islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

ATALAR KÜLTÜ VE BİZLER

ATALAR KÜLTÜ VE BİZLER
3 Kasım 2023 09:00
A+
A-

İki Resim Ve Bir Soru

Değerli okuyucu,  bir dostum iki resim göndermiş ve: “Bu resimler hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye de sormuş. O resimlerden birinde, bir mürit, sarıklı, cüppeli bir şeyhin önünde eğilmiş, onun elini öpüyordu. Diğer resimde ise Prof. Unvanlı ünlü bir adam, bir heykelin önünde oturmuş, heykele derdini arz ederken görünüyordu.  Bendeniz de bu iki resme bakarak o anda aklıma gelenleri yazdım. Malumunuzdur ki bu dünyada iki şey sonsuzdur; biri güzellikler ve biri de yorumlardır. Sizler de o resimleri gördüğünüzde mutlaka farklı yorumlar yaparsınız.  Lütfediniz, şimdi bu fakirin yorumunu okuyalım lütfen.

Değerli Dostum…!

Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, inandığımız dini bizlere tebliğ eden Peygamber (s.a.v), çok mütevazı idi; kendisini, “kuru ekmek yiyen bir kadının oğlu veya Allah’ın kulu…” olarak takdim ederdi. Elini, ayağını da asla öptürmezdi.

Böyle bir Peygamberin getirdiği dine inananlar, bir takım dede ve babaların ve ya siyasi liderlerin türbelerinde hacet duaları yaparken ilginç fotoğraf karelerinde yer alıyorlar. Böylesi görüntüler bendenize “atalar kültü” kavramını hatırlatıyor.

Atalar Kültü?

Bu kavramı şöyle tarif ediyor kitaplar: “ Başta dini veya siyasi liderler olmak üzere ataları kutsamaya ve onlardan kaynaklı sosyal, kültürel yapıya sıkı sıkıya sarılmaya dayalı geleneklere, atalara tazim ve tapınmaya denir atalar kültü.”  Ölmüş atalara çeşitli yiyecek, içecek ve hediyeler sunmak, onların adına büyük taşlar dikmek; heykeller ve maskelerle onları temsilî olarak canlandırmak da atalar kültünün somut örneklerinden kabul edilir. Günümüzde dahi, Uzak doğu ülkelerinde ve Çin’de bunun çeşitli örneklerini görmek mümkündür.

Yüzyıllar önce Orta Asya’nın bozkırlarından Anadolu’ya göçüp gelmişiz bizler. Şamanizm’i bırakıp İslâm’a gönül vermişiz. Lakin atalara, dini ve siyasi büyüklerimize sevgi ve saygı konusunda bazen dozu ayarlayamıyoruz galiba. 21. Yüzyılda, uzay çağında bu ayarsızlığımızı gösteren birçok belgeler görüyor, videolar seyrediyor, TV. ekranlarında sohbetler dinliyor ve bir zamanlar Hz. Peygamber (s.a.s)’e: “Biz atalarımızı hangi yol üzere bulduysak o yoldan gider, o yoldan ayrılmayız” diyerek atalarına aşırı bir şekilde bağlılıklarını ifade edenleri hatırlıyoruz.

“Kimsiniz?” sorusuna, “Siyaset, ideoloji, İslam dışına çıkmış cemaat ve tarikatlar üstü bir insanım,” cevabını veren dostlarımız olduğu gibi, zihinsel yapısı fanatizme kaymış; koyu bir atalar kültüyle yoğurulmuş dindaşlarımız, dostlarımız, hemşerilerimiz, komşularımız da var.. Bizler böyle bir dünyada yaşarken, birileri de, dindaşların, ırkdaş ve dostların arasına dinamit koymak için çok ilginç hile ve desise yollarına başvuruyorlar.

Geleceğin tarihçileri, yaşadığımız bu günleri yazarken: “İNTERNET’ten önce veya İnt’ten sonra.” diye not düşerler sanıyorum.  Zira bizler, iletişim araçlarının zirveye ulaştığı böyle bir zamanda; bir MİLAT noktasında yaşıyoruz. Onun için son derece dikkatli, eskilerin deyimiyle müteyakkız olmak zorundayız. Atalarımıza saygı ve vefa duygularımızı koruyup gösterirken; KÜLT Kuyusu’na düşmemeye çalışmalıyız. Birlik ve beraberliğimizin, dini ve milli kültürümüzün düşmanlarına fırsat vermekten sakınmalıyız.

Kimlik Ve Kişiliğimiz

Bir kimlik ve kişiliğimiz olmalı ama bu, Allah Resûlü’nün takdir ve tasvip edeceği bir nitelikte olmalı. Meselâ bir gün, Hz. Peygamber (s.a.s)’in de hazır bulunduğu bir toplantıda sahabeyi kiram, arkadaşlarıyla tanışırken her biri: “Ben filanın oğlu …..filanın torunu olan falanın oğluyum,” diyerek  yedi cedlerini saymışlardı. Bu arada sıra büyük sahabe Selman-ı Farisi’ye gelmişti. O da ayağa kalkmış: “Ya Resulallah! Ene Selman, ibn İslam” yani “ Ey Allah’ın Resulü! Ben Selman’ım, İslâm’ın çocuğuyum.” demişti. Ve Allah Resulü, kavmiyetçilikten, atalar kültünden uzak olan bu cevabı çok beğenmişti.

Velhasıl

Dünyamız yakın tarihte, çok sayıda sıcak savaşlar yaşadı. “Bitti” denilen soğuk savaşları da halen yaşıyoruz. Bu arada milyonlarca insanın ölümüne sebep olan Lenin, Adolf Hitler, 400 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan Mussolini gibi çok büyük siyasi lider ve diktatörleri tanıdı.

Sadece 1914-1918 yılları arasında yapılan Birinci Dünya Savaşını hatırlayalım. Osmanlı topraklarını leş kargaları gibi paylaşmak isteyenlere karşı verdiğimiz bu savaştan, 1 milyon 600 bin kayıpla çıktık biz.

Çanakkale’de: 101 bin şehit. (Hasta, kayıp ve yaralılarla birlikte 253.896) Kafkaslarda: 270 bin…Irak/Körfez: 220.000 Arabistan/Yemen/Filistin: 280 bin. Sadece Yemen’de: 150 bin. Mısır/Kanal: 280 bin Sarıkamış’ta 100 binden fazla. Rumeli’de: 60 bin, 1917 Kudüs savunmasında: 30 bin insanımızı yitirdik.

Merhum Âkif’imizin şu:

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!” dizelerini hatırlayarak nasıl bir vatanda oturduğumuzun şuuru içinde olalım. Atalarımıza saygı ve vefa duygularımızı ifade ederken de ifrat ve tefrit noktasına düşmeyelim. Liderlerimizi, kahramanlarımızı bir beşer (insan) olmaktan öte tanrılaştırıp öldürmeyelim. Zira Şevket Süreyya’nın deyimiyle: “Kahramanlar putlaştığı zaman ölürler.”

Selam ve dua ile hoşça kalınız..”

(Şerif Ali Minaz)

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar