islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Salı Az Bulutlu
19°C
Çarşamba Az Bulutlu
20°C

KURAN’DA ARINDIRMA KAVRAMLARI

KURAN’DA ARINDIRMA KAVRAMLARI
10 Ocak 2024 09:00
A+
A-

KUR’AN’DA ARINMAYI İFADE EDEN KELİMELER

Kur’an‘da arınmayı anlatan üç kavram var: Tasfiye, tathîr ve tezkiye.

1-Tasfiye;

Sözlükte “duru ve temiz olmak” anlamındaki ‘safv’ kökünden gelir; “süzmek, arıtmak, saf ve temiz hâle getirmek” demektir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab 8/257)

Kur’an’da Allah’ın bazı kullarını yüce görevler için seçtiği belirtilirken aynı kökten gelen ıstıfâ; seçmek, tercih etmek kelimesi kullanılmıştır. (Gramer açısından te tı’ya dönüşür)

De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına.” Allah mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları mı?” (Neml 27/59. Ayrıca bkz: Fâtır 35/32. Sâd 38/47. Âl-i İmrân 3/33)

Biz onları (İbrahim, İshak, Ya’kub’u) âhiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık. Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir.” (Sâd 38/46-47)

Peygamber (sav) “… Allah beni Hâşimoğulları’ndan seçti” buyurdu. (Müslim, Fezâil/1 no: 5938. Tirmizî, Menâkıb/1 no: 3605)

Bir hadis rivâyetinden geçtiğine göre Allah (cc) hz. Muhammed’i âlemlerin üstüne seçti (seçkin yaptı). (Buhârî, Enbiyâ/31 no: 3408. Husûmât/1 no: 2411)

Tasfiye’ terim olarak; nefsi kötülük (münker), günah ve bâtıl şeylerin kirlerinden temizlemek demektir. (Uludağ, S. TDV İslâm Ansiklopedisi, 40/127)

Kur’an’da bu anlamıyla ‘tasfiye’; daha çok tathîr (temizlemek) ve tezkiye (arındırmak) kelimeleriyle ifade ediliyor.

2-Tathîr;

Tahâret’ kökünden gelen ‘tathîr’; temizlemek, paklamak demektir.

Kur’an’da bir âyette ‘tathîr’ olarak, bunun fiil hâli ‘tahhara’ ise yedi âyette geçmektedir.

Bunlar hem maddî temizlik (tahâret) , hem de manevî temizlik (arınma) anlamında kullanılıyor. Mesela;

Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı (tahhara) ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” (Âli İmran 3/42)

Bir âyette Rasûlüllah’a hitaben; “… onları temizlemek amacıyla (tütahhira) mallarından zekât al…” deniliyor. (Tevbe 9/103)

Buradaki temizliğin manevî temizlik olduğu açıktır.

İşte onlar Allah’ın, kalblerini arıtmak (tathîr etmek) istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara Âhirette de büyük azab vardır.” (Mâide 5/41)

Namaz kılmak isteyen için abdest, cünüp olanın gusül yapmasını emreden, su bulamayanlara teyemmüm kolaylığı sağlayan âyetin sonunda şöyle deniyor.

…Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak (li-yutahhira) ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Mâide 5/6)

Âyetin başında cünüplükten yıkanmayı anlatan tahâret maddî temizliği ifade ettiği gibi, manevî temizliği de anlatır. Zira cünüplüğün bir de manevî kirlilik boyutu vardır. O kirin giderilmesi de ‘gusül’ adı verilen tahâret ile mümkündür.

Bedir Savaşı öncesi inen yağmurun tathîr (arındırma) amaçlı olduğunu Kur’an söylüyor.

Hani (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor;

sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu.” (Enfâl 8/11)

Savaşın başlamasından hemen önce Mekke ordusu Bedir kuyularını kuşatmış ve böylece Peygamber ordusunu susuz bırakmıştı. (Taberî, İbni Cerir, el-Câmiu’l-Beyan, 6/193. İbni Hişam, Siretü’n Nebeviyye, 2/667)

Burada tahâretin (tathîr’in) her iki anlamda da kullanıldığını görüyoruz. Allah’ın sahâbelerin kalbine indirdiği sekine (huzur, itminan) yeryüzünü temizleyen yağmura banzetiliyor.

Bu yağmur düşmanla karşılaşan kalplerdeki endişe, korku, tereddüt, şüphe gibi manevi rahatsızlık veren duyguları temizledi.

Allah (cc) Peygamber’in ev halkını (Ehl-i Beyt’i) tathîr etmek (arındırmak) istiyor.

… Ey Peygamberin ev halkı (Ehl-i Beyt)! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz (tathîr) yapmak istiyor.” (Ahzâb 33/33)

Buradaki tathîrin (temizlemenin) maddî temizlik olmadığı; Peygamberin ev halkının manevî kirlerden, ya da yüreği işgal eden, gaflete düşüren her şeyden arındırmanın kasdedildiği açıktır.

Âyette ‘tahâret’in hem fiil kalıbı, hem de ‘tathîr’ kalıbı yanyana kullanılıyor. Bu da temizliğin en ideal, en son noktasıdır ve “tertemiz, pirûpak, arı duru, pırıl pırıl yapmak” şeklinde anlatılabilir.

Hicretten sonra kurulan Mescid’te temizlenmeyi seven mü’minler vardı. “Onun içinde (mescid-i dırar’da) asla namaz kılma. İlk günden temeli takva üzerine kurulan mescid içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır.

Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.” (Tevbe 9/108)

Takva mescidinde temizlenmeyi seven mü’minler ile elbette maddî olarak suyla temizlenenler kasedilmiyor. Bunun bir kalp temizliği, bir manevi tahâret, arınma (tezkiye) olduğu açıktır.

Lût peygamberin davetine kavminin cevabı:

Onları (Lût’u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen (yetetahharun) insanlarmış” demelerinden başka bir şey olmadı.” (A’raf 7/82)

Lût kavminin işlediği günah şüphesiz insan fıtratına uymayan çirkin bir davranıştı. Lût’a inanan o günün müslümanları bu ve diğer günahlardan uzak kalarak temiz olmaya çalışıyorlardı. Ancak inkârcılar onların bu temiz kalışları ile alay ettiler.

Tathîr/tahâret, Kur’an’da maddî temizlik manasında da kullanılıyor. Mesela; İbrahim ve İsmail (as) Kâbe’yi temizlemeleri emredildi.

Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle (tahhir et)” diye belirlemiştik.” (Hac 22/26. Ayrıca bkz: Bekara 2/125)

Şu emir Rasûlüllah’a; “ve elbiseni (fe-tahhir) tertemiz tut. (Müdessir 74/4),

bu da müslümanlara yönelik:

Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine (yethurne) kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri (tetahharne) zaman, Allah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bekara 2/222. Ayrıca bakınız: Mâide 5/6)

Bu ayetlerdeki taharetin hem maddî-görünen hem de manevî bir tathîr-temizlenme olduğunu söyleyebiliriz.

3-Tezkiye;

Tezkiyenin aslı ‘ze-ke-ye/zekâ’ (keskin ze ile) fiilidir. Bu da sözlükte artmak, fazlalaşmak, çoğalmak, bereketlenmek demektir.

Aynı kökten gelen ‘zekâu’; dünyevî olsun, uhrevî olsun, Allah’ın bereketinden hasıl olan, ortaya çıkan büyüme veya artış (el-İsfahânî, R. el-Müfredât, s: 313) Kur’an’da bir defa geçiyor. (Nûr 24/21)

Bu kökten gelen ‘zekiyy’; temiz, günahsız, masum demektir. (İbni Manzur, Lisânu’l Arab 7/46) İki âyette geçmektedir. (Kehf 18/74. Meryem 19/19)

ezkâ’; daha temiz, daha nezih, daha arınmış demektir. Dört âyette geçiyor. (Bekara 2/232. Nûr 24/28. Kehf 18/19. Nûr 24/30)

zekât’; sözlükte; bereket, fazlalık, temizlik, ıslah olma hâli. Bir şeyin hâlis ve pak olması, bir şeyin özü demektir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab 7/46)

Tezkiye, ‘zekkâ’ fiilinin masdarıdır. Bu da sözlükte; artırmak, fazlalaştırmak, temizlemek (tezkiye etmek), arındırmak (pak etmek), malının zekâtını vermek demektir. (el-İsfahânî, R. el-Müfredât, s: 313)

(Tezkiye daha geniş açıklanabilir)

Hüseyin K. Ece

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE