islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

HEYKEL MES’ELESİ

HEYKEL MES’ELESİ
6 Temmuz 2023 09:00
A+
A-

Mirat Haber’imizde okudum:

YİNE HEYKEL YİNE CHP

Hepimizin malumu olduğu üzere CHPli belediyelerin hizmet anlayışının başında heykel yapımı geliyor.

Kamalist düşünce bunu halka hizmet olarak görüyor olmalı ki, halkın parası olan milyonlarca lirayı heykele harcamaktan çekinmiyor.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek,  Finikeye Atatürk heykeli yaptırdı.

(…)

CHP ya da Kamalist kafanın yönettikleri Belediyelerde heykeli öncelediklerini ve milyonlarca lira vererek her tarafa heykel diktiğini artık biliyoruz.

Bunu görmek isteyenler, Yılmaz Büyükerşenin Belediye Başkanlığını yaptığı Eskişehire bakabilirler. Köprübaşı’ndan Hamam yoluna oradan da Odunpazarı’na kadar her taraf heykel dolu ve bu sanat adına yapılıyor. Ne hikmetse CHPli Belediyeler, heykel Sanatı haricinde bir sanat bilmiyorlar ve işin garibi bilmediklerini de bilmiyorlar.

(…)

İslam’ında kendine göre bir sanat anlayışı vardır ve bu anlayışın CHPli belediyelerin sanat anlayışıyla uzaktan yakından alakası yoktur.

Sanatı sanat için yapanlar, sanatı halk için yapanlar derken bu anlayışa CHPli belediyeler, sanatı kendi çıkarları doğrultusunda yapanlar” olarak tarihe geçtiler.

* * *

Şimdi “CHP ya da Kamalist kafa”ya sahip câhiliye câhillerinden biri mubârek Sebe sûresinin 13. âyet-i kerîmesini delil göstererek (mubârek Kur’ân’la pek ilişkileri yoktur genelde ama – “istisnâlar kuralı bozmaz” ilkesini göz önünde bulundurmayı ihmâl etmeden- varsayalım ki, bu mubârek âyet-i kerîmeyi görmüşlerdir) büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân’ın da (AS) heykeller diktirdiğini söyleyip gerile gerile bir savunma yapmaya kalkarsa, Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak ne diyeceğiz?

Sözkonusu mubârek âyet-i kerîmenin, Türkiyemizde en güvenilir meâllerden kabûl edilen “Diyânet İşleri Meâli”nde ve mekânı Cennet olsun, merhûm üstâd Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın meâlinde nasıl meâllndirilmiş olduğuna bir bakalım hele:

Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.” Diyânet İşleri Meâli

Onlar, ona mihraplar, heykeller, havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın! Kullarım arasında şükreden azdır.” Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır meâli.

Gerçi merhûm üstâd Elmalılı “sâdeleştirilmemiş” meâlinde “heykeller” kelimesini değil, Arabcada geçen temâsîl [تَمَاثٖيلَ] karşılığı olarak “timsaller” kelimesini kullanmıştır ama “sâdeleştirme”, “sulandırma” olunca, çıkan sonuç budur maalesef!

Bu genel meâllendirişin dayanağı temâsîl [تَمَاثٖيلَ] kelimesinin/kavramının kökünde yatan “bir şeyin örnekliği üzerine biçimlendirilmiş ya da resmedilmiş olarak dikilen” anlamıdır.

* * *

Şimdiiii, gelelim mes’elemize…

Hakk ve Hakîkat doğrultusunda ve Hakk ve Hakîkat’i hakkıyla kavramak için düşünen akıl hemen sorar:

  • Büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân’ın (AS) ALLAH’ımız, celle şânuhu, tarafından emrine verilmiş o olağanüstü imkânları ve güçleri birtakım “heykel”ler diktirmek için kullanır mı?
  • Yaptırıp diktirdiği, kimlerin ya da nelerin “heykel”leridir?
  • Buna neden gerek duymuştur?

