islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5217
EURO
34,9766
ALTIN
2.439,42
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

TÜRKİY’DE SİYASİ PARTİLERİN OLUŞUMU

TÜRKİY’DE SİYASİ PARTİLERİN OLUŞUMU
24 Nisan 2023 09:23
A+
A-

Türkiye’deki siyasi partilerin teşekkülü ve gün ışığına çıkması, hiçbir zaman derinliklerde oluşan ve gelişen bir değişime dayanmamıştır. Hemen hemen tüm siyasi parti ve oluşumlar, reaksiyon şeklinde veya duygusal nedenlerle ansızın ve hızlı bir biçimde su yüzüne çıkan ve özgür ağırlıkları hafif olan cisimlere benzer tarzda kendini göstermişlerdir.

Devrim, gelişim, değişim, yeniden doğuş ve diriliş, iç oluşum biçiminde oluşmadığı içindir ki, ruhun ani yansıması gibi görünen bu yapılanmalar, hiçbir zaman süreklilik kazanmamış. Liderlerinin ölümüyle dağılma, hatta yok olma sürecini yaşamışlardır…

Büyük çıkış ve oluşumlar, ruhun, uzun zaman alan ve tarihi derinliklere dayanan yoğunluk dönemlerini kapsamadan hep yüzeysel kalmışlardır. Bazı Parti liderlerinin ani çıkışları, içten içe yanan bir kişiliğin birdenbire alev alması şeklinde değil, zekâ ve politik kurnazlığı ile yeşil alanlara daha çok yağmurların yağacağını, sivri olan uçlara yıldırımların düşeceğini ve dolu dolu olan bulutlarda şimşeğin daha hızlı çıkacağını bildikleri içindir ki, Anadolu insanının güçlü olan Müslümanlık ve din duygusunu politik malzeme olarak kullanmasını olağanüstü düzeyde denemiş ve kısmen de başarmışladır.

Düşünce alanında ve ruhun derinleşmesi temelinde en bâkir noktalara lambanın ışığını tutmak ve gecenin karanlığını dağıtmak yerine, ümitsizlik içinde kıvranan topluma bir ümit ışığı olma hayallerini aşılamayı beceremeyen bu politikacılar, sloganlarla beslenen fanatik bir taraftarlar kitlesini yetiştirmek için ellerinden geleni yapmaktan geri kalmamışlardır.

Büyük liderlerin çıkışları, hep insanlığın bunaldığı ve toplumların bir çıkmaza saplandıkları dönemlere rastlar. Ezilen, hor görülen, baskı ve şiddet rejimleri altında inleyen ve zulüm gören insanlar arasında liderin çıkması onlarda ümit duygularının doğup yeşermesine neden olmuştur her zaman.

Sağ yelpazedeki partilerin liderleri, siyaset sahnesine çıktıkları ve oyununu oynamaya başladıkları günden beri hep din olgusunu kullanmayı yeğlemiş ve bunda da kısmen başarılı olmuşlardır.

Uzun bir gebelik döneminden sonra Fransız Devriminin üçüzleri olarak doğan milliyetçilik, laisizm ve özgürlük arasındaki kan bağını fark ettiği içindir ki cumhuriyetin kurucu lideri “Kemalizm”i oluşturmuş, başka düşünce ve görüşlere hayat hakkını tanımaksızın bu yelpazede hemen yerlerini almaları için bazı kesimlere imtiyaz ve imkân hazırlamıştır. Fakat toplumun bir kesimi de, ruhlarını tatmin için başka alternatifler arayışı içine girmiştir.

Irkçılıkla dinin zoraki bir evliliği, milli ve yerli görüş şeklinde ifade edilen tuhaf bir düşüncenin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bazı liderler, yavaş yavaş, birike birike, katlama katlana değişmek yerine hokkabaz şapkasının altına girip hemen değişi verdiğini sanan ve bu çıkma aldanışına kapılanlar gibi yapmış ve böyle bir yöntemle boy göstermeyi bir marifetmiş gibi algılamışlardır.

Arına arına ve zenginleşe zenginleşe yol alma, dehâ toprağını sulama ve taklit ruhunun ağını paralama yerine, kutsal değerleri istismar etme yöntemini kullanmayı yeğleyen bu liderlerin, uzun süre liderliklerini sürdürmeleri imkânsız gibidir.

Anadolu insanının bunaldığı dönemlerde siyaset sahnesinde boy gösteren, din ve ırk hamurundan karılı ekmeği fırına verme çabası içinde olanların, uzun vadede bir başarı ve sonuç elde etmeleri mümkün değildir.

Parti, bir şirket değildir. Onun için bir sermaye gerekmez. Parti, toplum hakkında belli bir ideali benimsemiş kişilerin bir araya gelişi ve toplum hizmeti için kanun çerçevesinde organize oluşları demektir ve gerçekleştirmek istedikleri bu ideal, fedakârlığa, feragat ve tevazu gibi yüksek ahlak ve kaidelerin teşkil ettiği bir temele dayanmak zorundadır.

Siyasi tavır alma, her insan için bir hak bir görev olarak şarttır. Siyasi faaliyet, kişi ve toplum için gereklidir. Fakat Siyaset için siyaset, siyaseti bir zanaat haline getirmek, bunun bir çıkar kaynağı yapma işte doğru olmayan da böyle bir siyasi anlayıştır.

Türkiye’deki partilerin tümü, kendilerini ne yazık ki, bu handikaptan kurtaramıyor ve inandıkları bir dünya görüşü ve hayat felsefeleri de olmadığından sürekli bir horoz dövüşü içinde bulunuyorlar.

 

Şakir Diclehan

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.