islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,7445
EURO
36,6009
ALTIN
2.958,40
BIST
9.886,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
14°C
İstanbul
14°C
Açık
Cuma Çok Bulutlu
15°C
Cumartesi Açık
16°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Çok Bulutlu
18°C

HÜVİYETİMİ KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR              

HÜVİYETİMİ KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR              
8 Eylül 2023 09:16
A+
A-

Başlıktaki ifadeyi, yaşıtlarım ve benden yaşça daha büyükler yerel gazetelerdeki ilanlarda sık sık; ulusallarda ise zaman zaman görürlerdi. Nüfus cüzdanını kaybedenlerin yenisini çıkarmak için yapmaları gereken işlerden biriydi gazeteye ilan vermek. Sonra muhtardan alınan bir belge ve fotoğrafla birlikte nüfus müdürlüğüne gidilirdi. Orada memurun el yazısıyla düzenlediği yeni ‘’hüviyet cüzdanı’’ alınırdı.  Sonra, teknolojideki gelişmeler pek çok işlemin elektronik ortamda yapılabilmesine imkân sağladı. Böylece gazetelerdeki ‘’ hüviyetimi kaybettim hükümsüzdür ‘’ türünden ilanlar da ortadan kaldırıldı.

Niyetim, bir anılar zinciri oluşturmak değil elbette. Her çağın kendine has özellikleri ve yine o çağa has kelimeleri mevcuttur, tabii olarak.  Kelimelerin düşüncelerimizin giysileri olduğu fikrini söyler dururuz. Bu hafta ‘hüviyet’ kavramı üzerinde durmak istiyorum. Arapça kökenli bir kelime olan hüviyet, sözlüklerde şöyle geçmektedir: Benlik, şahsiyet, kimlik. Bir şahsın kendisi olduğunu ispat eden belge. Mahiyet, gerçek.                              İnsanların olduğu gibi toplumların da bir hüviyet, kimlik sorunu olduğunu biliyoruz. Burada bir belgeden söz etmiyoruz tabii ki. Burada sözünü ettiğimiz durum toplumların kendilerini ifade ettikleri mahiyet, benlik durumudur. Fikir akımlarının olayları, insanları anlama çabaları birbirinden oldukça farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu görüşler doğrultusunda yasalar, toplumsal kurallar, ilişkilerle ilgili değerlendirme ve görüşler ortaya atılmıştır. Bunların pek çoğu da toplumlara ya zorla kabul ettirilmeye çalışılmış ya da algı oluşturmak suretiyle bir süreç içerisinde kabulü sağlanmıştır.  İnsan davranışlarından hareketle ortaya atılan görüşlerin fıtrata uygunluğu neredeyse hiç tartışılmamış. Özellikle işin ekonomisi ön planda tutulmuş. Çünkü bu görüş sahiplerinin çıkış noktası; insanın homo economicus yani ekonomik insan olduğu düşüncesidir. Bu; insanların kusursuz akılcılık, sınırsız bilişsel kapasite, bilgiye mükemmel erişim, dar bir yelpazede tutarlı ve sadece kendisiyle ilgilenen, hedefleri olan ideal karar verme makineleri olduğunu ileri süren bir görüştür.                                                                                                                                           

Oysa insan, bir makine değil. Duyguları olan ve kendisinin dışındaki varlıklara karşı sorumlu olduğunu da düşünen bir varlıktır. Şefkat, merhamet, paylaşma, diğergamlık gibi hasletlerinden insanı arındırmak, bu özeliklerini yok saymak ona zulmetmektir bir nevi. Yaratılmışların en şereflisi insan; asli hüviyetinden koparılmış maalesef sadece beslenen ve çiftleşen, çevresine zarar vererek vahşileşen bir canlıya dönüştürülmüştür günümüzde. Bütün bunları da çoğu zaman sahip olduğunu iddia ettiği görüşler çerçevesinde yaptığını da gururla ifade etmektedir.  Nerdeyse ilişkilerin tamamında, üretilen ürün ve eserlerde insanı buna yönlendiren nitelikler ön plana çıkarılmaktadır. Bu da insanın kaybolmasına, olumsuz bir değişim ve dönüşümün içerisinde yer almasına sebebiyet vermektedir.

Modern insan maalesef insan olma hüviyetini kaybetmiştir. Hangi evrensel ilan onun bu kaybını dile getirir, ona asli hüviyetini yeniden kazandırır? İnsanın hüviyeti onun yaşadığı coğrafya, konuştuğu dil, teninin rengi hatta inancı ile ilişkili midir?  Ya da bunlardan hangisi/hangileri onu, sadece beslenen ve çiftleşen canlıdan ayırıp eşrefi mahlûkat/yaratılmışların en şereflisi seviyesine yükseltir?  Hangisi ya da hangileri ona kelimenin tam anlamıyla ona insan hüviyetini kazandırır? Bu sorulara herkes beslendiği kaynaklardan hareketle cevap verecektir. Bu çağda Müslüman hüviyetine sahip olduğunu iddia edenlerin de kendilerini sigaya çekme vakti çoktan gelmiştir. Ömer Tuğrul İNANÇER merhumun ‘’İnsanlar size bakıp Müslüman olmaya özenmiyorsa imanınızı gözden geçirin.’’ sözü bu bahiste gediğe konan taş mesabesindedir ki vicdan sahibi her Müslüman bu sözün altına imzasını atar. Müslüman olmak, kelimenin tam manasıyla insan olmak demektir aslında ama bu manada da hüviyetini kaybedenlerin hatırı sayılır bir mevcudu var. Bunun sebepleri ayrı bir yazının konusu olur.

Sadece insan olmak, insani özellikleri taşımak ve yaşamak herkesin huzur içinde yaşamasına yetmez mi? Dünya nimetleri hepimize yetiyorken bu açgözlülük ve doymak bilmezlikle nereye varacağız.  ‘’Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.’’ serzenişinde ve şikâyetinde bulunan şair haksız mıdır?Oysa hepimiz A.Cahit ZARİFOĞLU’nun ifade ettiği şu duayı hayatımızın odağına koymalı ve kaybettiğimiz hüviyetimize yeniden sahip olmalıyız: ‘’Seçkin bir kimse değilim/ İsmimin baş harfleri acz tutuyor./ Bağışlanmamı dilerim./ Sana zorsa bırak yanayım./ Kolaysa esirgeme.’’                                                                                                                                       Hüviyetimizin mahiyeti insanlığımızın ölçüsünü belirler. Kaybolan hüviyet, kaybolan insanlık demektir. Hüviyeti kaybolan insan da hükümsüzdür.

EYYUP YÜKSEL

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Ahmet dedi ki:

    Değerli hocamın kalemi daim güçlü olsun.Yüreğine,sözüne ,emeğine sağlık hocam.

    1. Eyyup YÜKSEL dedi ki:

      Teşekkürler Ahmet kardeşim.