islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
17°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

İstanbul Seçiminin İptali, Batı’nın Kinini Debreştirdi

İstanbul Seçiminin İptali, Batı’nın Kinini Debreştirdi

Avrupa ülkeleri, son yıllarda Türkiye düşmanlığını iyice tırmandırdı. Hemen hemen tüm Batı ülkeleri, kendi seçimleri ile ilgili propagandalarında bile Türkiye’yi, iç siyasetlerine malzeme yaptı.

            Mesela Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmadan bir gün önce, finale kalıp seçime girecek olan iki rakip aday Marine Le Pen ve Macron, yaptıkları televizyon programında Türkiye aleyhtarlığını iç politikalarına malzeme olarak kullanmışlardı. Hatta Macron, “Ben cumhurbaşkanı olursam, Fransa’yı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Putin’e karşı koruyacağım” demişti. 

            Trump, seçim propagandaları süresince ırkçı ve ötekileştirici söylemleri arasında, Müslümanları ülkeye almayacağını ve onlara hoşgörülü olmayacağını söyledi. Koltuğa oturduğunun hemen akabinde, Amerika’ya Müslüman girişini yasakladı. Ne var ki, mahkeme bu kararı durdurdu. Geçtiğimiz yılda Kudüs’ün, İsrail’in başkenti kararını imzalayarak Müslümanları kalbinden vurdu.

            Almanya’da da 24 Eylül 2017 tarihinde yapılan Federal meclis seçimleri dolayısıyla, zaten var olan Türkiye düşmanlığı tavan yaptı.  Seçim öncesi, Hıristiyan demokrat bir parti olduklarını söyleyen Angela Merkel ile sosyal demokrat olarak bilinen Martin Schulz, televizyonda kozlarını paylaşırken, halledilmesi gereken iç sorunları ile ilgili çözüm önerileri sunacakları yerde, görünüşte dünya görüşleri birbirine zıt iki parti lideri, Türkiye ve Erdoğan aleyhtarlığında ittifak halinde idi. Camilerin kapatılmasında, Türkiye’den din görevlisi gönderilmesinin engellenmesinde aynı görüşteydiler. Merkel, “Ben hiçbir zaman Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesini istemedim” derken, sosyal demokrat lider Schulz da “Ben başbakan olursam, Türkiye’yi Avrupa Birliğine aldırmayacağım” demişti.  

Özel bir Fransız televizyonunda Defarges (Defarj) adında bir siyaset bilimci olan ve birçok Fransız siyasetçinin hocası olduğu söylenen ve Fransa’da özgül ağırlığı fazla olan İslam ve Müslüman düşmanı bir kefere; “Erdoğan öldürülmeli, suikast yapılmalı, iç savaş çıkarılmalı” demişti.

Şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK’ca iptal edilip yenilenmesi kararı ile aynı düşmanlıkları tekrar nüksetti. Mesela Alman Meclisi Başkanvekili Claudia Roth, “İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi bir savaş ilanıdır” dedi.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye moderatörü olmasının yanı sıra sıkı bir Türk düşmanı olan Kati Piri “Bu, Türkiye’de seçimler yoluyla iktidarın demokratik değişiminin güvenilirliğinin sonu demek” ifadelerini kullandı.

Sam amca ABD de, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edilerek yenilenmesi kararını “not ettiklerini” ifade buyurarak (!) şunları söylemiş; “Yüksek Seçim Kurulu, belediye başkanlığı seçim sonuçlarını onayladıktan sonra, seçimin yenilenmesi kararını aldı. Biz, Türkiye’nin diğer dostları gibi bu olağanüstü kararı not alıyoruz.”  

Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, YSK’nın kararını AB müzakereleriyle ilişkilendirdi. “Demokratik seçimleri kabullenmeyenlerin AB’de yeri yoktur” diyen Kurz, Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana hızlı adımlarla AB’den uzaklaştığını öne sürdü ve “Türkiye’de fikir ve basın özgürlüğü sistematik şekilde sınırlanıyor” ifadesini kullandı. Hâlbuki bu başbakan dönüp ülkesine bakmalıydı. Çünkü Avusturya Anayasa Mahkemesi, Avusturya’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini iki yıl sonra iptal etmişti. Seçim, 2018’de yenilenmişti.

Belçika’nın Limburg eyaletinde yer alan Bilzen şehrinde yapılan son yerel seçim sonuçları, oy sayımında hata yapıldığı gerekçesi ile Yüksek Mahkeme tarafından iptal edildi. Geçtiğimiz yıl 14 Ekim’de yapılan yerel seçimlerde oy sayımında hata yapıldığı gerekçesi ile Yeşiller Partisi ve yerel Bilzen ile Durur Duyanlar Partisi itirazda bulunmuştu. Bilzen’de seçmenler, 16 Haziran 2019’da tekrar sandık başına gidecek.

Görüldüğü gibi seçim iptalleri Batı’da olursa kimsenin gıkı çıkmıyor. Yolsuzluk ve oy hırsızlığı nedeniyle Türkiye’de olunca “Kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” hepsi bir araya geliyor. Burada Ak Parti adayı kazansa da iptal edilseydi bütün bu İslam düşmanı güçler “Hukukun zaferi, Türkiye’de demokrasinin geldiği üstün seviye” naraları atacaklardı. Bütün bu hinlikler size bir mesaj vermiyor mu? Mesela “Bu konuda Batı ne diyorsa tersi doğrudur” gibi.

 Avrupalının Türk ve İslam düşmanlığını sıralamakla bitiremeyiz. Onbirinci asırdan beri bunlarla hesaplaşmamız hiçbir zaman bitmemiştir. Selçuklunun yıkılmasında, Osmanlının dağılmasında bunların kirli ihtirasları vardır.  

Rasulullah (s.a.v) “Küfür, tek millettir” diye boşuna demiyor. Yüce Allah, K.Kerim’de bunların iç röntgenlerini ve MR’larını deşifre ediyor. Onlar, Müslümanların asla gelişmelerini ve kendi seviyelerine çıkmalarını, demokrasi ve insan hakları, din ve vicdan hürriyeti, yaşama hürriyeti, ifade hürriyeti gibi birçok insanî değerlere sahip olmasını istemezler. Bu kavramları dillerine dolasalar bile bunları kendilerinin dışında olanlara/Müslümanlara çok gören ve içlerinde kin aysbergleri taşıyan ve Müslümanların başardıklarını gördükçe de kudurarak kinlerinden parmaklarını ısıranlar olduğunu açıklar Kur’an…. Onlara “KİNİNİZLE GEBERİN” dememizi ister. Buyurun, Âl-i İmran suresindeki o ayetlere kulak verelim:

Ey iman edenler! Sizden olmayan kişileri sırdaş edinmeyin. Onlar sizi yoldan çıkarmak için ellerinden gelen hiçbir çabayı esirgemezler ve sizi sıkıntıda görmekten hoşlanırlar. ŞİDDETLİ ÖFKE, AĞIZLARINDAN TAŞMAKTADIR; KALPLERİNDE SAKLADIKLARI İSE DAHA DA BÜYÜKTÜR. Aklınızı kullanırsanız, size ayetleri açıkladık. Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında “inandık” derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: “KİNİNİZLE GEBERİN.” Şüphesiz Allah, içinizde saklı duranı bilendir. Eğer bir iyilikle karşılaşırsanız bu onları üzer; başınıza bir kötülük gelince de memnun olurlar. Ama eğer zorluklara karşı sabreder ve samimi davranırsanız, ruh olgunluğu gösterirseniz, onların hileleri size hiçbir zaman zarar veremez. Zira Allah onların bütün yaptıklarını kuşatıcıdır.” (Âl-i İmran:118-120)

İşte bu haçlı ittifakı, AB görüşmelerinde Türkiye’nin yüzüne karşı “Şu kriterleri yerine getirdiğinizde tam üyeliğe geçecekseniz” diye janjanlı sözler sarfederek 31 Temmuz 1959’dan beri altmış yıldır kapıda bekletmeleri, Nato üyesi olan Türkiye’yi teröre karşı verdiği mücadelede yalnız bırakmamaları gerektiği halde teröristleri bağırlarına basmaları ve küresel terörist ABD’nin, bir PKK uzantısı olan PYD’ye tırlar dolusu silah yardımı yapması, ayette beyan edilen ikiyüzlülüklerini,  kalleşliklerini ve içten pazarlıklarını ortaya koymaktadır.

Bu kefere sürüsünün uluslararası değerlere bağlılığı, cahiliye dönemi putperestlerinin helvadan yaptıkları putlarına bağlılığı gibidir. Acıkınca yerler.

Sizin anlayacağınız, haçlı seferleri bitmemiştir. Asrın araçlarını kullanarak değişik versiyonla çağdaşlaşmış şekliyle devam etmektedir ve edecektir de… Hak batıl mücadelesi Habil-Kabil’den beri sürmektedir, sürecektir de… Öyleyse AB haçlı ittifakına karşı İslam Birliği de bir şekilde kurulmalıdır ve inşallah kurulacaktır da…

Kısacası; küfür tek millet olduğu için, Müslümanlar lehine bu binbir suratlılardan insaf ve merhamet beklemek ham hayal olur. “Onların dinlerine tabi olmadıkça Yahudi ve Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar” (Bakara:120) ayeti bu gerçeği bize haykırmaktadır. İslam âlemi Ümmet bilincine ulaşıp kenetleninceye kadar, vahşet görüntülerini seyrettikçe buğzederek diş gıcırdatmaktan ve gözyaşı dökmekten başka şimdilik yapacağımız yok gibidir. Yarabbi! Bizi kendimize getir.

Musab SEYİTHAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

ETİKETLER: Yerel Seçim
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.