islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3147
EURO
34,6684
ALTIN
2.409,50
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C

MASAL  

MASAL  
7 Temmuz 2023 10:30
A+
A-

İbrahim, teslim olmuş bir kul. Hacer, telsim olmuş bir muttaki kadın ve en önemlisi bir anne. İsmail, yaşından beklenmeyecek olgunlukta teslim olmuş bir çocuk. Tarihin arka odalarında, tozlu raflarda, kitaplarda unutulmuş; şimdilerde sanki esatirül evvelin babında anlatılan bir masalın olağanüstü kahramanları olarak algılanan şahsiyetler.

Öyle ya, bir baba hem de seksen altı yaşında evlat hasreti sona ermiş bir baba, o çok sevdiği çocuğunu; verdiği sözü yerine getirmek için kurban etmek için onu hazırlayacaktı. Yine evladını çok seven anne buna razı olacak;  o çocuk, o evlat da bu karara ses çıkarmayacaktı ve üstelik babasına: ‘ Ey babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.’ diyecek ve emre teslim olacaktı. Böyle bir olay ancak masallarda olurdu, değil mi?

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde’ diye başlayıp devam eden masallar, benim çocukluk anılarımın içinde hiç yer almıyor. Köy kökenli bir ailenin yedinci ve son çocuğu olarak dünyaya gelmiş biriyim ben. Kendimi fark ettiğim yaşlara geldiğimde ise masalların değil gerçeklerin dünyasında olduğumu düşünüyordum. Yanıldığımı sonraları öğrenecektim. Masal türünü öğrendiğimde de önceleri epeyce hayıflanmıştım doğrusu. Devlerin, ejderhaların, çok kötü ve çok iyilerin, Kaf dağının, Simurg’un olduğu masallar yoktu benim hatıralarımda. Çok sonradan da fark ettim ki aslında ben de pek çok masal dinlemişim. Âdem ile Havva’yı, Nuh Tufanı’nı, Yusuf ile Züleyha’yı, İbrahim ile Hacer’i, Bedir’i, Uhud’u, Hayber’in Fethi’ni, Hicret’i, Veda Haccı’nı ve daha birçok olayı, kişiyi bir masal havası içinde dinlemişim. Kimse kızmasın bana. Hanginiz o masal havasına maruz kalmadınız ki. Üstelik hepimiz bunları dinlerken çocukluktan çoktan çıkmıştık. Duygusallık, etkileyici ses tonları ve bolca gözyaşı sosuyla servis edilen bu olaylar herkes gibi beni de etkiliyordu.

Ancak büyümüştüm/k/. Masallara değil hakikatlere daha çok ihtiyacımız vardı. Yukarıda adını andığım olayların sosyal ve kültürel etkilerini, toplumsal dinamiklere katkısını görmek gerekiyordu. Hayallerden hayatlara geçmek gerekiyordu, bugün gençlerin dilinde dolaşan şekliyle. Her bir vakıanın sosyolojik, psikolojik, ekonomik hatta varsa askeri yönü en ince ayrıntısına kadar incelenmesi ve bunlarla bağlantılı bir kazanımlar listesi oluşturulmalı ki ders alınan ve tekerrür etmeyen bir tarih bilinci, bir inanç bilinci ve birliği oluşturulabilsin. Değerlerimizi masal formundan çıkarmazsak eğer birileri çıkar gözümüzün içine sokarcasına ‘Şeytan Ayetleri, ‘Cebellavi Sokağının Çocukları türünden saçmalıkları yazar, üstüne de Nobel Edebiyat ödülünü de alır. Biz de onları bir şey olmamışçasına izleriz ya da dinleriz. Çıkan kısık ve cılız sesleri de takan olmaz zaten.

Peki, masal olmasın mı hayatımızda?  Olmalı tabii ki. Mutlaka olmalı. Çocuklarımızın özellikle belirteyim çocuklarımızın masala çok ihtiyacı var. Onların daha geniş bir hayal dünyasına sahip olmaları açısından çok önemlidir masallar. Bu alanda çalışan ve çok emek verdiklerine inandığım Cahit Zarifoğlu’nu ve Mevlana İdris Zengin’i rahmetle anıyor; Mustafa Ruhi Şirin, Mustafa Ökkeş Evren ve İsmail Karakurt’a saygılarımı iletiyor, ömürlerinin sağlıklı; yazılarının da daimi ve uzun soluklu olmasını diliyorum. Tarihimizin önemli olayların farklı kalemler tarafından farklı formlarda yazılması, hatta güçlü senaryolar ve sağlam oyuncu kadrosu ile usta yönetmenlerce film ya da dizi haline getirilmeleri hafızalarda daha çok yer etmelerini sağlayacaktır. Geçmişte yapılmış çalışmalar var elbette ama onların işlediği konular da yeniden ele alınıp modern teknolojiden de yararlanılarak daha başarılı ürünler ortaya çıkarılabilir.

Olayları ve hayatı muhatabımızın yaşına, ruh haline hatta eğitimine göre anlatmalıyız. Çocuklara ağır dini mevzular, yetişkinlere de masallar anlatmaktan vazgeçelim. ‘İnsanlara akıllarınca hitap etmek gayretinde olalım.  Yazıyı Mevlana İdris Zengin’in Masal şiirinden bir bölümle bitirelim.                                                                                                                                                                                 

Masal dünyanın bittiği yerde başlar
Biliyorum eski zamanlarda değiliz artık
Ve masallar böyle anlatılmaz
Biliyorum ben hiç masal yazmazdım
Dünya sisteminin hepimize anlattığı masal
Kötü olmasa bu kadar                                                                                                                        

…                                                                                                                                                   

Her şey için tek şey diliyorum
Allah’ın gülleri yakamızı bırakmasın                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                

EYYUP YÜKSEL

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.