islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3596
EURO
34,6202
ALTIN
2.382,24
BIST
10.181,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
22°C

GEMİLERİ YAKMAK 

GEMİLERİ YAKMAK 
1 Mart 2024 09:00
A+
A-

Gemileri yakmak, çok sık kullanılan deyimlerimizden biridir. TDK sözlüğüne göre şu anlamları içerir: Geri dönüşü olmayan kararlar vermek, her şeyi göze almak, verdiği karardan geri dönmesini sağlayacak sebepleri yine kendisi yok etmek, geriye dönmesi olanaksız bir davranışta bulunmak.                                                                                                          

Kendinden, sevdiklerinden vazgeçip yeni mecralarda var olmanın ilk adımına örnek gösterilen davranışları karşılar, gemileri yakmak. Endülüs’ün fethinin başlangıcını hatırlatan ifadedeki bu eşsiz tavır, sonradan deyimleşerek toplumların hafızalarına kalıcı olarak işlenmiştir. Tarık bin Ziyad, askerlerinden emsali görülmemiş bir fedakârlık istemiş. Birlikte çıktıkları yolun dönüşünün olmadığını gemileri yakarak göstermiştir. Bu tutum sonrasında, hepimizin bildiği muhteşem bir medeniyetin ortaya çıkmasına vesile olan Endülüs’ün fethi gerçekleşmiştir. Avrupa barbarlığının 1492’de bu medeniyeti ortadan kaldırmak için yaptığı vahşete rağmen bu medeniyetin izleri bugün İspanya’da dilden mimariye, kültürden bilime pek çok alanda yaşamaktadır. Avrupalılarca yakılan kütüphanelerden arta kalanlar bile bugünkü bilimin ve sanatın gelişmesine katkılar sağlamıştır. O kütüphaneler korunmuş olsaydı belki de pek çok bilimsel gelişmeyi çok daha önceden görecektik. Belki başka şeyler konuşacaktık.

Biz deyime dönelim. Tarihimizde çokça ders dolu, ibret alınacak böyle gerçek bir hikâye var. Özellikle başka hiçbir kültürde olmayan gönül coğrafyası tabirinin içinde yer alan İslâm beldelerindeki acıları dindirmek için gemileri yakmanın vakti değil mi şimdi? Şöhret gemilerimizi, makam ve mevki gemilerimizi, daha çok kazanma hırsı gemilerimizi, lüks yaşam gemilerimizi. Hülasa kardeşliğimize zarar veren bütün gemileri yakmanın zamanı değil mi şimdi? Tarık bin Ziyad ve arkadaşları bir ülkü uğruna gemileri yakmıştı. Bizler de bugün esaret ve zulüm altında bulunan kardeşlerimize destek olmak, onların yaşadıkları olumsuzluklara son vermek; huzur ve güven içinde hayatlarını sürdürmelerini sağlamak için yukarıda sıraladığımız gemileri yakmalıyız.

Ve Nazım’ın Kerem Gibi şiirinde karşılığını buluyor söylediklerimiz:

’ Deeert çok/ Hemdert yok/ Yüreklerin kulakları sağır/ Hava kursun gibi ağır/ (…) Sen yanmasan/ Ben yanmasam/ Biz yanmasak/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?’’                                                                                   

Gemileri, kardeşlerimize emsali görülmemiş bir vahşeti reva görenlerle ticareti devam ettirmek için yola çıkarma (en hafif tabirle) gafletini göstermekten ne zaman vazgeçeceğiz? Yapılan zulme kayıtsız kalmayıp canından vazgeçen asker Aaron BUSHNELL, kendini yakarak kendince bir tepki gösterdi. Tasvip etmediğimiz, bizi üzen bir tepki şekli olsa da tarafını belli etmesi, zulme karşı gelmesi ve harekete geçmiş olması takdire şayandır. Ancak görüyoruz ki bireysel çabalar, maalesef istenen etkiyi göstermemektedir.

Karıncanın Hz. İbrahim’den yana olduğunu gösteren davranışı gibi olmaktan öteye geçememektedir. Zalimin kendi keyfi için yaktığı vahşet ateşi, şu sıralar en çok da Müslümanlara zarar vermektedir. Ve yine maalesef ki özellikle kendini medeni diye adlandıran ancak gelişmiş ama medenileşmemiş ve ‘tek dişi kalmış canavar’  olmaktan öteye geçememiş Batı ve onun dünyanın her yerindeki işbirlikçi dostları, seyirci olmak bir yana zalime her türlü desteği sunmaktadırlar.  Dünyanın vicdan sahibi bütün insanları, şu an sürmekte olan zulümlere karşı çıkmalıdır. Duyarlı vatandaşlar, yöneticilerini bu konuda mazlumlara yardımcı olmaya zorlamalıdır.

Anlamlarından biri de çok okunan olan, kerim kitabımız Kur’anda Allah (c.c) bizi şöyle uyarıyor:

Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar. Bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’. Diyen çaresiz (mustaz’af) erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz (mücadele etmiyorsunuz/ çabalamıyorsunuz)?‘’ (Nisa 75)                                                                            

Kardeşlerimiz, bulundukları coğrafyalarda (bugün için Gazze, Doğu Türkistan, Arakan ve diğer bölgelerde) işkence ve baskı altındayken hatta korkunç bir şekilde katlediliyorlarken bizler sessiz kalıyorsak, umursamıyorsak, boykota devam etmiyorsak yapılan zulümlerin ortağı oluruz.

İşe bizi duyarsızlaştıran nefsimizden başlayalım; yetki sahibi kişileri de buna dâhil edelim. Ve kardeşlerimiz için geri dönmeyecek mücadele, acil yardım, kardeşlik ve iman dolu gemilerimizi yola çıkaralım. Sonra orada yakalım o gemileri ki mücadelemiz, yardımımız, kardeşliğimiz ve imanımız kalıcı olsun.

EYYUP YÜKSEL

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.