islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5861
EURO
34,7910
ALTIN
2.509,72
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Kaos planları ve gençliğin kaybı

Türkiye, Osmanlı mirasına sahip büyük bir medeniyetin mirascısı olarak, hala batı medeniyetinin ve anlayışının yegane rakibidir.

Kaos planları ve gençliğin kaybı

Türkiye, Osmanlı mirasına sahip büyük bir medeniyetin mirascısı olarak, hala batı medeniyetinin ve anlayışının yegane rakibidir.

Prof. Dr. Sami Şener

Bazıları, bu değerlendirmemi aşırı bulabilir. Fakat, ülkelerin tarihi ve sosyal gelişmişliği açısından meseleye bakıldığında bu gerçek, daha açık bir şekilde görülmektedir. Osmanlı, İslam medeniyetinin en son ve güçlü temsilcisi olarak, diğer İslam toplumlarının güzel uygulamalarını bünyesinde yaşatmış, tarihin kaydettiği en insani medeniyettir.

Toplumların gerçek değerlerini bulmak:

Toplumların gelişmişliğini onların iktisadi, şehircilik veya teknolojik gelişmişlik bazında değerlendirenler, herhangi bir toplumun maddi, bayındırlık ve üretim kapasitesine ait dış yüzey fotoğrafını görürler. Halbuki, bir toplumun asıl gelişmesi, onların medeniyetlerine temel olan sosyal ve kültürel zenginliği ile belli olacak özelliklerdir. Adalet, merhamet, dostluk ve samimiyet gibi öğeler, toplumları ayakta tutabilecek iç dinamikler olarak karşımıza çıkarlar.

Dolayısıyla, insanı ve toplumları güçlü ve dayanıklı; aynı zamanda huzurlu yapan nitelikler; tarih boyunca kültür, ahlak ve dini özellikleri olmuştur.  Bu değer ve duyguların, bazı medeniyetlerde dini ve siyasi gruplar tarafından menfaatlere alet edilmesi, onların değerini hiçbir zaman düşürmez. Sadece, onları istismar edenlerin iki yüzlülüğünü gösterir.

İktisadi ve teknolojik gücünü kaybeden bir toplum, sıkıntılara düşebilir ve zorluklar çekebilir.  Ama,  sosyal, ahlaki ve kültürel özelliklerini kaybeden toplumlar; en önemli dayanaklarını kaybeder ve  tarihten silinirler.

Medeniyet adına, iki yüzlü ideoloji ve felsefeler:

Medeniyeti ve gelişmişliği bir silah gibi, toplumları birtakım güçlere bağımlı hale getirmeye çalışan ikiyüzlü ideoloji ve teoriler, müslüman toplumlardaki iç dinamikleri zayıflatma yoluna gitmişlerdir. Böylece, onları eşyaya, maddeye ve zevklere kurban ederek, yabancılaştırmaya ve yozlaştırmaya çalışmışlardır.

Geçmişte; birçok devlet ve  imparatorluklardan farklı olarak, sinsi ve içten pazarlıklı bir metot kullanarak, sosyal ve kültürel değerleri hedef alan tek medeniyet, batı’nın sömürge medeniyetidir. Kendinden başka, üstün ve doğru güç tanımayan ve tüm medeniyetlere tepeden bakan bu anlayış, birçok dejenerasyonun da kaynağı olmuştur.

Tarih boyunca şüphe uyandırmak, güveni sarsmak ve birliği bozmak uğruna her türlü yanlış bilgiyi, yalanı ve saptırmayı; doğruluk ve ilerlemek adına kullanmak suretiyle ahlak dışı amaçlarına ulaşmayı mübah görmüşlerdir.  

Bu metodlarıyla tarihteki en vahşi ve acımasız hareketlerden daha haince ve ahlak kurallarını hiçe sayarak, insanlığa leke düşürmüşlerdir. Bu karakter, türü; batının ilham kaynağı olarak bilinen ” Makyavelist anlayış” tır.

Tutumlarını, haktan ve insanlıktan yana göstermek için ” hürriyet, eşitlik, demokrasi, çağdaşlık, insan hakları ve modernizm kavramlarını kullanarak yapmışlardır ve hala bu maskeleri kullanmaktadırlar.

Gençleri doğru ve değerlerle aydınlatmak:

Bugün gençlerimizi, sahip oldukları ahlak ve kültür gibi değerlerinden uzaklaştıran ve onları sadece moda ve eğelenceye yönelten bir internet medyası vardır.  Gençleri kendi kültür ve değerlerine duyarsız ve hatta karşı dünyalara yöneltme çabaları, insanımızın karşılaştığı en büyük felakettir. Seks, çılgınlık, kuralsız yaşama gibi; sosyalleşmeye aykırı bir çok  hastalığıh, batı’dan  kaynaklandığını ilim adamları söylüyorlar. Bugün gençlerimiz, batılı kültür ve eğitim anlayışıyla duyarsız ve değerlerden uzak yaşamaya alıştırılmış;  kültür ve ahlak dünyalarından koparılmıştır.

Toplumlar, öyle basit ve gereksiz iş ve ilgi alanlarını medya tarafından yönlendirilmektedir ki, onların gençlerin nasıl bir dünyaya doğru kaydırıldığını anlayabilecek bilgi ve duyarlılıkları kalmamıştır.

Artık, gençlerin iç dünyalarına ulaşacak ve onları yönlendirecek  ne kavram dünyamız;  ne de onlarla rahatça anlaşabilecek kültürel ortaklığımız kalmamıştır. Oyun, eğlence ve sosyal medya ile afyonlanmış bir gençlikle karşı karşıyayız. 

Bu gençliği ikiyüz yıldır ortaya atılan yanlış ve yalan bilgi ve kültür dünyasından  korumak, sanal dünyanın sahte meşgalelerinden uzaklaştırmak zorundayız. Bunun yolu da onlarla beraber olmak, onları anlamaya çalışmak ve güzel  vakit geçirerek efsunlaşmış ortamlarından onları çıkaracak samimiyet ve bilgelik ile yaklaşmak gerekiyor. Bana kalırsa, bu tutumumuz,  onlar için son ve en önemli görevimizdir.?

Böyle bir görevi yerine getirecek hoca, ebeveyn ve eğitimcilerimiz; kendilerini az da olsa besleyen kültür dünyalarından tam kopmadığından; ellerinden kaymakta olan gençliğe doğruları anlatmak, kültür ve tarihimizin geçmişteki altın sayfalarından bilgi vermek zorundadırlar. Yalancı ve ikiyüzlü modern dünyanın, insanı ezen ve eşyalaştıran kaosunun kurbanı olmalarını engellemelidirler.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.