islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

SEYYİD KUTUB’U DOĞRU ANLAMAK (I)

SEYYİD KUTUB’U DOĞRU ANLAMAK (I)
16 Mart 2024 13:52
A+
A-

Seyyid Kutub bazı basit düşüncelerin Müslüman zihnini yanlış yönlendirmek maksadıyla telkin ettiği anlayışın aksine, İslâm’ın sırf namaz ve oruçtan, sadece hac ve zekattan ibaret olmadığını, toplumun her alanına müdahale ettiğini, toplumu yöneten bir hukuka sahip olan, uluslararası ilişkisi ve bu alandaki diplomatik münasebetleri kurabilen, ümmetin izzeti ve geleceğini düzenleyen bir düşünce ve devlet sistemi olduğunu bütün eserlerinde işlediği için ona tahammül edemeyen zalimler tarafından idam edildi.

Seyyid Kutub’un sömürüye, işgale ve İslami olmayan yanlış ve insan fıtratına aykırı olan düşüncelerin tümüne karşı koyan ve bunları reddeden bir düşünür ve yazardı. İslam’a saldıran ve İslam’ı bir türlü anlayamayan veya anlamak istemeyen kimselere karşı tavrını belirlemiştir. Ve bu gibi düşünceleri reddetmiştir. O her zaman ıslahtan yana olmuştur. İnsanların net bir İslami anlayışa sahip olmaları için Kur’ânın gölgesinde İslam düşüncesini yazmış ve anlatmıştır.

Müslüman fertler şunu iyi bilmelidirler:. İnandıkları prensipleri yaşayabilmeleri için, içinde yaşadıkları toplumların o prensiplere hürmet etmeleri şarttır. Her kim çevresinde hayat, kendi inançlarını kabul etmediği halde, bir fert olarak İslam prensiplerini yaşayacağına inanıyorsa, böyle bir inanç vehimden başka bir şey değildir. Çünkü, Müslüman fert cahilliye nizamlarının içinde kişiliğini yitirir, kaybolur gider. Cahili düzenlerin (ki İslam dininin istediği hayatın dışında kalan bütün nizamlar cahilidir) en az kötü olanlarından bile, insanoğlu cehaletinin, zaaflarının, hırsının getireceği sonuçlardan şiddetle etkilenecektir. Çünkü cahili düzenlerde yaşayan insanlar, insanın fıtratıyla karşı karşıya gelecek ve hatta çarpışmak zorunda kalacaktır. Sonra bu cahili nizamlar, insanın sorunlarına ancak az bir hal çaresi bulan ve toplumun hastalıklarına eksik teşhisler koyan sakat nizamlardır.

1- İslâm nizamı ya da medeni toplum;

2- cahiliye nizamı veya gerici toplum

Müslüman cahiliye sisteminde İslâm dinini dilediği gibi yaşayamaz.

“Hüküm Koymak yalnızca Allah’a mahsustur. O sırf kendisine kul olmamızı emreder.

Dost doğru din budur.” (Zuhruf 84)

“Cahiliye toplumu hepsi de aynı ortak özelliği taşımak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu toplum, Allah’ın varlığını tanımayan; tarihi, diyalektik ve materyalist açıdan yorumlayan ve sosyal düzen olarak Bilimsel Sosyalizm adını verdiği bir modeli uygulayan bir toplum olabilir.

Bazen de yüce Allah’ın varlığını inkar etmeyen, fakat onu yer yüzü egemenliğinden azlederek yalnız göklerdeki egemenliğini onaylayan, böylece hayat düzeninde onun şeriatını uygulamayan ve insan hayatı için değişmez olduğunu buyurduğu değerleri geçerli saymayan; havralarda, kiliselerde, mescidlerde, ibadet etmeyi insanlara mübah gören, sosyal hayatta Allah’ın şeriatının hükmetmesini yasaklayan bir toplum olarak da karşımıza çıkabilir. Böylece bu toplum, Allah’ın yeryüzü üzerinde ki hâkimiyetini ya inkar etmekte veya askıya almaktadır.

Bu toplum her ne kadar Allah’ın varlığını tanısa ve her ne kadar insanların havralarda, kiliselerde mescidlerde ibadet etmelerini serbest bıraksa da bu yüzden cahiliye toplumudur. (Yoldaki İşaretler, sh.123-124)

Elbette Seyyid Kutub’un cahiliye toplumu ve medeni toplum ya da İslam toplumu‘na ilişkin çok çarpıcı tespit ve ifadeleri vardır. Bunları eserlerinden defalarca dile getirir. Fakat onun özellikle “Müslüman” tasavvuru, sosyolojik tahlilleri, siyasi değerlendirmelerinde günümüze ışık tutabilen yaklaşımlarını unutmamak gerekir.

“Seyyid Kutub, İslâm’ın sistem olarak anlaşılmasında gayret sarf eden birkaç ilim adamından birisidir.” “İslâm’ın sadece namaz, oruç vb. ibadetlerden ibaret olmadığını, bütün hayatı kapsadığını savunduğu için idam edilmiştir.” “İslâm toplumu fesadı, fısk ve fücuru hayat nizamı kabul edenler için can sıkıcı bir nizamdır. Bunun için bunu asla istemezler.”

“Müslümanların inandıkları ilkeleri ve prensipleri yaşayabilmesi için İslâm’ın mutlaka hayata hâkim olması gerekir. Ve İslâm dininin tatbik edilmesi gerekir.” Müslümanların kamusal alandan ve İslâm’ın toplum hayatından silinmesini ve yok olmasını isteyenler olduğunu, İslâm’a düşman olanların başında gelen ABD ve Batı’nın İslâm toplumunun temellerini yıkmaya çalıştığını ve Müslümanların cahilî bir hayat sürdürmesini amaç edindiğini ancak Seyyid Kutub’a göre bu asla mümkün olamayacaktır. Seyyid Kutub İslamî yönetim konusuna bir çok İslam düşünüründen daha net bir üslûbla yaklaşmaktadır. O şöyle der: Önce durum ne olursa olsun devletin İslami bir otoriteye sahip olması gerekir.

Daha sonra devlet–halk ilişkisini düzenlemek için İslami hüküm ve kurallardan yararlanmak icap eder.

Zira İslam hukuku sadece şahsi alanda değil; ceza, ticaret ve aile hukuku gibi, topluma yön ve şekil veren alanlarda da hüküm koyucu ve belirleyici olarak görülmelidir. Seyyid Kutup Allah’ın emir ve yasaklarının yeryüzünde uygulanması ve toplum içinde bizzat yaşatılması için çok net bir ifadeyle şöyle der:. “İslam hükmetmelidir. Zira İslam hem insan tabiatını hem de hayatın anlamını iyi bilmektedir.

Hükmetmeyen İslam İslam olmadığı gibi, İslamı hükmettirmeyenler de Müslüman değildir.” Zira İslam bütün yönleriyle bir toplumu yönetebilecek özelliklere sahiptir. Hüküm İslam’a bırakılınca işler, Onun herkesçe kabul edilen müsamahakâr asil ilkeleri çerçevesinde yürüyecektir. “Seyyid Kutub kimsenin kimseye zulmetmediği, adaletin hakim olduğu, şura, yardımlaşma ve nasihatin var olduğu, insanın insana boyun eğmediği ve ahkamul Hakimin olan Allah’a tam bir itaatin olduğu bir toplumun kurulmasını istemiş ve bizlere anlatmıştır.

“Seyyid Kutub’a göre İslâm, hayata hükmetmelidir. Topluma ve hayata hakim olmayan İslâm, İslâm değildir. Bunu kabul etmeyen de Müslüman değildir.”(TEKFİR DEĞİL TESBİT).

“Kutub, İslâm’ın ırkçılığa ve sömürüye karşı olduğunu, baskı ve istibdada karşı olduğunu, başlı başına bir medeniyet olduğunu belirtmiştir.”

“Seyyid Kutub’a göre İslâm düşünürleri ve yazarlar bir şartla büyük işler yapabilirler. O da düşüncelerinin yaşaması uğruna kendilerini feda etmeleridir. Düşüncelerinin kan ve canları karşılığında bir anlam kazanması şartıyla, Hak bildikleri şeylerin hak olduğunu hiç çekinmeden haykırıp, gerekirse bu uğurda başlarını vermeleri şartıyla…”

“Seyyid Kutub asrımızda İslâm’ı bizlere net ve berrak bir şekilde anlatmıştır. Ve Lailaheillallah’ı bizlere açık bir şekilde öğretmiştir. Günümüz Müslümanları Lailaheillallah’ın ne demek olduğunu maalesef bilmiyorlar. Bunu en iyi şekilde Seyyid Kutub’un eserlerinden öğrenebiliriz.”

“Seyyid Kutub bizim ezberimizi bozdu ve Lailaheillallah’ın ne demek olduğunu bizlere öğretti.”

(Seyyid Kutub düşüncesi ile ilgili yazılarımız 4 hafta devam edecek)

Ahmet Ağırakça

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE