islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4616
EURO
34,7621
ALTIN
2.423,40
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C

Kendileriyle Evlenilecek Olanlar

Kendileriyle Evlenilecek Olanlar
19 Nisan 2024 09:23
A+
A-

Tarihte zaman zaman kadın erkek ilişkisi meşru sınırların dışına çıkar, buna genel anlamda “sapma veya sapkınlık” denir. “Meşru” ilahi hükümlere yani Şeriat’a muvafık ola tutum ve eylemlerdir. Belli tarihsel bir duruma ve topluma hitap etmediğine göre aile ve genel olarak kadın erkek ilişkisinde son hükmü Kur’an-ı Kerim belirler. Geçmişte veya çağımızda sapmalar veya sapkınlıklar hangi vahim boyutlarda olsa bile, müslümanlar için yegane referans Kur’an-ı Kerim ve Resülullah (s.a.)’n sahih sünnetidir.

Bu perspektiften Kur’an’a baktığımızda şöyle bir tablo ile karşılaşyoruz:

Sağ ellerinizin mâlik olduğu (câriyeler) dışındaki kadınlardan ‘evli, iffetli ve özgür’ olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah’ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mihr vererek) evlenecek kadın aramanız size helâl kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mihr)lerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.  (İstemta’tum)” (4/Nisa, 24).

“Sağ elin sahip olduğu kimseler” savaş esiri cariyelerdir. Bunlar, sıfatları bu ayette belirlenmiş olan muhsan kadınlardan sonra evlenilecek, nikâh altına alınacak kadınlardır.

Nisa suresinin 23, ayetinde kendileriyle evlenilmesi yasak olan kadınlar tek tek sayılır. Bu ayette bunlara gayet tabii olarak “evli kadınlar” da eklenmektedir. Bu da İslam’ın çok erkekli veya çok kocalı evliliği (poliandri) yasakladığını göstermesi bakımından önemlidir. Çok erkekle evliliğe genelde az rastlanır. Eski toplumlarda ve özellikle anaerkil kabileler arasında bu türden evliliklere rastlamak mümkün. Bazen aynı kadın iki erkek kardeşle de evlenebilirdi ki, buna fratemal poliandri denmektedir. Çok eşli evliliğin (poligami) çok kadınla evlilik şekline (polijini) çokça rastlanır.

MuhsanaKur’an-ı Kerim’de evli, iffetli ve özgür kadın manasında kullanılır. “Hısn-ıhsan” korumak, engellemek anlamına gelir. Enbiya, 80. ayette “koruyucu nesne” anlamında kullanılmıştır. “Hısn” kale demektir ki, içindekileri düşmana karşı koruduğu için bu ismi almıştır. Hz. Meryem iffetini bir kale gibi koruyan seçkin bir kadındır (66/Tahrim, 12.) Özgürlük, insanı başkasının tahakkümünden ve temellükünden korur; iffet kişiyi uygunsuz tutum ve davranışlardan uzak tutar; evlilik de hem kadını hem erkeği zina ve hayâsız davranışlardan korur ve özgürleştirir. Hz. Ömer’e atfedilen bir söze göre “evlilik insanı cehennem azabından korur.” İffet ve namus erkek ve kadın için de söz konusudur. Bu yüzden erkeğe “muhsan”, kadına “muhsana” denir. Bu da bize gösteriyor ki, İslam bakış açısından iffet ve namus sadece kadının değil, erkeğin de sahip olup korumak zorunda olduğu yüksek bir değerdir. Bazı geleneklere göre iffetsizlik –mesela zina- yaptığı zaman erkeğin tolere edilmesine karşı, kadının ağır cezalara çarptırılması toplumsal bakımdan ikiyüzlülüğe işaret eder.

Ayet din farkı yönünden herhangi bir kayıt getirmediği için Yahudi ve Hıristiyan olan kadınlar için de aynı sıfatın kullanılabileceği anlaşılıyor. Bu da bizi kendileriyle evlenilecek Kitap ehli kadınlarda iffet ve namuslu olma şartının aranması gerektiğini gösteriyor. Bakara, 220. ayet müşrik kadınlarla evlenmeyi yasaklar; Maide, 5. ayet ise Kitap ehlinden kadınlarla evlenmeye izin verir. Bu ayetle de bir arada düşünüldüğünde gayrimüslim kadınlarda mü’minlik (yani kendi dininin mü’mini), iffet ve namus şartları aranması gerektiği anlaşılmış olur.

Kitap ehlinden bir kadınla evlenen bir müslüman erkek “itikadi mesafe”yi koruyarak eşini sevebilir, onun hak ve hukukunu gözetebilir, eşini kendi dinine girmeye icbar edemez. Hatta bazı bilginlere göre nikah akdine kadar erkek evleneceği gayrımüslim kadına tebliğde bulunur, nikahtan sonra tebliğe devam etmesi, hele ısrar etmesi ailenin huzurunu bozacağından buna son verir.

Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere. “Musafihin” boşa su akıtmak demek olup, sadece ve sadece bedensel tatmin gayesiyle birleşmeye atıftır. Kan akıtmak için de  kullanılır (6/En’am, 145). Sadece cinsel şehvetin tatmini için yapılan birleşme, boşa akıtılmış su olarak tavsif edilmiştir. Burada üzerinde durulması gereken bir incelik vardır. Cinselliğin üç boyutundan söz etmek mümkün:

a) Gıda, giyim, şöhret, servet vb. yollarla elde edilmesi mümkün olmayan en yüksek seviyedeki haz. Cinsel birleşme kadın ve erkeğin bedenleri üzerinden tattıkları bir hazdır ki, bu hazzın enstrümanları beden olmakla birlikte hakiki mahiyette bedeni aşkındır. İnsan bununla, varlıkta ve aslında ahiret âleminde çok daha yüksek haz ve lezzetlerin olduğu fikrine varır. Cennette “Nefislerin iştiha ettiği her şey” (43/Zuhruf, 71) bulunur ki, oradaki şehvet ve iştah verici şeyler ile dünyadakiler arasında kalite ve mahiyet açısından kıyas kabul etmez farklar vardır.

b) Cinsellik, üreme yoluyla neslin devam etmesi için kadına ve erkeğe bağışlanmış bir haz, bir tür ödüldür. Bu öylesine kuvvetli bir cazibedir ki, eğer kadın ve erkek arasında bunun çekim gücü olmasaydı ne erkek kadına ne kadın erkeğe tahammül ederdi. İki cins arasındaki bu güdüsel kuvvet onları bir araya getirir-buluşturur, biri diğerine itip bağlar ve çiftleşmelerine, böylelikle üremelerine yol açar. Sürekli olduğu için bir defa ile son bulmaz, her durumda yeniden kuvvetli bir güdüyle tekrar ortaya çıkar, böylece kadın ve erkek hayat boyu beraberliklerini sürdürme gücünü, azim ve iştiyakını bulur. Söz konusu kuvvetli cazibenin-bedenler arasındaki çekim gücünün devam edebilmesi için erkeğin erkeklik, kadının da kadınlık vasıflarını korumaları gerekmektedir. Eğer iki cins birbirlerine cinsel mesaj ve –elbette meşru yollarla- ulaşma arzusu duymayacak hale gelir veya birbirlerine olan bağlılık ve bağımlılıkları sona erecek olursa başka cinsel sapmalar ortaya çıkar; eşcinsellik, lezbiyenlik vb.

c) Cinsel yakınlaşma ve birleşme olmasa, erkek ve kadında belirli aralıklarla biriken fazla enerji, vücudu tahrip eden bir zehre dönüşür. Bunun sonucu stres, gerilim, psikolojik ve biyolojik rahatsızlıklar olarak tezahür eder. Nietszche ve Freud, felsefe ve tezlerinin neredeyse tamamını bu birikip de atılmayı bekleyen enerjinin bedende ve ruh dünyasında yol açtığı etkilere dayandırmaktadırlar. Fizyolojik olarak birleşme kadını ve erkeği rahatlatır, teskin eder, bedenleri dinlendirir. Böylelikle birbirlerinde sükûn bulurlar. Enerji birikimi kadına göre daha fazla olduğundan, erkeğin talepkarlığı daha önde gözükür. Bu yüzden aslında kadın da orgazm yoluyla büyük bir rahatlığa kavuştuğu halde, “erkeğin kadında sükûn bulmasından söz edilir (30/Rum, 21). Özetle nikâh akdiyle bir araya gelen erkek ve kadın:

a) Neslin devamını sağlar;

b) Tabii cinsel arzularını tatmin eder ve bu çok daha yüksek düzeydeki haz, zevk ve lezzetin varlığı fikrine götürür;

c) Eşler arasında sevgi ve şefkati, himaye ve dayanışmayı tesis eder, bu da daha genel seviyede toplumsal sevgi ve dayanışmaya ilham kaynağı olur. Marx, Engels ve feministlerin düşündüklerinin aksine aile, genel toplumsal sevgi ve dayanışmanın temelidir.

ALİ NALBANTOĞLU 

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.