islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

ANNEYE BAĞIMLI ÇOCUKLAR

ANNEYE BAĞIMLI ÇOCUKLAR

Bazı çocuklar annelerine bağımlıdır ve bu durum annelerin hoşuna gidebilir. Çünkü anne çocuğunun bağımlılığını sevgi bağlılığı ile karıştırır. Ancak bağımlılık, çocuğun her işini annenin görmesi sonucu çocuğu özgüvensiz, çekingen ve tembel olmaya itme durumudur. Bağımlı çocuk özgür davranamaz, sosyal ortamları sevmez, kaygılıdır, konfor alanından uzaklaşamaz. Çünkü anne çocuğun her işini görerek,  onun adına karar vererek, onu her durumdan koruyarak çocuğa “sen yetersizsin” mesajı vermiştir. Anne çoğu zaman bunu bilinçli yapmaz. Bazen çok kaygılı olduğu için, bazen kıyamadığı için bazen de ilgisiz anne olmakla suçlanacağı için yapar. Sonuç olarak çocuk “ben yetersizim” mesajını alır ve artık buna uygun davranmaya başlar. Kendi işini göremez, arkadaş ilişkilerini yönetemez çünkü karşılaştığı durumlarda ne yapacağını bilemez ya da yanlış yapmaktan korkar. Kendi davranışları sonucu çocuğunu bağımlı hale getiren annelerse bir süre sonra “Çocuğum okulu sevmiyor, arkadaş ilişkisi kuramıyor, yanımdan ayrılmıyor” gibi şikayetlerde bulunurlar. İşte bu durumun yaşanmaması için bizler ebeveynlere bağımlı çocuk yetiştirmeyin uyarısında bulunuyoruz.

Çocuk 2 yaşına kadar her konuda anneye bağımlıdır. Kuran’ı Kerimde de tavsiye edilen iki yaşına kadar ki emzirme süresinden sonra çocuk bağımsızlığını kazanmak ister. Çünkü çocuk artık bu dönemde kendini tanımaya, keşfetmeye başlayacaktır. İşte tam burada ebeveyne düşen çocuğuna kendisini doğru keşfedebilme, yeteneklerinin farkına varabilme ve özerklik duygusunu geliştirme fırsatını sunabilmektir. Çocuğa sen yetersizsin mesajı değil tam tersine sen yeterlisin, yapabilirsin mesajı vermektir. Bunun için ben ebeveynlere öncelikle yaşanılan ortamın çocuğa uygun hala getirilmesini tavsiye ediyorum.. Çünkü ortam kurulmazsa çocuk yapamaz, çocuk yapamazsa anne yapar, anne yaparsa çocuk denemez..bu döngü devam eder.

Misal yaz günü susayan dört yaşında bir çocuk düşünelim. Eğer su dolu sürahi camdan ve çocuğun uzanamayacağı yükseklikteyse çocuk su içmek için annesinden yardım istemek zorundadır. Yardım istemedi, ben yaparım diye düşündü diyelim, sürahiye uzandı sürahi ağır olduğu için düştü ve kırıldı. Anne “Niye benden istemedin, sen alamazsın ki” diye tepki verdi. İşte bu durumda çocuk kendi işini görmek istediği için suçlu duruma düşer ve bir daha kendi işini görmeye kalkışmaz. Ama ortam “bu evde kendi işini görmesi gerekli bir çocuk var” bilinciyle düzenlenirse, sürahi çocuğun erişebileceği bir yerde ve kırılmaz maddeden yapılmış olur. Çocukta kendi işini kendi görmeye alışmış ve ben yaparım duygusu geliştirmiş olur.

Çocuğu bağımlı yapan tek durum öz bakım becerilerinin karşılanması değildir elbette. Sorumluluk verilmeyen, bedel ödetilmeyen tüm durumlar, yaşam ortamları, çocuğa “sen yetersizsin, onay almadan hareket etmemelisin, senin bir sorumluluğun yok” uyarısında bulunmaya devam eder. Sonuç olarak deneme fırsatı elinden alınmış çocuk,  bağımlı olmak zorunda bırakılır. Aslında bağımlı olan çocuk değil annedir. Annenin kaygıları, annenin fazlaca fedakarlığı ve düşkünlüğü sonucu oluşan, annelerinde başlarda sevgi bağlılığı sandığı bu durum bağımlılık adlı bir sorun olarak karşımıza çıkar. Ve bu gününün bağımlı çocukları yarının sorun çözemeyen, sorumluluk alamayan yetişkinleri olmaya adaydır.

MUHAMMED HALİL YAZAR

Muhammed Halil Yazar, Elazığ’ın bir ilçesinden lgs ikincisi olmuş pırlanta gibi bir ergen genç. Muhammed yayla hayatı yaşadıklarını bunun zor olsa da rızıklarının kaynağı olduğunu, keçi otlatırken serin yerlerde ders çalışabildiğini, ailesinin ona çok destek olduğunu, telefonunun olmadığını, bu dönemde televizyonu da kaldırdıklarını anlattı. Hocalarının büyük desteğinden bahsederken “İstediğim çalışma kitaplarını bulup getirttiler” ve ailemde bana çok destek oldu dedi.  Dikkat eksikliğinden yanlış yaptığı sorudan “o da nazar olsun” diye bahsetti. Tüm bunları anlatırken mikrofona uzanan kardeşine “Ayıp oluyor” diye uyarıda da bulundu. Muhammedi hayranlıkla dinledim. Konuşurken yüzünde mutluluk vardı ama ne bir heyecan ne bir dil sürtmesi ne de bir şimdi ben ne diyeceğim durumu yoktu. Asla şımarık olmayan bir özgüvenle başarısının nedenlerini anlattı.

Maşallah maşallah dedim, ne güzel yetiştirmişler seni. Ailen seni lgs ye hazırlarken, rızkınız için aldığın sorumlulukları bir kenara bırakmanı isteyip “Sen yeter ki sınava çalış” dememişler. Sosyal hayatından koparmamışlar seni. Pekte fazla sosyal aktivitesi olmayan Elazığ yaylasındaki evinizden belki de tek keyifleri olan televizyonu da kaldırmışlar. Ailen yayla hayatının zorluğuyla mücadele ederken seni uzak tutmamış bu durumdan, sen de görmüşsün ki “Yayla hayatı zor, okumak zorundayım” diyebiliyorsun.

Muhammed ve ailesi bizlere örnek olsun derim ben. Yorulurlar, beceremezler diye doğru düzgün sorumluluk vermediğimiz, kıyamadığımız için namaza kaldırmadığımız çocuklarımıza, tablet televizyon bağımlısı oldular diye şikayet edipte elimizden telefonu bırakmayıp evlerimizden televizyonu kapatamadığımız, bir kitap okuma düzeni kuramadığımız bizlere örnek olsun.

Şeyma DEMİRCAM NAMAZCI

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.