Cumhuriyet tarihinde inşa edilen ilk kilise olan Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi açıldı. Cumhurbaşkanımız açılışta yaptığı konuşmada şöyle dedİ:
“Özellikle Yeşilköy’de ibadethane konusunda Süryani vatandaşlarımızın bizden geçmişi 14 yıla kadar uzanan bir talebi vardı. Başbakanlığımız döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız rahmetli Kadir Topbaş’la birlikte bu süreci başlattık. 3 Ağustos 2019 tarihinde kilisenin temelini attık. İlk günden itibaren bizzat takip ettiğimiz, karşılaşılan sıkıntıların çözülmesi yolunda güçlü irade gösterdiğimiz kilisenin bugün açılışını yapmanın sevincini yaşıyoruz. Devletimizin desteği, Süryani toplumunun da maddi katkısıyla inşa edilen kilisenin sizlere, Süryani vatandaşlarımıza ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.”
Bu kilisenin inşası ve açılışını İslam’a aykırı bulanlar oldu. Oysaki Kur’ân ve Sünnet’te yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır.
KUR’ÂN KİLİSELERİN YAŞATILMASINI ONAYLAMAKTADIR
Yüce Rabbimiz son mesajlarının içeren Kur’ân’da şöyle buyurmaktadır:
“… Eğer Allah, insanları bir kısmımın zulümlerini diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah’ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah, kendi kendi dinine yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.” (Hac 22/40)
Bu ayette, Şanı yüce olan Allah Teslis’e bulaştırılmış olsa da adının çokça anıldığı kiliselerin yıkılmasını istememekte ve korunmasını dilemektedir.
Kur’ân’ı sözleri ve uygulamaları ile açıklayan Peygamberimiz de aşağıda sunulacak iki uygulaması ile İslâm’ın Hıristiyanların ibadet hürriyetini ve mabet dokunulmazlığını belgelendirmektedir.
İBADET HÜRRİYETİ
a.) “ Necrânlı Hristiyanlar, Midras’larının (okul ve mahkeme) başkanı ve piskoposları durumundaki Ebû Hârise İbn Alkame, onun naibi Abdu’l-Mesîh ve kervan başkanı el-Eylem’in idaresinde altmış kişilik bir heyeti Medine’ye gönderdiler.
Onların giysileri ve develeri Medinelileri çok etkilemişti; öğleden sonra geç saatlerde, Mescid-i Nebevî’de Muhammed (a.s.)’ın huzuruna çıktılar. Daha sonra kendilerine has ibâdetlerini yerine getirmek istediler; bu amaçla Resûlullah (a.s.) dışarı çıkıp Mescid’i onlara bıraktı: “İbâdetleri sırasında doğuya yöneldiler.”
(Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, c: 1, s: 619-620, 1022. paragraf)
KİLİSE DOKUNULMAZLIĞI
b.) Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in, Hıristiyan olan İbn-i Haris b. Ka’b ve kavmine yazdırdığı anlaşma metni şöyledir:
Şarkta ve garpta yaşayan tüm Hıristiyanların dinleri, kiliseleri, canları, ırzları ve malları Allah’ın, Peygamber’in ve tüm müminlerin himayesindedir. Hıristiyanlık dini üzere yaşayanlardan hiç kimse istemeden İslam’ı kabule zorlanmayacaktır.
(İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, Es-Siretü’n-Nebeviyye Hıristiyanlardan birisi herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalırsa Müslümanlar ona yardım etmek zorundadırlar.“
(Daru’t-Türasi’l-Arabiyle, Beyrut, 1396/1971, II/141-150)
İBADET VE MABET KORUMASI
Kilise ibadet hürriyetini de temsil eden ibadet yeridir. İlk örnekte görüldüğü üzere Peygamberimiz mescidini onların ibadetine ayırmıştır. İkinci örnekte ise Hıristiyanların kiliseleri korunmaktadır.
Bu misaller ateizmin ve deizmin yayıldığı dünyamızda ihtiyaç duyulup talep edilmesi halinde Hıristiyanlar için kilise yapılabileceğini işaret edip belgelendirmektedir.
Kaldı ki bu tür atılımlar Hıristiyan ülkelerde mescid yani cami yapımını kolaylaştırmaktadır.
ALİ RIZA DEMİRCAN
HOCAMIZIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