islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
19°C

“DÜNYA VE FAKİRLİK” SORUNUNA YAKLAŞMA BİÇİMİ

“DÜNYA VE FAKİRLİK” SORUNUNA YAKLAŞMA BİÇİMİ
29 Eylül 2023 14:00
A+
A-

Bu yazıyı kaleme almadaki maksadımız XIII-XIV. Asırlarda Anadolu’da yaygın olan din anlayışı hakkındaki bazı tespitlerimiz çerçevesinde fakirlik problemi ve dünya yaklaşımını toplumumuza aktarmak ve güncelin nasıl olması gerektiğine de işaret etmektir. Çünkü yorumu aynen aktarmak, fotokopi çekmek olur. Kitap tercümesi yapanlar zaten bu görevi ifa etmektedirler.

Bundan yaklaşık 53 yıl önce yayınladığımız “Çalışma Hayatı ve İslam” adlı kitapta fakirlik ve zenginlik meselesine oldukça detaylıca yer vermiştik. Bu yazıda ona ilavede bulunarak konuyu zenginleştirmeye çalışacağız. Bu yıl (2023) sıcak yaz dönemi boyunca okumaya muvaffak olduğum “Müzekki’n-Nüfus” ve “Envaru’l-Âşıkîn” adlı kitaplardan nakillerde bulunarak örnekler vermeye çalışacağım. Önce bu iki kitap hakkında kısaca bilgi vereyim.

1.) “Müzekki’n-nüfûs”: Anadolu’da XIII. yüzyıldan beri gelişen tasavvuf cereyanının en önemli eserlerinden biridir. Yazarı İznikli Eşrefoğlu Rûmî olup kitabın mukaddimesinde halkı doğru yola sevk etmek için eserini özellikle Türkçe olarak yazdığını belirtir. Eşrefoğlu Rûmî bu eseriyle, Orta Asya’dan gelip Anadolu topraklarını yurt edinen Türklerin tasavvufî ahlâkı benimsemesinde asırlar boyunca önemli rol oynamıştır.

2.) “Envaru’l-Âşıkîn”: Gelibolulu Ahmed-i Bican’ın yazdığı “Envaru’l-Âşıkîn” adlı değerli eserdir. (Ahmed-i Bîcan XV. yüzyılda yaşayan Türk âlim, mutasavvıf, mütercim ve nesir yazarıdır). Ahmed-i Bîcan’a Yazıcıoğlu, Yazıcızâde Ahmed dahi denilmektedir. “Muhammediyye”adlı manzum eseriyle tanınan Yazıcıoğlu Muhammed’in (ö. 855/1451) küçük kardeşidir. Babaları, Yazıcı (Kâtib) Sâlih’tir. Ahmed-i Bîcan devrinin ilimlerini tahsil etmiş, Arapça’yı ve Farsça’yı gayet iyi bilen biriydi. Bayramiye tarikatına mensup idi. Bayramiyye tarikatının esaslarından biri ise aşk ve muhabbettir. Ahmed, aşk ve muhabbet çokluğundan dolayı yiyip içmekten kesildiği için bedenen çok zayıflamış,  dolayısıyla “Bîcan” (cansız) sıfatıyla meşhur olmuştur.

EŞREFOĞLU RÛMÎ’YE GÖRE DÜNYADAN SAKINMAK

Eşrefoğlu Rûmî “Müzekki’n-nüfûs adlı meşhur kitabında şunları söylüyor:

“Her kim dünyayı dirdi/biriktirdi, ol kişi dünyayı sevdi, kim bu kere anın elinden halas olmadı. Nitekim bu sebeple şöyle buyurulmuştur: “Dünyayı sevmek her hatanın başıdır.”

Ol sultan-ı azizler ki onlar Allah’ın dostlarıdırlar, bunun cem’ine/toplamasına mukayyed olmadılar. Ehl-i dünya ile musahip olmak/beraber olmak od ile/ateş ile musahip olmak gibidir. Oddan/ateşten nice sakınılır, dünyadan ve ehl-i dünyadan dahi sakındılar. Pes oddan sakınır gibi dünyadan dahi sakınmak gerektir. Odun bir kıvılcımı bir şehri yakar, kül eder, dünyanın dahi zerre denlü muhabbeti gönül şehrini fesada verir, iman nurunu söndürür.

Şol dünyayı cemedenlerin biri Karun idi. İşittin nice yere geçti malı ile bile. Ve biri dahi Fir’avn idi. Anı dahi işitmedin mi nice gark oldu leşkeriyle/askeriyle bile. Amma dünya cemedup tanrılık davası ettiği içun nice oldu sana bir kıssasın deyeyim….” (Eşrefoğlu Rûmî, Müzekki’n-Nüfus, s. 50)

“Dünyayı terk etmek her ibadetin başıdır.” (Rûmî, age, s.209)

“Dünya ahret adamlarına haramdır, ahret de dünya adamlarına haramdır. Dünya ile ahret her ikisi Allah adamlarına haramdır.” (s.209)

EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN DÜNYA İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİN  ÖZETİ:

Dünyayı sevmek hataların başıdır; dolayısıyla ateşten sakınıldığı gibi dünyadan da sakınmak gerekir. Dünyalık insanlarla beraber olmak ateş ile beraber olmak gibidir. Zerre miktarı dünya muhabbeti gönül şehrini fesada verir, iman nurunu söndürür. Nitekim dünyayı toplayanlardan biri Karun idi. Onun sonunun nasıl kötü olduğu malumdur. Dünya bir leş gibidir, onun peşinden koşanlar köpeklerdir. Burada benzer başka örnekler kaydetmek de mümkündür. Fakat yukarıdaki ifadeler, dünyaya ve ahrete yaklaşım biçimini göstermek için yeterlidir.

EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN GÖRÜŞLERİNE ELEŞTİRİLERİMİZ

Gerek yaygın olan İslam kültüründe, gerekse tasavvuf kültüründe dünyaya yaklaşım biçimi sorunludur. Dünya hakkındaki doğru yaklaşımları sadece Kur’an ve sahih sünnette bulabiliriz. Şunu öncelikle ifade etmeliyiz ki, okuduklarımızdan öğrendiğimize göre İslam kültüründe dünyayı Müslüman’ca imar etme, Müslümanların Müslüman’ca zengin olmaları noktasında yönlendirici, teşvik edici, fikir verici tek bir paragraf yer almamaktadır. Baştan sona okuduğumuz iki Osmanlı dönemi eserinde de buna rastlayamadık. Dünya sürekli kötülenmiş, lanetlenmiştir.

DÜNYAYI YARATAN ALLAH TEÂLÂ DEĞİL Mİ?

Ne yani, Allah dünyayı lanetlensin, ondan sakınılsın diye mi yarattı; terk edilsin, kâfirlere ikram edilsin diye elimize verdi! Esasen Kur’an dünya ve ahreti beraber zikrederek Müslümanların denge kurmalarını ve mutlu-huzurlu bir hayat yaşamalarını istemektedir. Kur’an dünyaya nasıl yaklaşılması gerektiğini, malı yönetmenin esaslarını bize öğretmiştir. Zekât, sadaka, güzel borç verme ve infak emirleri bunun belgeleridir. Zengin olmayan Müslüman nasıl mal verecek, borç verecek, sadaka verecek ve infakta bulunacak!

Hz. Peygamber (s.a.) mal yönetiminin, dünyaya nasıl yaklaşılması gerektiğinin canlı bir örneği olmuştur. Sahabe de öyle. Fakat asırlar sonra belli bir zihniyete sahip kesimler Müslümanlara, dünyayı terk etmeyi öğütleyerek dengeyi bozmaya çalışmışlar ve bunda muvaffak da olmuşlardır. Tıpkı hazırlanmış mükemmel bir yemeği kendilerine tahsis etmek için, o yemeğin zehirli ve kirli olduğunu ortaya atan açıkgözler gibi. Bunu yapınca herkes yemekten çekilir, sofra sonunda kendilerine kalır. Bugün Müslümanların durumu bundan farksızdır.

MADEM DÜNYA MEL’UNDUR…

erk edilmesi gereken bir varlıktır ve madem ateştir, neden Amerika, Avrupa ve diğer hâkim güçlerin Müslümanlar üzerindeki tasarruflarından, zulümlerinde şikâyet ediyoruz? Filistin, Karabağ ve Arakan için neden üzülüyoruz? Bunlar dünya değil midir? Biz evimizi yabancılara devrettik, sonra da evsiz barksız olmaktan şikâyet ediyoruz. Bilmek gerekir ki, İslam dışı unsurlar bu topraklarda tek bir Müslüman bırakmamak azmindedirler. Dünyayı terk etme felsefesi ile onlara bir katkı da biz vermemeliyiz. Güzel dünyamızda gücü onlara bıraktık, sonra zayıf olmaktan ve ezilmekten şikâyet ediyoruz. Fakirliğin fazilet olduğunu savunuyor, sonra da yoksulluktan, açlıktan, açıkta kalmaktan ve bir sürü dünyevi sıkıntılardan şikâyet ediyoruz. Tarih boyunca savunulan görüşler, yapılan menfi öğütler bizi tabii olarak kötü bir sonuca götürmüştür. Geri kalmışlık bizim bünyemize sokulan habis mikroptan kaynaklanmaktadır.

Eğer dünya ateş ise işte ateşten kurtulduk, fakat yurtlarımız ataşe veriliyor, yuvalarımız cehenneme döndürülüyor, bu felsefeye göre sonuca razı olmamız gerekir. Fakat durum böyle değildir. Dinimizin ilk temel kaynaklarında var olan zihniyet bu değildir. Dünya da bizimdir, ahret de bizim.  Dünya bize emanettir, terk edilmesi için bize emanet edilmedi, belki ev sahibi olmak için, fani hayatta içinde güzel işler yapmak, geçici olan hayatı güzel yönetmek için verildi. Dünyanın bir oyuncak olduğu Kar’an’da ifade edildi, fakat bu oyuncakla oynayalım diye bize verildi, biz de onu kâfirlere terk ettik. Bize düşen görev onun geçici bir emanet olduğunun şuurunda olmak, dünyaya ve dünya menfaatlerine tapmamaktır. Yeter artık! Dünyayı terk etmeyelim, menfaatperestliğimizi terk edelim. Malı Müslüman’ca kullanmayı öğrenelim.

 

Devam Edecek..

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.