islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5541
EURO
34,8975
ALTIN
2.435,78
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

ARPA EKTİK DE BUĞDAY MI BİÇTİK

ARPA EKTİK DE BUĞDAY MI BİÇTİK

Tüm ülke yastayız.

Savaştan da beter bir doğal afet ile karşı karşıyayız.

Gün seferberlik ruhuyla, tek yürek olarak depremzedelerin yükünü hafifletme ve yaralarını sarma günüdür.

Gün, tarifi imkânsız acılarımızı hep beraber destekleşerek ve paylaşarak azaltma günüdür.

Resmi ve sivil ekipler, yurtiçinden ve yurt dışından gönüllüler canla başla çalışıyorlar. Kaç gündür bizlere sık sık duygu patlamaları yaşatıyorlar.

Depremzedeler önemli ölçüde ülkenin dört bir yanında misafir edilmiş durumda. Kimileri devlet kurumlarında, kimileri de arkadaşlarının, yakınlarının ve akrabalarının yanlarına yerleşmiş. Depremden etkilenen vatandaşlarımıza “Türkiye Tek Yürek” kampanyasıyla bir gecede 115 milyar 146 milyon 528 bin TL toplandı.

Anadolu irfanı işte bu, biz işte buyuz, insanımız işte bu dedirtiyor. Göğsümüzü kabartıyor.

Diğer yandan içimizde murakabe eğiliminin harekete geçirdiği bir başka duygunun da varlığını inkâr edemeyiz.

Sık sık yangın, sel ve deprem gibi musibetlerde can ve mal kaybıyla karşılaştığımıza göre, o kadar da iyi değiliz, hatta bir bakıma çok kötüyüz!

Bir yerlerde yanlışlar yapıyor olmalıyız.

Nitekim Yüce Allah ”Başınıza gelen bütün belalar kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzündendir,  üstelik O birçoğunu da bağışlıyor.” (Şura- 30) buyuruyor.

Bu ve benzeri ayetler göstermektedir ki başımıza gelenler affedilmeyenler kalemindendir.  Karşılaştığımız afetler ve kayıplar,  günahlarımızın ve kötülüklerimizin büyüklüğünü gösteriyor olmalı.

Bu sebeple muhasebe murakabe makamında olmalıyız.

Bize düşen enseyi karartmak değil, bize düşen biz nerede düştük, nerde yanlış yaptık sorusunun samimi bir muhasebesine girişmektir.

Daha sonra da hatalarımızdan ders alarak yeniden ayağa kalkmaktır.

İşte, deprem bölgesi açılmış bir kitap gibi önümüzde duruyor. Bu kitapta her şey tablolarla, şekillerle ve grafiklerle anlatılmış.  Gözümüze sokarcasına pek çok örnek verilerek izah edilmiş… Adeta mahşer günündeki gibi bize ‘al kitabını oku’ diyor!

Bu kitabı okursak her şeyin çok açık olduğunu göreceğiz. Bu yüzden hiçbir yerde suçlu aramayacağız.

Görev, yetki ve sorumluluklarımız nispetinde az veya çok hepimiz suçluyuz.

Arpa ekip de buğday biçmiş değiliz ki!

Liyakata dayalı açık, şeffaf ve hesap verebilir bir sistem inşa edemediğimiz için suçluyuz.

Önce ahlakımız sonra da inşa ettiğimiz şehirlerimiz çöktü…

Biz toplum olarak helal,  haram demeden her türlü yolsuzluğa geçit vererek zemini uygun olmayan alanları imar ve iskâna açmadık mı?

İmar rantlarına kavuşmak için rüşvet alıp vermedik mi?

Fay hatları üzerine binalar yapmadık mı?

Üstelik yapım hatalarını şu veya bu nedenlerle görmemezlikten gelmedik mi?

İmar afları talep edip çürük ve uygunsuz yapıları yasal hale getirmeyi talep etmedik mi?

Çürük yapılarımıza imar vermeyen siyasilere prim vermeyerek onları oy vermemekle tehdit etmedik mi?

Makam ve yetki sahiplerini baştan çıkarmadık mı?

Keşke bu kadarla kalsa, yanlışımız sadece bu kadar olsa…

İmar ve iskân sistemimizdeki suiistimallerimiz böyle de diğer işlerimiz çok mu düzgün? Düzgün olması hiç mümkün mü?

Netice itibarıyla aklını kullanmayan bir toplum olarak bir ömürlük birikimlerimizi kabirlerimizi satın almak için sarf etmiş olmadık mı?

Ve bütün bunları bir kereye mahsus yapmadık. On yıllarca yaptık. Israrla yaptık.

Hatamıza ve günahlarımıza sadakat gösterdik.

Allah birçok kez ikaz etti. Aynı konuda büyük küçük defalarca uyardı!

Teşbihte hata olmaz, 1999 büyük Marmara depreminde, nefsinin kölesi olmuş dünya hayatının biz oyuncularına kırmıza kart gösterdi. Daha sonra pek çok defa sarı kart gösterdi.

Maalesef anlamadık. Her depremden sonra anladık dedik. Anlamış gibi mevzuatımızı bilimsel bilgiye uygun olarak düzenledik ve bir miktar da uyduk ama sonra mış gibi yaparak eski sefih ahlakımıza geri dönüverdik.

Ve “Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.” (Yunus-100) ayeti mucibince Cenabı Hak, aklını kullanmayan toplumların önüne koyduğu faturayı bizim de önümüze koydu Allahu alem. Fatura çok ağır…

Sünnetullahı hiçe sayan toplumların akıbeti işte böyle olur.

O halde sonsuz ilim, kudret ve azamet sahibi olan Allah’a küsmece darılmaca yok. O’na düşmanlık edenler zelil olmaya mahkûmdur.

Bilakis başımıza gelen musibetler de dâhil hemen her şeyi Allah’a yakınlaşmak için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Rabbimiz ile aramızı düzeltmek için vesile kılmalıyız.

Kendimiz ettik kendimiz bulduk.

Ve şimdi içten içe bir suçluluk duygusu içindeyiz. Ellerimize kan bulaştı.

Şahsen ben kendi adıma, beraber yol yürüdüğümüz arkadaşlar adına suçluluk duygusu içindeyim. Yüzüm kızarıyor.

Kendimi depremzedeler yerine koyarak, onların gözünden bakarak; uyumaya, yemek yemeye, çay içmeye vb. utanıyorum.

Depremzedeler için bir şeyler yapabilecek iken sanki yapmıyormuşum gibi bir duygu içerisindeyim.

Velhasıl bütün ülke olarak tadımız kaçtı. İçimiz kan ağlıyor.

Vakit önce tövbe sonra muhasebe ve tekrar ayağa kalkma vakti.

Damarlarımızı şişire şişire birbirimize bağırıp çağırmadan, höt hötçülük yapmadan; ülkenin aydınları, uzmanları, vicdan sahibi yetkilileri başta olmak üzere hep beraber bilimsel bilgi ekseninde deprem gerçeği ve diğer ciddi sistemik sorunlarımız üzerinde sükûnetle tartışarak geleceğimizi sağlam temeller üzerinde yeniden inşa etmeliyiz.

Bu vesileyle tüm ölenlerimize Rahman olan Allah’tan sonsuz rahmet, yaralılarımıza ise Rabbimizin Şafi ismiyle acil şifalar diliyorum.

Ruh sağlığımızı daha iyi hale getir Ya Müsetan’ım…

Bu büyük şerri Fettah isminle hayırlara tebdil eyle!

Yakınlarını kaybedenlere sabrı cemil lütfeyle!

Allah’ım sen selamsın. Selamet de sendendir. Ey celâl ve ikram sahibi sen eksikliklerden, noksanlıklardan münezzehsin, sen yücesin!

Amin, velhamdülillahi Rabbil alemin.

Haftaya yazı dizimize devam edeceğiz inşallah.

 

 Anahtar Kelimeler: Deprem, Yas, Muhasebe, Suç, Tövbe, Suçlu

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.