Yazımın başlığı “Bizler Toplumun Vicdanıyız MÜSLÜMAN “SANA NE, BANA NE” DİYEMEZ” şeklinde idi. Bazen saldırının benzeri ile cevap vererek adalet hakkımızı kullanmamız gerekiyor. Çünkü insanlık çizgisini koruyamayanlara adalet gerek.
Okuyucumuz, Fatih Altaylı denilen düzeysiz herifi tanımaz. Atatürkçülük gibi reyting amaçlı gazetecilik de onun tapındığı putudur. Sanılanın aksine vazifelidir de. Bu sebeple kendisi gibi görevli olan hurafeci Cübbeli ile saatlerce süren program yaptığı gibi ateist Celal Şengör ile de yapmıştır.
Bu kaba adam, seviyesizliğini gösterircesine yılbaşı kutlamalarının değerlerimizle çatışarak yapılmaması uyarısında bulunan bizim gibi insanlara ULAN SANA NE şeklinde görsel hezeyanlarda (saçma sapan sözler) bulundu.
Ey Fatih Altaylı! “Kutlama Özgürlüğü Var, Eleştirme Özgürlüğü Yok Mu?”
Sanırsınız ki biz bu herifin mekânına gidiyor, kör kütük sarhoş olup saldırganlaşmasına mani oluyoruz.
Fatih Altaylı gibi daha önce bizim Ahmet Hakan da, Metin Feyzioğlu da laflar etmişti. Ama Metin Feyzioğlu’nun yazısı Saray ise Fatih Altaylı’nın hezeyanları o sarayın tuvaleti gibi olmuştur.
Ahmet Hakan’ın yazısı seviyesizdi ama Metin Feyzioğlu daha samimi idi. Onun “Kardeşim” ifadeleriyle başlayan yazısına aynı şekilde zarif bir dille cevap vermiştim.
Bu yazımı sunuyorum:
Bizim müftü oğlu, İmam Hatip kökenli Ahmet Hakan 30 Haziran 2020 tarihli Hürriyet’te yine döktürmüş. Ama çoğu defa olduğu gibi yine cehalet sergilemiş. Bir Müslümanın kaleminden çıkamayacak laflar etmiş…Okuyalım:
[“SANA NE?”
İSTEYEN içki içerken fotoğraf çektirir, isteyen çektirmez… Sana ne?
İsteyen içki içerken çekilen fotoğrafta içkiyi saklar, isteyen saklamaz… Sana ne? İsteyen içmez, isteyen içer… Sana ne?
İsteyen içtiğini belli etmek istemez, isteyen ister… Sana ne? “]
Seninle dil birliği yaparak “Sana ne” diyelim de, Yüce Rabbimizin Kur’ân-ı Kerîm’in örneğin Al-i İmran suresindeki şu buyruğuna ne diyeceğiz?
“İçinizden iyi ve yararlı olana davet eden, doğru ve iyi olanı emreden ve kötülüklerden sakındıran bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa erenler onlardır. ” (Al-i İmran 3/104)
Bu ve benzeri Kur’ânî buyruklar varken Hak karşısındaki iki yüzlüler gibi sağırlaşıp körleşecek miyiz? (Bak. Furkan 25/73)
Ahmet Hakan’a tam da yükleneyim derken birden aklıma dört yıl önceki bir yazım geldi. Sayın Metin Feyzioğlu Ahmet Hakan’dan daha derli toplu bir yazı yazmıştı. Aynı şekilde “Sana Ne?” başlıklı olan bu yazıya, bir gün sonrasında yazdığım 29 Aralık 2016 tarihli yazımla cevap vermiştim. İşte o yazım:
Metin Feyzioğlu kardeşimin sitesinde yayınladığı ve ODATV’ nin de alıntıladığı yazısı şöyle:
“Bak kardeşim, bırak insanların yeni yıl kutlamalarına karışmayı. Sana ne? Bunca acıya, ölüme, felakete rağmen bu ülkenin insanları yeni yıla umutla sarılmaya çalışıyorsa, tebrik et onları. Sana hala kardeşim diyorum. Niye? Çünkü aynı Milletin fertleriyiz, birbirimize ihtiyacımız var. Vatandaş yılbaşını niye kutlamasın? Yeni umutları niye heyecanla karşılamasın? Zor geçen bir yıl sonunda bitti, niye demesin? Sana ne! Bi düş insanların yakasından. Vatandaş isterse kutlu doğumu da kutlar, kandili de kutlar, yılbaşını da kutlar. Yasak mı? Sana mı soracak? Sen müfettiş misin? Niye gösteriş yapıyorsun? Emin ol bu ülkenin bütün insanları askerine, polisine dua ediyor, şehitleri için ağlıyor ama umuda da sarılmak istiyor, umuda…
Ne o öyle okullara yazılar, yasaklamalar, milli manevi değerlerimize aykırıdır lafları? Yeni gelen bir yılı karşılamanın, eskisine güle güle demenin nesi milli manevi değerlerimize aykırı olsun? Konuyu saptırıyorsun. İşi başka yere çekmek istiyorsun. Farkında değil misin, milleti bölüyorsun. Milleti bıktırıyorsun. Hem bir şey daha söyleyeyim, milyonlarca insana “başkanlık sistemi geldiğinde bunlar nefes almamıza bile karışacaklar” dedirtiyorsun.
Görüyor musun ne yapıyorsun? Yapma, artık yeter. İnsanların kutlamasına karışma, umutlarına katıl, sevincini paylaş. Haydi…”
Feyzi oğlu Kardeşim! Seni yakından tanımadığım için İslâmî inanç ve yaşam çizgisinde birleşmiş mümin kardeşler miyiz bilmiyorum. Ama yerdeki ve göklerdeki varlıkların hizmetine sunulduğu, en güzel kıvamda ve ebedilik takdir edilerek sorumlu varlıklar şeklinde yaratılmış insanlar olduğumuz için doğuştan insan kardeşliğimiz olduğunu iyi biliyorum. Bu sebeple ben de sana kardeşim , diyorum.
Kardeşim! Senin kullandığın yöntemle ben de sana “ Sana ne kardeşim “ demeyeceğim. Çünkü özgürlük anlayışıma aykırıdır. Düşünmüşsün, ifade etme gereğini duyarak kendince uyarıda bulunmuşsun. Yazınızın özüne katılmamakla birlikte samimi beyanlarınız için müteşekkirim.
Kardeşim! İslâm’ın amaçladığı hukuki ve sosyal adalet gerçekleştirilemediği için fırsat eşitliğinin tam olarak sağlanamadığı toplumumuzda biraz da tembellikleri ve atılımsızlıkları sebebiyle insanlarımızın mustarip oldukları açıktır.
Batı emperyalizminin açtığı yaralar da elemlerimizi artırmaktadır.
Ümitlerimizi yeşertmeye, geleceğe güvenle bakmaya ve mutlu olmaya muhtacız. Millet olarak bu durumda iken aramızdan birileri de senin gibi düşünerek insanlarımızı uyarma gereğini duyuyor ve Rabbimizin yüklediği “Hak’ka çağırma ve Batıl’lardan sakındırma ” görevini yapabilmek için şöylece çağrıda bulunuyor:
Kardeşim! Senin de kutlamalara, ümitlerini tazelemeye ve bu arada eğlenmeye ihtiyacın var. Ama gel, sen bunu İslâmî şahsiyetini zedelemeden, milli değerlerinle çelişmeden yap. Bütün şerlerin kaynağı olan alkollü içkilere yönelmeden; zaten gereğince kullanamadığın aklını yitirerek çevrene zarar vermeden yap. Mutluluğu başkalarının kayıpları üzerinde aramak olan kumarlara düşmeden; zinalara , haram türden mûsikilere-eğlencelere ve israflara bulaşmadan yap.
Pek çok hurafemiz var, her an yardıma gelebileceğine inandığımız Mevlanalar, İbn-i Arabiler ve Geylâniler varken bir de bunlar Noel Baba efsanesini katma , putperest ayinlerinden mülhem hindi kesme ve çam devirme ritüellerini ilave etme.
Son asırlarda bilimde ve teknolojide geri kaldığımız için kültür ithali sonucu Hicri takvimimizi yitirdiğimizi ve Tanrının doğumu batıl inancına dayalı Gregoryan takvimini kullanmaya mecbur kaldığımızı bil. Geri kalmanın ve kahır çekmenin bir önemli nedeninin de taklitçilik olduğunu unutma.
Ümitlen ve eğlen ama bunu 31 Aralık gecesine şartlanmadan ve meşru ölçülerimizden sapmadan yap.”
İşte Böyle M. Feyzioğlu Karadeşim, milyonlarımız içinde toplumsal sorunlarımızla dertlenen çok az insanımız kaldı. Bu sebeple “sana ne” demeyelim. Duyarlılıklarımız sebebiyle birbirimizi tebrik de edelim. Ama bunu birbirimizi kırmadan, birlikteliğimize gölge düşürmeden yapalım. Nice mutlu senelere…”
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