islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3742
EURO
34,7257
ALTIN
2.399,00
BIST
10.173,20
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
22°C

BAĞIMSIZ AVRUPA ORDUSU

BAĞIMSIZ AVRUPA ORDUSU
25 Şubat 2022 10:57
A+
A-

Son birkaç yıl gösterdi ki ABD artık dünyanın polisi olamayacak ve olmak istemiyor. Ek olarak, Rusya ve Çin biri Ukrayna’yı, diğeri Tayvan’ı hedef alarak stratejilerini uyumlu hale getiriyor gibi görünüyor. Bu ülkeleri askeri olarak ele geçirme, yalnızca iki demokrasiyi yeryüzünden silmekle kalmayacak, aynı zamanda Avrupa’yı da kalbinden vuracaktır. Artık jeopolitik işbirliği yapmamayı göze alamayız.

Son 30 yılda demokrasilerin sayısı düştü ve çatışmaların sayısı arttı. Vladimir Putin, Recep Tayyip Erdoğan ve Xi Jinping liderliğindeki postmodern model, yerini 19. yüzyıl güç siyasetine bırakmıştır. Büyük güçlerin, halkın iradesini veya uluslararası hukuku hiçe sayarak dünyayı etki alanlarına böldüğü bir dünya…

Dolayısıyla Batı’nın mücadeleyi kaybettiği sonucuna mı varmalıyız? Hayır. ABD ve AB hala dünyanın en müreffeh bölgeleridir. Vatandaşlarımız dünyanın en özgür insanlarıdır. İyi işleyen bir hukuk düzenimiz, dinamik bir ekonomimiz var ve ürünlerimi hala küresel standardı belirliyor. Bu, diğer ülkeler kurallarımızın çok iyi olduğunu düşündükleri için değil, standartlara uymadıkları taktirde dünyanın en zengin tüketicilerine erişimleri olmayacağı için böyledir.

Ancak AB, kendi güvenliğinin başkalarına devredilebileceği fikrinin kurbanı olan Roma İmparatorluğu ile aynı hataları yapmamaya dikkat etmelidir. Avrupa Birliği’nde bile ülkeler silahlı kuvvetlerine neredeyse hiç yatırım yapmıyor. Daha da kötüsü, birçok ülke ortak bir Avrupa dış ve güvenlik politikasına karşı çıkıyor. ABD’nin bizi NATO aracılığıyla güvende tutmaya devam edeceği fikrine takılıp kalıyorlar.

Bu naif bir yaklaşım. Barack Obama’dan beri ABD’nin odak noktası Asya’ya kaydı. Ardından gelen Donald Trump, Putin ile Avrupalı müttefiklerinden olduğundan daha iyi arkadaştı. Neyse ki, Joe Biden yönetiminde bağlar yeniden kuruldu, ancak o da “Önce Amerika” politikasını sürdürüyor.

Bu, Avrupa’yı savunmasız hale getiriyor. Ukrayna’daki olası bir savaş, mülteci akını ve benzeri görülmemiş bir enerji kıtlığına yol açacaktır. Çin’in Tayvan’ı ele geçirmesi, yarı iletken kıtlığı nedeniyle ekonomimizi durdurur. AB için tek çıkar yol, daha özerk ve kararlı olmak olmalıdır.

AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in 5.000 askerlik bir pan-Avrupa askeri gücü kurma planları övgüye değer, ancak tamamen yetersiz. Putin, birkaç hafta içinde Ukrayna sınırına 120 bin asker yerleştirdi. Sıradaki kurban Baltık AB üye ülkelerinden biri olursa tepkimiz ne olacak? Trump, NATO’nun dayanışma ilkesinin garanti olmadığını o sırada zaten belirtmişti. Biden’dan sonra yeni bir Trump’ın göreve gelme olasılığını göz ardı etmemek gerekir.

Bu nedenle, ortak bir dış politikaya dayalı bir Avrupa ordusuna doğru ilerleme kaydetmenin tam zamanıdır. NATO’yu zayıflatmak için değil, güçlendirmek için. Avrupa vatandaşlarına yönelik bir anket, bir Avrupa ordusuna duyulan ihtiyacın en acil mesele olarak algılandığını göstermiştir.

Benim ülkem olan Belçika, Avrupa entegrasyonunda büyük izler bırakan politikacılara sahip. Paul Henri Spaak olmasaydı, iç pazar oluşturulamazdı. Guy Verhofstadt olmasaydı, AB’nin son büyük reformlarını başlatan hiçbir sözleşme olmazdı. Ve Herman Van Rompuy olmasaydı, Yunanistan avro bölgesinden atılmış olurdu.

Bu nedenle Belçika hükümetini Avrupa’nın Geleceği Konferansı’nı bu geleneği sürdürmeye zorlamaya çağırıyorum. Gerçek bir Avrupa Savunma Birliği taahhüdünde bulunalım. Ve ortak bir Avrupa dış politikasının önünde duran engelleyici ulusal vetoları bir kez ve herkes için kaldıralım.

NOT: Metnin yazarı Avrupa Parlamentosu üyesi Hilde Vautmans, Avrupa Parlamentosu’ndaki Renew Europe grubunun dış ilişkiler koordinatörüdür.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.