesinden mahrum bir haldedirler. Taliban içinde iyi niyetli ve Afgan halkını düşünen gruplar olması yanında, ne yapacağın bilmeyen, başka grup ve örgütlerle bağlantılı gruplar da olduğu söylenmektedir. 

Afganistan halkının üzerinde bir “sosyal mühendislik” çalışması olabileceğini de gözden kaçırmamak gerekiyor. Afganistan halkı Müslüman bir halk olmasına rağmen, son yirmi yıllık Amerikan yanlısı yönetimlerin varlığı, bu toplumu; batıya benzetme üzerine kurgulanan bazı kültürel değiştirme hareketlerine de sebep olmuştur. Bu yüzden, halkın bir bölümü; batılı ülkelere hizmet ederken, bir bölümü de, onların kurduğu düzene uygun insanlar haline gelerek, kendi kültür ve değerlerinden uzaklaşmıştır.  Afgan halkı, bütün bu tehlike ve belirsizlikler içinde; zor günlere hazırlanmaktadır.

ETİKETLER: Sovyetler Birliği
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.