Mubârek el-Enbiyâ sûresinin 52. âyet-i kerîmesinde büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân’ın (AS) da atası olan büyük İslâm peygamberi Hz. İbrâhîm’in (AS) babasının ve toplumunun dikip de akılları sıra kulluğunu ettikleri putlar için de temâsîl kelimesi/kavramı geçer:

Bismillâhirrahmânirrahîm… Büyük İslâm peygamberi Hz. İbrâhîm (AS) babasına ve toplumuna dedi ki: “Nedir bu tutkuyla yücelterek bir kendinizi adamışlık hâli içinde olduğunuz bir varlığı temsîl etmesi için yapılmış olan şeyler [هٰذِهِ التَّمَاثٖيلُ]?”

Dediler ki: “Biz atalarımızı bunlara kulluk eder halde bulduk!”

Bunun üzerine büyük İslâm peygamberi Hz. İbrâhîm (AS) dedi ki: “Kesinlikle gerçekten de, siz ve atalarınız apaçık bir şekilde hep Hakk ve Hakîkat’ten sapmışlık içinde olageldiniz!” 21 el-Enbiyâ’ 52 > 54

Sonra, büyük İslâm peygamberi Hz. İbrâhîm (AS) bu temâsîli birer birer kırmıştır!

Büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân (AS) atası olan büyük İslâm peygamberi Hz. İbrâhîm’in (AS) birer birer kırdığı, “şirk”in en bâriz göstergelerini onunla aynı soydan gelen bir başka büyük İslâm peygamberi yeniden dikecek, öyle mi?

Peki, ALLAH’ımız, celle şânuhu, mubârek Sebe sûresinin 13. âyet-i kerîmesinin devamında “Ey büyük İslâm peygamberi Hz. Dâvûdun (AS) ailesi siz de şükredin, yâni size bahşedilen nîmetlerin hakkını sözle ve eylemle bilinir-görünür hâle getirerek çalışın, üretin!” emrini verirken bu üretimin içinde, ilk dikiliş amaçları ne olursa olsun, zaman içinde putlara dönüşecek olan “heykel”lerin de bulunması söz konusu olabilir mi?
Hâşâ!
O halde, mubârek Sebe sûresinin 13. âyet-i kerîmesinde geçen temâsîl kelimesini/kavramını “heykeller” olarak anlamak ve de aktarmak doğru mudur?

Büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân’ın (AS) bu sözümona “heykel”lerin dışında neler yaptırdığına bir bakalım:

  • Mehârib/mihrâblar, yâni kişinin Hakk ve Hakîkat’in bildirdiklerinden sıyrılıp derin bir kuyuya düşercesine uzaklaşmasına yol açan her türlü şeytânî dürtü ve etkinin pençesine düşmekten kendini korumak üzere savaşa girişerek yüceldiği mekânlar;
  • Su toplamaya, dolayısıyla da halkın hayatî önem taşıyan su ihtiyâcını karşılamaya yarayan sarnıçlar hükmünde olan çanaklar [جِفَانٍ كَالْجَوَابِ];
  • Gıda pişirmeye yarayan, dolayısıyla da halkın beslenme ihtiyâcını karşılamaya yarayan büyük mutfaklar hükmünde olan sağlam duran kazanlar [قُدُورٍ رَاسِيَاتٍ].

Hepsi de halkın yararı ve temel ihtiyaçları gözetilerek yapılmış!

Ya “heykel”ler?

Onların halka olan yararı ne?

Hayâtî önem taşıyan hangi temel ihtiyâcı karşılıyorlar?

Türkçemizde hâlâ kullanılan “temsilciler meclisi” diye bir kavram var.

Sakın, büyük İslâm peygamberi Hz. Suleymân’ın (AS) yaptırdığı temâsîl böyle bir şey olmasın? Yâni, halkın/insanların “seçtikleri temsilciler vâsıtasıyla kendilerini temsîl edebildikleri, görüşlerini ve ihtiyaçlarını dile getirebildikleri yerler”…

Kanaat-i âcizâneme göre bunun üzerinde düşünmekte fayda var!

En azından “CHP ya da Kamalist kafa”ya sahip câhiliye câhillerinin çanlarına ot tıkamak için!

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. abdullah dedi ki:

    eyvallah Engin Abi..

  2. Ahmed YAHYA dedi ki:

    Üstadım teşekkürler.Hem de hasret gidiyoruz.Yazılara ve uyarılara devam SELAMLAR