islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4635
EURO
34,8297
ALTIN
2.424,59
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Parçalı Bulutlu
20°C

KUR’AN’DA ZULMÜN ÇEŞİTLERİ

KUR’AN’DA ZULMÜN ÇEŞİTLERİ
31 Ocak 2024 09:00
A+
A-

KUR’AN’DA ZULMÜN ÇEŞİTLERİ

Rabbimiz buyurdu ki: “… Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.” (Şûrâ 42/40. Âli İmran 3/140)

“… Kesin olan şu ki, zalimler asla kurtuluşa erişemeyecekler.” (En’am 6/135. Bir benzeri: En’am 6/21. Yûsuf 12/23. Kasas 28/37)

-Zulüm nedir?

‘Zulüm’ kelimesinin aslı, bir şeyi ait olduğu yere koymama, ya da eşyayı (şeyleri) ait olduğu yerin dışında bir yere koymak, haksızlık ve haddi aşmak, şiddetle muamele etmek demektir.

-Zulmün Çeşitleri

Kur’an zulmü genelde üç anlamda kullanıyor:

1-İnsanların Allah’a karşı yaptığı zulüm.

Bu da Allah’ı inkâr etmek, ona şirk koşmak, O’na isyan etmek, Allah’ın yasaklarını korkusuzca, kibirlenerek işlemek…

Bir çok âyette de zulüm, azgın inkârcıların bir özelliği olarak geçmektedir.

 “Hani Lukman oğluna öğüt vererek demişti ki; ‘Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Hiç şüphesiz ki şirk, gerçekten büyük bir zulüm’dür.” (Lokman 3/13)

Zira şirk Allah’a ait olan ilahlığı haksız yere onun dışındaki herhangi bir şeye, nesneye, kişilere vermektir. Bu Allah’ın ilâhlığına ait özellikleri bir nevi gasbederek, onları tanrılık hakkı ve gücü olmayanlara vermektir.

2-İnsanın kendi kendine zulmü

Bu da iki çeşittir: Birincisi; insan Allah’tan gelen daveti kabul etmeyerek inkarcı olur veya Allah’a ortak koşarak kötü, yaramaz, zararlı, suç işleyen olur, başkasına kötülük ve haksızlık eder. Bunlar insanın kendi kendine zulmüdür.

“(O inkârcılar) kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Nahl 16/33. Ayrıca bkz: Hûd 11/100-101)

Kur’an Nûh, Âd ve Semûd, İbrahim’in kavminin ve Medyen halkının cezayı hak ettiklerini açıkladıktan sonra şöyle diyor:

Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Tevbe 9/70. Bir benzeri: Ankebût 29/40)

İkincisi; insanın günah işlemesi de kendi nefsine karşı zulümdür. Mesela Âdem ve eşi Cennetteki hatalarınan sonra şöyle dediler:

 “Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A’raf 7/23)

Yunus peygamberin duası:

… “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ 21/87)

 3-İnsan ilişkilerinde, ya da ahlâkta zulüm

Kime karşı yapılırsa yapılsın, adaletsizlikler, haksızlıklar, işkenceler, haksız öldürmeler, katliamlar ve baskılar zulümdür.

Bunlar, insanların diğer insanlara, içinde yaşadıkları topluma ve tabiata, diğer canlılara karşı işledikleri suçlar, haksızlıklar ve tecavüzlerdir.

Bu bir anlamda kişi ve kamu, yani insan haklarının ihlâlidir. Bu ihlâli ister kişi yapsın, ister bir topluluk, isterse siyasî otoriteler yapsın; hepsi zulümdür. Kur’an’a göre;

haksız yere adam öldürmek (Mâide 5/27-29),

Allah’ın koyduğu sınırları aşmak, böylece insanlara zarar vermek (Talak 65/1),

insanların veya devlet malını bâtıl yollarla, yani hırsızlık, hile, sahtekârlıkla almak (Nisâ 4/29-30. Sâd 38/24. Bekara 2/279),

tanrılık taslayıp elinin altında olanlara zulmetmek (Ar’af 7/103),

mü’minlere baskı ve şiddet uygulamak, onları yaşadıkları yerden sürüp çıkarmak (Hacc 22/39. Nisâ 4/75),

yetim malı yemek (Nisâ 4/10) zulüm örnekleridir.

Bununla beraber, insan hakları ihlâlleri, yani insanların haklarını ellerinden almak, ya da onların haklarına ulaşmalarına engel olmak;

Mahkemelerde veya başka yerlerde yapılan adaletsizlikler;

bazı ülkelerde resmen ve halkların arasında her türlü ırkçılık, ayrımcılık, aşağılamalar;

tabiatın kirletilmesi, canlıların, ormanların, yeşil alanların ve yeraltı zenginliklerinin yani geçim kaynaklarının tahrip edilmesi, yağmalanması;

yönetim emânetini üzerine alıp onu hakkıyla yerine getirmemek, kendi veya dostlarının çıkarı için kullanmak;

rüşvet, torpil, baskı ve hile ile hakkı olmayanı ya da başkalarına ait hakları almak;

ister kişi, ister örgüt, ister devlet olarak soygun, işgal, gasp yapmak insan ilişkilerinde ya da ahlâkta zulümdür.

Başka ülkelerin, halklarını zenginliklerini yağmalamak, geçimlerini zorlaştırmak, onları müstez’af yapmak, bu durumu kabullenmeyenleri çeşitli yollarla sindirmek;

bir ülkeyi işgal edip insanların tapulu evlerini, arazilerini, su kaynaklarını, tehdit ederek, kovarak, silah zoruyla, öldürerek ele geçirmek;

bir yönetimin kendi halkını silahlandırarak, silahsız halkın üzerine salmak, onlara karşı işledikleri cinayetlere ses çıkarmamak;

bir yönetimin ve yerleşimcilerin işgal ettikleri yerlere yasal olmayan yerleşim yerleri kurmaları;

vatanlarının, evlerinin, topraklarının işgaline direnen insanlara terörist deyip sürgün etmek, hapse atmak ve yıllarca hapiste tutmak;

vatanları, evleri ellerinden alınıp göçebe yapılan insanlara ayrımcılık, hatta insanlık dışı uygulamalar yapmak, terör uygulamak;

bu amaçla insanları göçe zorlamak, hayatı dar etmek için evlerini yıkmak, ağaçlarını kesmek, ekili arazilerini tahrip etmek;

çıkardığı yasayla sokakta, üzerinde silah vardır şüphesiyle düşman gördükleri halkın gençlerini, delilsiz, yargısız, hem de senelerce, binlercesini öldürmek;

miyonlarca insanı, yıllarca sistematik bir şekilde atalarının topraklarından koparıp sürgüne göndermek, ya da kaçmalarına sebep olmak;

bunlardan bir kaç milyonu küçücük bir yere yığıp, dünyanın en büyük açık hava hapishanesini yapmak, sonra her açıdan ablukaya almak;

üstelik bu hapishaneye haksızca amborga uygulayıp, halkı süründürmek;

bazı olayları bahane edip bu hapishaneyi defalarca, sık sık karadan denizden, havadan füzelerle, uçaklarla, toplarla, tanklarla evleri, okulları, camileri, hastahaneleri yerle bir etmek. Pnbinlerce sivili öldürmek, sağ kalanların da bütün hayat kaynaklarını tahrip etmek;

hatta çocukları, hatta bebekleri, kadınları bile, hem de binlercesini evlerinde, sokaklarda, mülteci kamplarında acımadan öldürmek zulümdür, cürümdür, ahlâksızlıktır, kim yaparsa yapsın…

Bütün bunlar yukarıda âyetlerin haber verdiği zulümlere benzemektedir.

Zalimlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. (Âli İmran 3/54. Neml 27/50) Allah her şeyi biliyor, görüyor ve O’nun her şeye gücü yeter. O (cc) şöyle buyuruyor:

“… Zalimler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini (nasıl devrileceklerini) yakında bileceklerdir.” (Şuarâ 26/227)

Allah (cc) genelde insanlara, özelde mü’minlere şöyle sesleniyor:

 “Zulmedenlere asla meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” (Hûd 11/113)

MİRATHABER.COM –YOUTUBE 

Hüseyin K. Ece

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar