islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3901
EURO
34,7461
ALTIN
2.406,40
BIST
10.195,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
21°C

BAZEN DEĞİŞMEKTEN KORKARIZ, BAZEN DEĞİŞEMEMEKTEN

BAZEN DEĞİŞMEKTEN KORKARIZ, BAZEN DEĞİŞEMEMEKTEN

Herhangi bir şeyde bir değişim yaratmak istiyorsanız, bunu o şeyin görünür yüzüyle kavga ederek yapamazsınız. Bir şeyde bir değişim gerçekleştirmek istiyorsanız, önce onu oluşturan sistemin arka plan kodlarını değiştirmelisiniz.

Değişim her erdemli insanda olmazsa olmaz bir kaygıdır. Bazen değişmekten korkarız, bazen değişememekten. Değişmekten korktuğumuz zamanlar dış faktörler ile değişememekten korktuğumuz zaman da kendimizle kavgamız büyür. Erdemli insanın iç ya da dış dünyasında oluşan değişim kaygısı ve kavgası her zaman daha iyiye gitmek için yaşanır. Herhangi bir şeyde bir değişim yaratmak istiyorsak bunun kuralları vardır. Değişim, değiştirmek istenen şeyin görünür yüzüyle kavga ederek yapılmaz.
Ön yüzünde düzen ve estetik gördüğünüz her şeyin arkasında muazzam bir düzensizlik ve muazzam bir emek vardır.
Bir şeyde bir değişim gerçekleştirmek istiyorsak, önce onu oluşturan sistemin arka plan kodlarını değiştirmek zorunda olduğumuzu görürüz. Aslında en çok bizi korkutan ve korkumuzla yüzleşmekten sakındıran sistemin arka plan kodlarını değiştirmek zorunda olduğumuzdur. Bu korkunun sebebi açıktır. Bir şeyi anlamak sadece görünürdeki yüzünü anlamak değildir. Bir şeyin görünürde olmayan yönlerini anlamışsanız onu gerçekten anlamışsınızdır. Kaderin üstünde bir kader vardır sözü de asla akıldan çıkmayacaktır. Bu anlayışı edinebilmek için iyi birer okuyucu, analist, aktivist ve maddi ,manevi güçlerin zenginliği ile yücelecek gayret ve çabalara karşı tam tedbir ve tevekkül sahibi olmak elzemdir. Sonrasında da iyi birer okuyucu, analist, aktivist, maddi ,manevi güçlerin zenginliği ile yücelecek gayret ve çabalara karşı tam tedbir ve tevekkül sahibi olmaya çağrıda bulunacak davetçi bir kimliğe sahip olmak gerekir. Yüce yaratanın Kur’an-ı Kerim’de bizden istediği ve kurtuluş vaat ettiği kulların örneği de böyledir:
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
❝İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.❞[Âl-i İmrân Suresi, 104]
Kur-an ’da ‘’kurtuluşa erenler’’ olarak bahsedilen ‘’davetçi Müslümanların’’ ancak ‘’ilahi hedefe ram olmuş topluluklar’’ arasından çıktığı muhtelif ayetlerle anlaşılır. Bu seçilmiş kullar, korkuları ile baş edebilecek içsel ve dışsal motivasyon kaynaklarını özenle oluşturmuşlar. Bu iyilik hedefi ve motivasyon kaynakları oluşturulur ve olgunlaştırılır iken, temelinde yatan itici güçleri kendi hayat planlarında titizlikle sıralamış ve önceliklerine uyumlu olarak yaşam içinde adım adım takibe almışlardır. Bu öncelikler sıralanırken;
Yaratana yakışır bir kul, Rahmet peygamberine yakışır bir ümmet, ecdada yakışır bir zürriyet, Allah’ın hediyesi evlatlara yakışır ebeveynler olabilmek, iyi arkadaş, dost, komşu, akraba vb. olmaktır. Dindar olsun olmasın kendimiz ve evladımız için hepimizin mutlu, huzurlu, başarılı bir gelecek arzu ve isteği var. Fakat arzu edilenin bedeli ve o kazanımın sunnetullaha uygun bir yöntemi vardır.
Rahman’ın kitabında bahsettiği toplumsal dönüşümün kahramanları bize örnek verilirken Peygamberlerden ve seçilmiş ailelerden (Al-i İmran), abid kimselerden (Firavun sarayında iman eden adam) bahsedilir. Hepsinin ortak özelliği can-ı gönülden Rahman’a adayış ve tüm varlığı ile salih işlere tutunuştaki gayret ve istikametleridir.
Bir toplumun değişim ve dönüşüm parametrelerinde dokunuş yaparlarken, tüm gönüldaşlar ile havariler ya da sahabeler timsali gönüllü eğitimciler olarak görev almışlardır. Billur misali gençliğe ve toplumun yediden yetmişe her ferdine ulaşacak eğitime gönül koyan, eğitimi kabulde samimi olan muttakiler olarak birbirlerine el vermişlerdir.
İnsanın iç ya da dış dünyasında oluşan değişim kaygısı ve kavgası her zaman daha iyiye gitmek için yaşanır. Salih iş ve adayışlar ile mayalanır. İşte bu olgunluk kişiyi Cihat-ı Ekber makamına çıkarır. Bu muhteşem tedrisattan sonra, yıkık, dökük, virane nice kimselerden sahabeler yetiştirildiği gözlemlenir. Sonrası dünyanın dörtte üçüne hükmeden emsalsiz dünya devletine dönüşen müthiş bir medeniyete evrilir.O seçilmiş kullar ve gönüldaşları, global bir değişimin zaferine imza atan, takdir edilir, örnek alınır liderlere, muallimlere, komutanlara, askerlere, siyasilere, işadamlarına vb. dönüşür. Her gayret ve zaferden sonra, zafer sarhoşluğuna kapılmaz, tevazuu elden bırakmaz bilakis, en büyük emellerini, duaya çeviren seçkin kullardır onlar.
Rabbimiz onların dualarını bize Yüce Kur-an ’da örnek gösterir:
❝Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı, babamı ve müminleri bağışla.❞[İbrahim Suresi, 41]

Elbette hayat yolu kat edilir ve kutsal emanet insanlık muhafaza edilirken yaşam-ölüm, hastalık-sağlık, zenginlik-yoksulluk, varlık-yokluk, iyilik-kötülük, çalıkanlık-tembellik, dost-düşman, iniş-yokuş, kış-yaz, savaş-barış vb. bizim imtihanımız olacak. Emaneti taşımak hiç kolay değil. Ruhlar coşacak, bazen solacak, yürekler şahlanacak, bazen de korkacak fakat gerçek o ki:
❝Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!❞(Bakara Suresi, 155) ayeti celilesinde buyurduğu gibi sabredenler kazanacak.
O vakit umudun Rabbine tevekkül ile, sabrın ipine metanet ile tutunmak ne güzel kurtuluş ve ne güzel bir müjdedir bilene.
1950’lerde Harvard’da yapılan bir araştırma sırasında Doktor Kurt Richter ve ekibinin yaptığı bir deneyi size takdim ederek yazımıza son verelim. Korkunun, cesaretin ve umudun canlılardaki psikolojik izlerini, motivasyon değişimlerinin canlıların yaşamındaki önemini anlatır. Buyrun:
Suda ne kadar dayanabileceklerini kontrol etmek için Doktor Kurt Richter ve ekibi fareleri suya bırakıyor.
Araştırmalarında ortalama 15 dakika içinde pes edip ve boğulduklarını tespit ediyor. Daha sonraları araştırmacılar fareleri yorgunluktan boğulup ölmeden önce, onları sudan çıkarıp birkaç dakika nefeslendirip dinlenmelerine izin verip ve ikinci raunt için tekrar suya bırakıyor.
2. denemede sizce ne kadar dayandılar?
15 dakika mı?
10 dakika mı?
5 dakika mı?
Hayır, hiçbirisi değil.
Bu sorunun cevabı o kadar şaşırtıcı ki!
60 saat! Evet bu bir hata değil doğru. 60 saatlik yüzme. 60 saat suyun içinde kalabildiler.
Buradan şu yorum çıkarılıyor. Eğer umut yorgun fareleri bu kadar uzun sürede suda tutabiliyorsa en gelişmiş canlı organizasyon olarak beşer, eşref-i mahlukat seviyesinde, ahsen-i takvim mertebesinde insan; Rabbine, kendine, yeteneklerine ve dost olarak çevresindekilere güvenebilen ve güven veren haliyle sarp yokuşlara zor zamanlara göğüs gererken ne denli yüksek bir dayanıklılık gösterebilir kim bilir?
İnsanların en kuvvetlisi olmak istiyorsak Allah’a tevekkül edeceğiz. Pes etmeden yakin bizi bulana dek iyiye ve en güzele ,en güzelin adıyla koşacak hayatlar sürmeliyiz. Biz Muhammed Ümmeti’yiz.
Bileceğiz ki güç kuvvet Allah’ındır. İnsan umuttan yana pes etmediği sürece daha güçlüdür ve zafer Allah’tandır. La galibe illallah
Selam ve dua ile kalınız…
#değişim #dönüşüm #korku #umut #tevekkül

