islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4195
EURO
34,8299
ALTIN
2.430,39
BIST
9.971,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
18°C

Kimlik Ve Değerler Arasındaki Münasebeti Anlamak

Kimlik Ve Değerler Arasındaki Münasebeti Anlamak
16 Kasım 2023 09:30
A+
A-

Her ferdin kişiliğinin farklı olması gibi, toplumların da tarihî, geleneksel, biyolojik ve dinî özellikleri se­bebiyle farklı “sosyal kimlikleri’’ vardır. Onların bu ayırt edici özelliklerini dikkate almadan; kültürlerin ve kimliklerin “kümülatif olarak” incelenmeye çalışılması, farklı toplum­lar için gerçekçi bir değerlendirme olamamaktadır.

Kimlik, ferdin kendisini tanımlamasının ve toplumdaki  konumunun ifadesidir. Kimliğin ferdi bir yönü olduğu gibi, toplumsal ilişkiler yoluyla kazanılan ve sürdürülen bir yönü de vardır. Çünkü ferdin kim olduğuna dair vereceği tek bir cevabı yoktur. Kimlik, psikolojik ve sosyolojik pek çok karmaşık sürecin iç içe geçmesiyle oluşmaktadır.

Kimlik konusu, insan veya toplumun karakterini oluşturan  temel değerler ile açıklanabilir.  Çünkü insanı ve toplumu başkalarından ayırt eden özellikler, fiziki olmaktan çok, kültürel ve manevi  özelliklerdir. Bunlar, davranış olarak ortaya çıkmadan önce, bir inanç, düşünce ve tutum olarak  insanın iç dünyasında belli bir biçim kazanır ve olayları değerlendirmede ölçü olurlar.

Kimliğin Sahiplenilmesi:

Kimliğin, sembolik bir olay olarak değil; insanın varoluşu ve hayattaki rolü ile ilgili bir yaşama anlayışı olduğu bilinmelidir. Aksi halde, kimliğin bu derece insan ve toplumlar üzerinde etki yapabilecek bir faktör olduğu anlaşılamayacaktır.

Değer ölçüleri, bir toplumun kendi tercihi, iç ahengi ve çabası ile elde edilmiş yüzde yüz “öz kaynaklar” olurken, bilgi birikimleri ise, gerektiğinde çeşitli medeniyet ve yaşama tarzlarından toplanmış, işlenmeye hazır faydalı materyaller topluluğudur

Bu bakımdan, bilgilerin salt akıl ile ortaya çıkması onun bir fonksiyonu iken; bilginin değer ile olan ilişkisi ve değerlerin bilgilere yön verebilme özelliği, çok daha özel bir çalışma alanını ortaya koymaktadır.

Sosyal kimliklere asıl özelliğini kazandıran din, ahlak ve gelenek gibi değerlerdir. Bilgi sistemleri de sosyal ve kültürel değerlere göre şekil alarak, insan ve toplumun bir parçası ve tamamlayıcı haline geldiğini görüyoruz. Değerlerin, özellikle insanın psikolojik ve sosyal dünyası ile ilgili olduğunu, ekonomik veya teknik faktörlerle ilgisinin ya dolaylı olduğunu veya olmadığını belirtmek gerekiyor.

Kimliklerin oluşum süreci  ve  bu oluşum sürecinde  belirleyici temel ” kalkış noktaları”  vardır.  Kalkış noktaları, kişiyi  var eden ve biricik kılan temel özelliklerdir.  Dolayısıyla bu kalkış noktasına ait  değerler ve idealler,  o kimliğin  birçok şeyi kendi çerçevesi içinde bir “anlam yüklemesine”  sebep olur.  Hadiselere anlam yüklemek, insanı kendi ruh ve akıl gerçeği ile hayat anlayışı olarak  bilgiyi yeniden ve şuurlu bir biçimde  idrak etmesi demektir.  Ve kimlik,  hayat anlayışı ve  bilgi birikimi ile  eşya ve hadiselere yön veren  belirleyici güç haline gelir.

ve dolayısıyla kimliği ile iletişimin sağlandığı gerçeğini  dile getirmektedir.

2. Kimlikte değişim ve değişim alanları

Her insan, kendi tutum ve davranışlarını bir kültür sistemine uydurmak suretiyle varlığını anlamlı bir hale getirme imkanına kavuşur. Böylece kültür, sosyal dünyanın kanunlarını belirleyerek; bunun dışına çıkmamayı tavsiye eder. Bu kuralların ihlali, sosyal sistemin zaafa düşmesi ve dengesini kaybetmesine yol açar.

Nasıl, şahsiyet krizi yaşayan biri, tutarlı davranışlar sergilemeyip “git-gel”ler içinde başkalarına benzeyerek hayat sürdürürse, sahte kimlik taşıyan veya kendi kimliğini yaşadığını zanneden muhafazakar kesimler içinde de “belirsizlik krizi” yaşanmaktadır. Bunun sonunda muhafazakar-modernist, milliyetçi-batıcı, muhafazakar-kapitalist, dindar-batıcı, yerli-rasyonalist, laik-gelenekçi gibi garip eşleşmeler ortaya çıkmaktadır

Şu anda Türkiye’de iki kimlikli bir toplum olarak yaşadığımızı biliyor ve bunun handikaplarını yaşıyoruz. Aslında, medya ve sosyal medyanın varlığı ile, ikiden fazla kimliklerin de oluştuğunu söyleyebiliriz. Bazen bir batılı gibi, bazen de bir Müslüman gibi, bazen de her iki farklı özelliği yaşayan “karma bir kimlik” sahibi olarak görünüyoruz.  Aslında iki ruhlu bir insan olmayacağı gibi, iki kimlikli bir toplum da olamaz. Dolayısıyla, iki kimlik arasında bocalayan “kimliksizlik” ten bahsetmek yanlış olmayacaktır. Bir manada, bu kimliklerden farklı kimlik ve yaşama özelliklerine bakarak da, kimlik gibi öne sürülen, çok sayıda kimliksizlik örnekleri ortaya çıkmıştır.

Kimliğin inşasında toplumun medeniyet felsefesi, ahlaki değerler ve içinde  doğduğu ve yaşadığı aile ve sosyal çevre etkili olmaktadır. Elbette bunları kendi ruhi ve fikri birikimiyle idrak eden insanın, tüm bu dinamikleri  özümseyerek değerler sistemine uygun bir sosyal tavır ortaya koyması gerekecektir.

Prof. Dr. Sami Şener

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.