islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

SİYASETİN DİLİ VE ÜSLUBU NASIL OLMALI?

SİYASETİN DİLİ VE ÜSLUBU NASIL OLMALI?

Bilindiği gibi, ülkemizde 13. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi, 14 Mayıs 2023 tarihinde 36 siyasi partinin katılımıyla gerçekleşecektir. Seçim sürecine girilmesiyle birlikte, partiler arası rekabete dayalı siyaset dilinin harareti ve heyecanı da kendini hissettirmeye başlamıştır.

Siyaset, toplumu yönetme gibi oldukça geniş ve karmaşık bir alanı kapsamaktadır. O nedenle seçime katılmak isteyen partilerin yönetimle ilgili farklı anlayış ve projelere sahip olması gayet doğaldır. Seçim sürecini başarıyla tamamlamanın yolu, siyaset dilini iyi kullanarak düşünce ve projeleri etkili bir üslupla topluma anlatmaktan geçmektedir. Bu durum bilindiği halde, siyaset dilinin taraflar arası kutuplaşma ekseninde kırıcı ve incitici bir şekilde devam ettiği gazete, radyo ve televizyon yayınlarından, youtube, whatsapp, facebook, twitter ve instegram gibi sosyal medya paylaşımlarından anlaşılmaktadır.

Siyaset, her şeyden önce topluma hizmet etme aracıdır. Bu aracın asıl amacı, yasalar ve imkânlar ölçüsünde toplumun huzur ve refahına yönelik politika üretmektir. Dolayısıyla bu hizmet yarışına farklı anlayışa sahip değişik partilerin katılması ve bu partilerin her birinin toplumun geleceğine yönelik proje üretmesi büyük bir zenginliktir. Bu zenginliği ve partiler arası rekabeti zayıflatacak nefret söyleminden uzak durma, propaganda sürecinde sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü gibi ahlaki değerlere uygun bir üslup kullanma konusunda siyasetle ilgilenen herkese büyük sorumluluk düşmektedir.

Siyasetçi, her şeyden önce ülke yönetimine talip olan, sorunlarla ilgili alternatif çözüm önerileri getiren ve toplumun refahı için çalışan insan demektir. Tarih boyunca ülkemizin gidişatına yön veren en etkili kişiler şüphesiz siyasetçiler olmuştur. Bilim insanlarının, sanatçıların, düşünürlerin, eğitimcilerin ve aydınların etki alanı sınırlı kaldığı halde, siyasetçiler toplumun tamamına hitap etme imkânına sahiptir. Dolayısıyla yediden yetmişe bütün toplumun rol modellerinden sayılan siyasetçilerin etkinliği tartışılmazdır.

Siyasette sunulan bilgilerin niteliği kadar, bu bilgileri sunuş biçiminin de önemli olduğu bir gerçektir. Öyleyse siyasetçilerin yönetimle ilgili görüşlerini insan psikolojisine, sosyolojik gerçeklere ve toplumsal değerlere uygun bir üslupla dile getirmesi; kırıcı, ayrıştırıcı, suçlayıcı ve ötekileştirici söz ve tavırlardan uzak durması ve bu konuda topluma örnek olması son derece önemlidir. Çünkü sözü yumuşak ve güzel bir üslupla söylemek, mesajın muhatap üzerindeki etki gücünü artırdığı gibi, nezaketten, bilgi ve saygı temelinden yoksun yorumlar da toplumda nefret kültürünün yaygınlaşmasına sebebiyet verebilir.

İnsanlara hikmetle ve güzel öğütle hitap edilmesi, varsa farklı görüşlerle ilgili tartışmanın güzel bir üslupla yapılması, İslâm’ın iletişimle ilgili önemli ilkelerinden biridir.[1] Kuran-ı Kerim’de güzel söz kökü yerde sabit, dalları gökte olan ve her zaman meyve veren güzel ağaca; kötü söz de topraktan koparılmış yerinde tutunamayan zayıf ağaca benzetilmektedir.[2] Peygamberimizin insanlarla iletişim kurmada gözettiği üslubu Kur’an’da şu ifadelerle övülmektedi

(Ey Peygamber) Sen Allah’tan bir rahmet olarak muhataplarına karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar etrafından dağılır giderdi. Öyleyse onları affet ve bağışlanmalarını dile. Yapacağın işlerde onlara danış, karar verdiğinde Allah’a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.”[3]

Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Peygamber (sav) toplumun siyasetinden de sorumlu bir önderdi. O, kendi gayretiyle bir araya getirdiği Medine toplumunun en önemli siyasetçisi konumundaydı. 23 yıllık peygamberlik sürecinde yüzbinlerce insanın gönlünde taht kurmayı başarmasında O’nun sevgi ve merhamet yüklü konuşma üslubunun etkisi büyük olmuştur.

Peygamber (sav)’in vefatından sonra halife olan Hz. Ebubekir’in siyasi lider sıfatıyla yaptığı konuşmadaki şu ifadeleri siyaset dilinin nasıl olması gerektiğini yansıtan güzel bir örnektir:

“Ey insanlar! Sizin en hayırlınız olmadığım halde, yöneticiniz olarak başınızda bulunuyorum. Görevimi hakkıyla yerine getirirsem bana yardım edin. Eğer yanılırsam bana doğru yolu gösterin. Çünkü doğruluk emanet, yalancılık ise hıyanettir. Sizin yanınızda zayıf olanlar, onların hakkını kendilerine teslim edinceye kadar benim nazarımda güçlüdür. Sizin yanınızda güçlü olanlar da, başkalarının hakkını onlardan alıp sahibine teslim edinceye kadar benim nazarımda zayıftır. Allah’a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat edin! Şayet Allah’a ve Resulüne isyan edersem, artık bana itaat yoktur.”[4]

Konumuzla ilgili Kur’an ayetlerinden, Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinden ve Hz. Ebubekir’in sözlerinden de anlaşılacağı gibi, siyasette kullanılan dil ve üslubun sevgi, saygı, empati, hoşgörü, adalet, istişare, dayanışma, iyilikleri teşvik ve kötülükleri engelleme gibi erdemleri önceleyen; insan odaklı, sorun çözücü ve topluma örnek niteliği taşıyan bir özellikte olması gerekir.

Siyasetçilerin konuşma üslubunun seviyeli olması, toplumda birlik ve beraberliğin güçlenmesine katkı sağlayacağı gibi, aksi bir durum toplum bireyleri arasında kin ve nefret duygunu körükleyerek insanları birbirine karşı düşmanlaştırabilir. Öyleyse siyasi çıkar uğruna farklı parti taraftarları arasında kutuplaşmayı tetikleyen siyaset anlayışından uzak durulmalı, bunun yerine toplumun birlik ve beraberliği korumaya, hatta daha da güçlendirmeye yönelik bir üslup benimsenmelidir.

Seçim sürecinde, hangi partiye mensup olursa olsun, siyasetle yakından ilgilenenlerin şu hususlara dikkat etmesinde yarar vardır:

  1. Mayıs ayının 14’ünde yapılacak seçimin ülkemiz için yeni bir savaş olmadığı, aksine bu seçimin halka hizmet yarışı ekseninde devam etmesi gereken seviyeli bir rekabet süreci olması gerektiği bilinmelidir.
  2. Sayın Cumhurbaşkanının “hayırlı bir yarış” olarak nitelendirdiği bu seçim süreci insaf, adalet, nezaket, saygı, hoşgörü, ahlak ve hukuk gibi temel değerler doğrultusunda sürdürülmeli ve bu değerler politik çıkar uğruna heba edilmemelidir.
  3. Rakip partilerin politikaları eleştirilirken iftira ve yalan içerikli söz ve davranışlardan uzak durulmalı, kendi parti politikalarını kimseye hakaret etmeden seçmenlere anlatma yöntemi tercih edilmelidir.
  4. Rakip parti mensuplarına yönelik hakaret edici söz ve davranışların büyük bir vebal olduğu ve bu vebalin ahrette “kul hakkı” kapsamında değerlendirileceği bilinmelidir.
  5. Toplumun inancı politik çıkarlara alet edilmemeli, dinin partiler üstü bir değer olduğu fikrine saygı duyulmalıdır.
  6. Toplumun geneline eşit bir şekilde hizmet sunma sorumluluğu bulunan yönetici, bürokrat, öğretmen, asker, polis, doktor, hemşire ve din görevlisi gibi meslek mensuplarının incitici siyaset dilinden uzak durmasının mesleki ve ahlaki bir sorumluluk olduğu bilinmelidir.
  7. Parti tercihindeki farklılık yüzünden beşeri münasebetler bozulmamalı, aile, dostluk, arkadaşlık, akrabalık ve komşuluk bağlarının seçim sürecinde zedelenmemesine özen gösterilmelidir.
  8. İnsanlar arasındaki ırk, din, dil, kültür ve ideoloji farklılığı ayrışma ve kutuplaşma nedeni değil, topluma dinamizm kazandıran bir zenginlik olarak değerlendirilmeli ve bu farklılıkların sosyal barışı tehdit edici bir tefrikaya dönüşmesine sebebiyet veren söz ve tavırlardan uzak durulmalıdır.
  9. Ülke güvenliğini ilgilendiren sorunlar söz konusu olduğunda, partiler arası güç birliği yapılmalı ve böylece toplumun barış ve güvenliği korunmalıdır.
  10. Yüce Allah’ın Enfal suresindeki şu öğüdü, milletimizin tüm fertleri için önemli bir uyarı olarak kabul edilmelidir:

“Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşer de kuvvetiniz dağılır gider.”[5]

Seçim sürecinde siyasetin dil ve üslubunun topluma hizmet yarışı ekseninde devam etmesini ve seçim sonucunun ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Hüseyin YILMAZ

[1] Bkz: Nahl 16/125.

[2] İbrahim 14/24-26.

[3] Âl-i İmran 3/159.

[4] İbn Hişam, Siretü’n-Nebeviyye, IV, 312.

[5] Enfal 8/ 46.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Muhsin Kaya dedi ki:

    Hocam ağzına yüreğine sağlık

  2. İsa Şahin dedi ki:

    Doyurucu kapsayıcı bir yazı kaleme alınmıştır. Seçimin ana hatları bu şekilde uygulanmalı. Hocam teşekkür ederiz.

  3. Hasan araz dedi ki:

    Hocam yüreginize saglık yazınız yorumunuz ve nasihatlarınız yerli yerine oturmuş.
    Umarım siyaset yapacak arkadaşlar birkere
    Dahi yazınızı okurlarsa faydalanacaklarına inanıyorum

  4. Adnan Yılmaz dedi ki:

    Muhteşem
    Allah razı olsun.
    Ruh kazandırıcı
    Ötelerin ötesine
    Birlik ve beraberlik
    Davası ve derdi olana,
    Bütün insanlığa hitap etmişsiniz.
    Merhamet, sevgi ve saygıya vurgu
    Çok güzel.Özlenen, olması gereken hususlara vurgunuz harika.
    Doğru ve gerçekleri ruhu olanlara rehber,
    Adeta kutup yıldızı olur ümidini taşıyorum
    Gönlü Güzel Hocam!
    Kaleminize ve Yüreğinize sağlık.
    Adnan Yılmaz
    Kardeşin

  5. Durhan Alıç Imranlılılar Kültür Derneği Başkanı dedi ki:

    Kaleminize, yüreğinize sağlık Değerli Hocam. Hayırlı geceler diliyorum.