Yorumlar
  1. Hürbala dedi ki:

    Uzun ve çetin bir yoldadır yolcu.Değişim ve dönüşüm onun için kilometre taşlarıdır. Köprüden önce son çıkışa dikkat edilmeli ve ona göre hızını ayarlaması. Yolcu fizyolojik aklın öğrenilmiş boyutunu doğruya ve faydaya yönelik kullandığında dosdoğru yolun yolcusu olmaya başlar. Tıpkı deneyde ki farelerin 60 saat dayanması gibi gibi. Kaleminize sağlık Hocam…

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Çok teşekkür ederim . Fizyolojik aklı,aklı selim ile kullanan kutlu insanlardan olmak dileriz.Selam olsun bunu başarmak için azmi rızık edene.

  2. Hiç dedi ki:

    Eline yüreğine sağlık çok sevgili ve kıymetli kardeşim. Bazen yeni ve daha güçlü bir şey inşa etmek için var olanın tamamını yıkmak gerekir. Bunda da daha güzele beslenen umut vardır aslında. Yoksa insan o 60 saat yüzen fareler gibi umut etmese ve Rabbine dayanmasa zorluklarla mücadele nasıl edebilir ki? Her gün yeniden doğan bir umut. Rabbim bu ümitvar yazınla ferahlattigin gönüllerin hatırına dünyada ve ahirette makamını yüceltsin inşaAllah

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Amin .Ecmain .
      Gidene ahlamadan , elde kalanı en güzeli kabul ederek şükür etmek ne güzel .Hayy ‘dan gelen ,Hu’ ya giden insana ancak bu en güzel eylem.

  3. Sema Koçak dedi ki:

    Bu yazı ile bize bir daha ayağa kalkıp mücadele etmemizi gösterdiniz emeğinize yüreğinize sağlık hocam.pes etmek yok yola devam ☝️🌹

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Allah hepinizden razı olsun. Yürü kardeşim.
      Ayağınıza bir Kudüs gücü gelsin.

  4. Emine karakuş dedi ki:

    Eyvallah maşallah hocam 🌾hayat ve memat arasındaki hadiselerin hikmetini kavrayarak bu başlangıç ve bitiş noktası sandığımız fanidünyanın aslında başlangıç bitişininse ahiret ve inşallah mutlu son cennet olması duasıyla maddeyi cevhere cevheri mücevhere dönüştürecek amellere niyet ederek Rabbimizin Rahmet ve merhametine sığınıyorum .bu şekilde değişmek ve gelişmek dileklerimle